19 Ocak günü Sayın Dışişleri Bakanı ve Büyükelçiler bir gezi için Adana'ya teşrif etmişlerdi. Ben de o gezi ile ilgilenirken jandarma komutanı yanıma geldi ve "uygunsanız bir şey söylemek istiyorum" dedi. Bir ihbar geldiğini, bu konuyu Başsavcı'ya aktardıklarını, konu aydınlanana kadar kimseye bilgi verilmemesi yönünde bir talimatları olduğunu söyledi. MİT TIR'larının durdurulduğunu, TIR'ların için malzemelere el konulduğunu belirtti.
PATLAYICI YÜKLÜ TIR'DAN NEDEN VALİ HABERDAR EDİLMEDİ?
-Savcı'nın "Valiye bilgi vermeyin" talimatına rağmen neden size bilgi verildi?
Hiç bilgi verilmemesi durumunda meselenin tamamen kumpas olduğunun, devlet teamüllerine aykırı bir iş yapıldığı ortaya çıkacağı için o noktadan sonra söylemek zorundaydılar. Devleti temsil eden Vali'ye bilgi vermeden devletin bir aracına el konulması zaten kabul edilemezdi. Süreci başlatıp önlenemez bir noktaya ulaştıktan sonra Vali'ye de haber versek önemli değil diye düşündüler.
-Operasyon nasıl başlıyor?
Operasyon 156'ya yapılan bir ihbar ile başlıyor. Ben ihbar kaydını dinledim. İhbarda "Ankara'dan Adana istikametine giden patlayıcı yüklü 3 TIR'dan" bahsediyor. Aynen Reyhanlı'da olduğu gibi Adana'yı da kana bulamak için hazırlanmış bir araç olabilir. Sevkiyat için değil sabotaj için hazırlanmış bir araç olabilir. Savcının "Vali'ye bilgi vermeyin" talimatı vermesi suç teşkil eder. Patlayıcı yüklü 3 TIR'ın varlığı bile kamu güvenliği için bir tehdittir. Valiliğin önlem alması gerekir. Savcı tekbaşına ne yapabilir? İtfaiyenin, ambulansların, emniyetin gerekli tedbirleri alması gerekir. Yapmaları gereken ilk iş mülki amirle bu bilgiyi paylaşmak olmalıydı. Ama bunu yapmadılar ve Jandarma ile birlikte patlayıcı yüklü olduğu iddia edilen TIR'lara operasyon yaptılar.
-Peki "neden Vali'ye bilgi vermeyin" denilmiş olabilir?
Bize bilgi verilseydi MİT TIR'larının durdurulmasına, görevlilerin gözaltına alınmasına izin vermeyeceğimizi biliyorlardı. Türkmen kardeşlerimizin can ve mal güvenliğini korumaları için gönderilen malzemeler sanki terör örgütlerine gönderilmiş gibi gösterildi. Burada iyi niyet olmadığı çok açık.
VALİYE DEĞİL HABER AJANSINA BİLGİ VERDİLER!
Size bilgi verilmediği halde gizli bir operasyon neden bir haber ajansı ile birlikte yapıldı?
Şehir içinden çıkıp, 50 km mesafe alıp olay yerine intikal etmeniz heralde yarım saatinizi alır. Doğan Haber Ajansı neredeyse olay yerinden canlı yayın yapıyor. MİT görevlilerine ait araçların fotorafları medyaya düşüyor. Valiye haber verilmeyen bir operasyon nasıl gazetecilere haber veriliyor? Jandarma'nın basınla ilişkilerini yönetmeliğe göre Valilik yürütüyor. Savcı, son derece gizli yaptığını söylüyor ama 77 milyona bilgi servisi yapacak şekilde bir haber ajansına haber veriyor. Burada bir garabet yok mu? Gişelerde açılan TIR'ların tekrar şehir içinde durdurarak, basına da el altından haber verilerek içindeki malzemelerin görüntülenmesi için yeniden ortam hazırlandı. Bunlar tüyler ürperten olaylar. Madem patlayıcı var diyorsunuz, neden şehir içinde açıyorsunuz. Tamamen algı operasyonu yapıldı.
-Böyle bir operasyon için neden Adana tercih edilmiş olabilir?
İhbar telefonunda "Adana istikametine doğru giden 3 TIR"dan bahsediliyor. Müdahale yapılacaksa bu TIR'ların Adana'ya girmeden durdurulması gerekirdi. TIR'lar Pozantı'dan Tarsus'a giriyor. Oradan Mersin limanına da gidebilirdi. O ihtimal neden dikkate alınmadı. Mersin Valiliği, polisi, jandarması da haberdar edilmeliydi. Neden sadece Adana Jandarması bilgilendirildi? Demek ki bu TIR'ların MİT TIR'ları olduğu biliniyordu, tehlikeli bir durum olmadığını, sıradan bir sevkiyat olduğunu operasyonu yapanlar da biliyordu.
-İhbar yapan kişi belli oldu mu?
Evet belli oldu, yargı süreci başladı. Ankara İl Jandarma Komutanlığı'nda üst düzey bazı personel olduğu, muhbirin kimliği belli oldu. Önemli bir de ayrıntı var. Patlayıcı yüklü ihbarı ile sınırlı olsa nöbetçi savcıya bildirilmesi gerekecek. Sonra geç de olsa uyanıp ihbarda bulunmayan "silah ve mühimmat" kelimeleri de eklenerek Özel Yetkili Savcıların görev alanına sokuluyor.
HEDEF SEÇİLMİŞ BAŞBAKAN'DI
-MİT personeline yapılan kötü muamele de çok tartışıldı.
MİT personeline yapılan muameleyi güvenlik kamerası görüntülerinden izledim. MİT görevlileri ters kelepçelenerek Mobil araca götürülmüş. Çok üzüldüm. Adana'da MİT TIR'larını durdurma operasyonu, her türlü riski üstlenerek, geleceklerini heba etmek pahasına, yerleşik teamülleri ve hukuk düzenini unutarak gerçekleştirilmiş bir operasyondu.
-Amaç neydi peki?
Buradaki amaç; hiçbir nesnel veri olmadığı halde Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni Ortadoğu'daki terör örgütlerine patlayıcı taşıyan bir ülke olarak göstermektir. El Kaide bağlantısını nasıl kurabildiler ben bilemiyorum. Çünkü ihbar telefonunda böyle bir ifade yok. Jandarma, El Kaide bağlantısını savcının söylediğini belirtmiş. Devletin bir faaliyetini dünyaya çarpıtarak duyurmak için, hiçbir iyi niyet olmadan, tamamen keyfi ve hukukdışı yöntemlerle, birbiri ardına bir takım fiillerin sergilendiğini görüyoruz.
-Amaç belli peki hedeflerinde kim vardı?
Hedef öncelikle Türkiye Cumhuriyeti'ydi. Birinci hedef seçilmiş Başbakan'dı. Sadece devlete değil yardım malzemelerini bekleyen Türkmen kardeşlerimize zarar verildi. Bu görevin sabote edilmesi, Türkiye'yi yurtdışında zor durumda bırakmaya çalışan çevrelere malzeme vermenin ne anlama geldiğini herkes bilir.
HER ŞEYE HAZIRLIKLIYDIK
-Siz olay yerine gittiğinizde operasyonu yapan Savcı ve Jandarma komutanı ile görüştünüz mü?
Olay bize haber verildikten sonra İçişleri Bakanı'mıza bilgi verdik. Yerel bazda MİT ve Emniyet'e bilgi verdik ve her türlü duruma karşı hazır olmaları talimatı verdim. Savcı bey de olay yerine geldi. Burada bir devlet faaliyeti olduğunu, engellenmesinin suç olduğunu, MİT'in faaliyetlerinin gizli yürütülmesi gerektiğini, bunun sonucunda sıkıntı olacağını, tırlara el konulmasının kabul edilemeyeceğini söyledim. Israr edilmesi durumunda bu araçların daha fazla durdurulmasına müsaade edemeyeceğimizi, bunun için her türlü tedbiri alacağımızı, engellemeleri kabul etmeyeceğimizi, iyi niyetli ise bize destek vermesi gerektiğini belirttim. Emniyet yetkilileri her türlü tedbiri alacak şekilde gelmişti. Jandarma Komutanı'na siz çekilin, bundan sonraki görevi emniyet üstlenecek dedim. Bu konuda kararlı bir tutum sergileyince TIR'lar yoluna devam etti.
-Şimdiki verilerle bir ihbar ile başlayan operasyonun masum olduğunu düşünüyor musunuz?
Bu olayın masum bir ihbar olmadığı, Ankara İl Jandarma Komutanlığı'nda MİT mensuplarını değişik isimlerle uzun bir süredir dinlemeye hatta izlemeye aldıkları, MİT'in gizli faaliyetlerin öğrenildiği, bu bilgileri Adana'daki İl Jandarma Komutanlığı ile paylaşıldığı öğrenildi. MİT tırları Aksaray ya da Mersin sınırları içinde değil de neden Adana'da durdurulduğuna cevap veremediler. Bir kumpas kuruldu bunu da yüzüne gözüne bulaştırdılar.
PARALEL YAPI JANDARMA'DA ETKİLİ
-Bir de yasadışı dinleme davası var. Adana emniyeti sizin de içinde bulunduğunuz birçok önemli ismi dinlemiş. Bu konuda ne söylemek istersiniz?
İstanbul'daki yasadışı dinleme olayları Adana'da da yaşandı. Bu yapı, benzer bir yöntemi Adana'da da uygulanmış. Yöntemleri aynı, ya isimler sahte, ya da e-mail numaraları üzerinden telefonlar dinlenmiş. Adana'da şüpheliler serbest bırakıldığı için "fos çıktı" deniliyor. 6 emniyet mensubu meslekten ihraç edildi. Yargı süreci de devam ediyor. Kimse yargı süreci bitmeden benim bu olayla ilgim yok diyemez. Birçok davada tutuksuz yargılananların dava sonunda mahkum olduklarını biliyoruz.
-Türkiye Emniyet ve yargıda paralel yapının izlerini konuşuyor. Peki Jandarma'da böyle bir yapının varlığına şahit oldunuz mu?
Jandarma'da böyle bir paralel yapının varlığı ortaya çıktı. Reyhanlı'da da bunun izlediğini gördük. Paralel yapının Jandarma'da belli noktalarda yığınak yaptığının işaretleri var. Devlete itaat etmeyen hiçbir oluşumun devlet içinde barındırılmasının doğru olmayacağına inanıyoruz. Bu tür oluşumlara fırsat verememek için mücadele edeceğiz. Devlet yetkilileri de mutlaka bu konuda önlemini almıştır, alacaktır.
Röportajın tamamını izlemek için tıklayınız: