Kamuoyunda "Casusluk Davası" olarak bilinen İzmir'deki "Gizli Belge ve Bilgi Bulundurma' davasında kumpasın ortaya çıkmasını sağlayan ve Türkiye gündemine oturan 57. saniye görüntülerine SABAH ulaştı. Davanın en önemli sanıklardan biri olan üniversite öğrencisi Narin Korkmaz'ın babasının evinde, davaya temel oluşturan delillerin bulunduğu aramaya ait görüntülere göre, polisler eve, ellerinde bir siyah poşetle geliyor. Bir polis kapıyı açan görme engelli baba Atilla Korkmaz'a arama iznini gösterirken, polis memuru Ali Bekar ise, elindekilerle üst kata çıkıyor. 3 dakika yukarıda kalan Bekar, daha sonra aşağıya iniyor ve arama da alt kattan başlıyor. Alt kattaki arama bittikten sonra yukarıya çıkan polisler, buzdolabının arkasındaki "delilleri" buluyor. Bulunan bu deliller de polislerin gelirken getirdiği o siyah poşete konuluyor. Polisin kendi çektiği görüntülerde yer alan bu detaylar, kumpası açıkça ortaya koydu.
DAVA İLK DURUŞMADA BİTERDİ
Görüntülerin ortaya çıkmasının ardından 'mağduriyetimiz ispatlandı' diyen Narin Kokmaz, yaşadıklarını SABAH'a anlattı: "Bu görüntüler 2 yıl sonra, mahkeme heyeti değişince ilk defa duruşma salonunda izlenebildi. Eğer ilk duruşmada izlenseydi, dava daha o zaman biterdi. Hareketli ve renkli hayatım onlara iyi malzeme oldu. Çok sayıda asker arkadaşım vardı. Bu nedenle onlar için ideal bir kurban oldum. Arama kararı ile ilgili belgede ilk önce fuhuş, aracılık ve insan kaçakçılığı suçlamaları yazıyordu. Sonra 200-250 sayfa telefon konuşması okudular. Arkadaşlarımla yaptığım geyik muhabbetlerini bile dosyaya koydular ve fuhuşa bağladılar. Emekli annemin desteğiyle ayakta duran bir öğrenciydim. Bir de bursum vardı. Ama olmayan gelirlerimi bile ortaya çıkardılar. Sözde liderimiz Bilgin Özkaynak'ı da, albayları da, yarbayları da, kadınları da tanımıyorum. Gözaltına alındığımızda herkes birbirine şüpheyle bakıyordu. Çünkü birbirimizi tanımıyorduk. O kadınlar ise şemada lider
göründüğüm için, başlarına iş aştığımı düşünerek bana kötü bakıyorlardı. Öyle kadınlar bulmuşlar ki, askerlerle o kadınlar arasında ilişki olduğunu söylemek bile o askerlere hakaret olur."
'SÜREKLİ BUZDOLABININ ARKASINA BAKIYORUM'
"Cezaevinde
müzekkeremi aldığımda çok sevindim. Fuhuştan değil casusluktan yatıyorum diye hava attım. Birkaç kez intihar etmeyi düşündüm. Ama her zaman içimdeki bir ses bana 'sen suçsuzsun' dedi. Sonra yıllardır bu vatana ve millete hizmet eden askerlerin benden daha kötü durumda olduğunu düşündüm. Bu bana direnç verdi. Cezaevinde ilaç kullandım. Şimdi sadece terapi alıyorum. Paranoyayı atlattım ama hala evime girdiğimde, her tarafını kontrol ediyorum. Ben yokken birileri eve gelip bir şey koymasın diye mutlaka buzdolabının arkasına da bakıyorum. Davalarda mahkeme üyesi 5 gün boyunca uyuyor, son gün ise uyanıp tahliye taleplerine ret oyu veriyordu. Paralel polis, paralel savcı, paralel hakim. Bermuda üçgeni gibiydi. 17 Aralık'tan sonra ise her şey ortaya çıkmaya başladı. Kendi kameralarına yakalandılar."
İŞTE KUMPASIN DELİLİ 57'NCİ SANİYE
Bir polis arama belgesini görme engelli Atilla Korkmaz'a gösterirken, polis Ali Bekar ise aramaya alt kattan başlanacağı halde üst kata çıkıyor. Bir diğer karede polisler delillerin toplandığı siyah poşetle arama öncesi eve gelirken görünüyor (altta ilk kare). Diğer karelerde ise polisler d
elilleri elleriyle koymuş gibi bulup siyah delil poşetine dolduruyor.
410 GÜN TUTUKLU KALDI
İzmir Emniyet Müdürlüğü'ne 2009'da "Haleizmir" adıyla gönderilen e-posta ihbarıyla yapılan soruşturmanın iddianamesinde 3'ü kadın 55'i muvazzaf 357 sanık hakkında çeşitli cezalar istendi. Müebbet hapis istemiyle yargılanan ve çete yöneticisi iddiasıyla 12 Mayıs 2012'de tutuklanan Narin Korkmaz 410 gün tutuklu kaldıktan sonra tahliye oldu.
SAVCIDAN JET İTİRAZ
Ankara'da
geçtiğimiz hafta yapılan illegal dinlemelere yönelik "casusluk" operasyonunda Ankara Emniyet Müdür Yardımcısı Lokman Kırcılı ve istihbaratçı Ömer Altıparmak'ın da aralarında bulunduğu 18 kişi gözaltına alınmıştı. Altıparmak'ın da aralarında bulunduğu 7 kişi, 7. Sulh Hakimliği'nce adli kontrol hükümlerinin uygulanmasına karar verilerek serbest bırakıldı. Ankara Anayasal Suçlar Bürosu Savcısı Tekin Küçük, 7 kişinin kaçabileceği ve tanıkları etkilemeyebileceği gerekçesiyle itiraz etti. Küçük, bir üst mahkeme olan 8. Sulh Hakimliği'ne yaptığı
başvurusunda şunları söyledi: "Soruşturma savcısı şüpheliler hakkında isnat edilen casusluk suçlamasının gerekçesinde 'Şüpheliler sahte belge düzenleyerek mahkemeyi kandırmış, örgüt kapsamında dinleme kararlarını almıştır. TÜBİTAK'ta Güdümlü Mermilere Karşı Savunma Projesi'nde görevli bilimadamları ve Hava Kuvvetleri Komutanlığı Harekât Dairesi'ndeki görevlilerin dinlenmesiyle 'Devlet sırrı niteliğinde bilgiler' elde edilmiştir. Bu kapsamda şüpheliler "Siyasi ve Askeri Casusluk" suçunu işlemişlerdir. Şüpheliler hakkında 15 ila 20 yıl arasında hapis cezası istenmektedir."