Hükümet, bir taraftan çözüm sürecini hızlandırırken, bir taraftan da
Alevi açılımı konusunda somut adımlar atmaya hazırlanıyor. Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun Alevi açılımı ile ilgili ilk önlemleri 23 Kasım'da Tunceli'ye yapacağı ziyarette açıklaması planlanıyor.
Hükümet Alevi Açılımı için yol haritasını belirledi. ANKA'nın elde ettiği bilgilere göre; Hükümetin ilk hedefi Alevilerle güven tazelemek. İlk önlemlerin adresinin ise Tunceli'nin olacağı belirtiliyor. Başbakan Davutoğlu, 23 Kasım'da Tunceli'ye gidecek. Davutoğlu'nun, Alevi açılımı ile ilgili belirlenen hedeflerden bir kısmını burada açıklaması bekleniyor.
DERSİM 38'İN SEMBOL MEZARI ARANACAK
Başbakan Davutoğlu, 23 Kasım'da Tunceli'ye yapacağı ziyarette, "
Dersim 38'in Sembolü" olarak bilinen
Seyit Rıza'nın mezarının yeri de ilk olarak burada belirlenecek ve aranacak. Mezarın yurtdışında olma ihtimali de değerlendiriliyor. Bulunması halinde Türkiye'ye getirilecek.
Hükümet'in Alevi açılımı ile ilgili ilk hedeflerinin ise şu şekilde olacağı belirtiliyor.
Cemevlerinin statüsüne son nokta konulacak ve Tunceli'nin adının "Dersim" olarak değiştirilmesi ilk hedefleri arasında yer alıyor. Aleviliğinin korunması için yasal düzenlemeler dahil gereken önlemler ve adımlar atılacak. Geçmişte yaşanan acılar sembol isimlerle giderilmeye çalışılacak. Madımak Müzesi'nin yeniden organize edilmesi de ilk adımlar arasında yer alıyor. Özel eşyaların da sergileneceği müze daha canlı hale getirilecek. İlk adım olan güven tazelemenin ardından ise yasal düzenlemeler için düğmeye basılacağı kaydediliyor. Hükümet atacağı adımlar konusunda Cemevleri ve derneklerle toplantılar düzenleyecek. Alevi federasyonlarıyla da temaslar gerçekleşecek.
Cemevlerinin kültür merkezi olarak Kültür Bakanlığı bünyesinde olması da hedefler arasında yer alıyor. Atılacak adımlardan bir diğerinin de Dersim olaylarının araştırılması için bir Meclis Araştırma Komisyonu olması planlanıyor.
SEYİT RIZA KİMDİR?
Seyit Rıza
(Seyid Rıza ya da Pir Sey Rıza) (1863; Lirtik köyü, Ovacık, Tunceli- 15 Kasım 1937, Elâzığ), Türkiye'nin ilk dönemlerinde rejime karşı çıkarılan isyanlardan biri olan Dersim İsyanı'nın liderlerinden olması sebebi ile idam edilen Alevi-Zaza aşiret lideri. Hakkında devletin köylülere dağıttığı toprakları zor kullanarak üstüne geçirdiği, sıcak savaş sonrası Dersim'e hizmete gelen şehir yapılanması uzmanlarına karşı yöre halkını kışkırttığı gibi birçok iddia bulunmaktadır. 1863'te Dersim'in, Ovacık ilçesine bağlı Lirtik köyünde Şeyh Hesenan (Şixhesenu) aşiretinin Yukarı Abbasan kolundan Seyit İbrahim'in çocuğu olarak doğmuştur.
Seyit Rıza 1924'te Hozat'ı işgal etmiş; çevredeki cumhuriyet yanlısı aşiretleri basmış; devlet içinde devlet gibi davranmış, kendisine yollanan onca nasihat heyetine silahla karşılık vermiştir. 1937 nevruzunda devlet güçlerine karşı ayaklanan da bölgedeki derebeyleri olmuştur.
Seyit Rıza; 30 temmuz 1937'de İngiltere'ye yazdığı iddia edilen mektubunda, Anadolu toprakları için çorak, Kürdistan bereketli toprak kelimelerini kullandıktan sonra, Sayın ekselansları diyerek devam ediyor;
" Türk Hükümeti yaptığı anlaşmalar sayesinde dış baskılardan kurtuldu, Dersim'e girmeye kalkıştı, Türk ordusunu başarısızlığa uğrattık, direnişimiz karşısında Türk uçakları bombalamaya başladı" diye vaziyeti anlatıyor, "sayın ekselanslarına sesleniyorum, hükümetinizin yüksek manevi etkisinden Kürt halkını yararlandırmanızı istirham ediyorum, en derin saygılarımın kabulünü rica ediyorum." şeklinde yazarak yardım isteğinde bulunuyordu.
Seyit Rıza'nın torunu Rüstem Polat, dedesinin "kendisini kurtarabilecek kadar bile" Türkçesi olmadığını, büyüklerinden duyduklarına göre mektubun Nuri Dersimi tarafından yazılarak İngilizlere gönderildiğini ileri sürmüştür. 18 Ekim 1937 tarihinde İçişleri Bakanı Şükrü Kaya imzasıyla Cumhurbaşkanlığı'na sunulan belgede bu mektubun Seyit Rıza tarafından değil, onun imzası kullanılarak Suriye'de Yusuf isminde bir şahıs tarafından yazıldığı belirtilmektedir. Bu isyan ve Türk subaylarının öldürüldükleri dönemin İngiliz belgelerinde de yer almıştır.
1937'deki Dersim İsyanı'ndaki kanlı çatışmalardan sonra barış görüşmeleri yapmak üzere Erzincan'a çağrılmış, bu görüşmeye giderken yolda 5 Eylül 1937'de 72 isyancı ile birlikte tutuklanmıştır. 5-13 Eylül 1937'de Elazığ'da askeri mahkemede yargılanarak idam cezasına çarptırılmıştır. 15 Kasım 1937 tarihinde Elazığ Buğday Meydanı'nda infazı gerçekleşmiştir.
Seyit Rıza'nın idamı İhsan Sabri Çağlayangil'in anılarından şöyle aktarılmıştır:
" Seyit Rıza, sehpaları görünce durumu anladı. "Asacaksınız" dedi ve bana döndü: "Sen Ankara'dan beni asmak için mi geldin?" Bakıştık. İlk kez idam edilecek bir insanla yüz yüze geliyordum. Bana güldü. Savcı, namaz kılıp kılmayacağını sordu. İstemedi. Son sözünü sorduk. "Kırk liram ve saatim var. Oğluma verirsiniz" dedi... Seyit Rıza'yı meydana çıkardık. Hava soğuktu ve etrafta kimseler yoktu. Ama Seyit Rıza, meydan insan doluymuş gibi sessizliğe ve boşluğa hitap etti. "Evlâdı Kerbelayıh. Bi hatayıh. Ayıptır. Zulümdür. Cinayettir" dedi. Benim tüylerim diken diken oldu. Bu yaşlı adam rap rap yürüdü. Çingeneyi itti. İpi boynuna geçirdi. Sandalyeye ayağı ile tekme vurdu, infazını gerçekleştirdi.Oğlu yaşında bir subayı öldürecek kadar katı yürekli olan bir insanın bu mukadder akıbetine acımak zor... Seyit Rıza asılırken ileride oğlunun da sesi geliyordu: "Kulun kölen olam. Sığırtmacın olam. Gençliğime acıyın, öldürmeyin beni!"