Görüşme Tarihi: 25 Aralık 2013. (Arayan kişi, Bank Asya'nın zorda olduğunu, kurumların paralarını çektiğini söyleyip, "Ne yapalım" diye soruyor) - Efendim Ali Bey'in işyeriyle alakalı. Büyük müşterilerden bir kaç tanesi almış şeylerini. (Bank Asya'dan paralarını çekmişler) Tabi o bayağı büyük. Bunlar içerisinde henüz belli olmayan THY var, bir de banka var. O da alırsa biraz zorlanacak gibi görünüyor. Acaba biz arkadaşlarla beraber olacağız birazdan. Onlarla böyle usturubuyla görüşsek, böyle önde gelenleri 2001'de olduğu gibi şeylerini (Paralarını) yatırmalarını istesek. Uygun'un olur mu?
- Fethullah Gülen: O elinizdeki şeyler olmuyor mu? (Cemaat mensuplarının altınlarını kastediyor)
- Onlar küçük kalıyor efendim.
- Fethullah Gülen: Öyle mi?
- Evet. Yani büyük. Bayağı büyük. Arkadaşların da paniğe maniğe sevketmeden külli şeyin olması.
- Fethullah Gülen: Yolu var mı onun?
- Efendim şu anda bazıları ihtiyaçtır deyip kendileri aramış. Biz bunu aşarız diye bir şey olmuş fakat şu andaki görüntü, THY ne yapacak belli değil? 300 küsur. (THY'nin parası 300 milyon TL) Bir de o bankanın 300 küsur. Öyle büyük toplu şey yaparlarsa, yapma ihtimalleri çok yüksek. Çekme ihtimalleri. Efendim arkadaşlarla görüşerek, arkadaşlar yakın manzara çevrelerin yani şeylerini (Paralarını) oraya, 2001'de olduğu gibi yatıracaklar.
- Fethullah Gülen: Mümkün mü o?
- Daha önceden zatıalinizin tensibiyle 2001'de yapmıştık.
- Fethullah Gülen: Yapın. Yapın. Hiç hissetmeden çarçabuk hemen yapın. Çarçabuk.
TÜPRAŞ baskınını Koç'a cemaat mi haber verdi?
Fethullah Gülen'le Türkiye'den kendisini arayan kişi arasında 14 Ekim 2013 tarihinde yapılan telefon görüşmesinin bir bölümünde geçen diyaloğun, Koç Grubu'na ait Tüpraş rafinerisine yapılan müfettiş baskınıyla ilgili olduğu belirtiliyor. Konuşmadan, cemaatin Tüpraş'a baskın yapılacağını haber verdiği, Koç Grubu'nun teşekkür ettiği ve buna karşılık, Türkçe Olimpiyatları'na sponsor olmak istediği anlaşılıyor. İşte o diyalog: - Efendim, zatıalinizle görüştükten sonra geçen gün Mustafa Bey aradı Koç. (Mustafa Koç) Sizin orada başkentteydi (Washington) bir süredir. "Aile içinde de teyit ettiler" dedi. "Memnuniyetle biz sponsor olmak istiyoruz" dedi. (Koç Holding Türkçe Olimpiyatları'na sponsor olmak istiyor) Adnan Polat Bey de kendisini aramış efendim o görüşmeden sonra.
- Fethullah Gülen: Evet iyi olmuş. Onların (Polat) bulunması da iyi. (Polat da sponsor olmak istiyor) Onlara (Koç'a-Tüpraş konusu) karşı da yukarıdan bir tavır var da. Fakat mali şeyleri karışık, problem olabilecek yanları yoksa bi şey yapamazlar yani. Üzerlerine müfettişler salınsa bile bi şey yapamazlar.
- Rahat duruyorlar efendim.
- Fethullah Gülen: Evet. Zannediyorum tedbir aldılar. 'Haberdardılar.' (Tüpraş'ın denetleneceğinden haberleri vardı) - Evet Efendim. Teşekkür ettiler o hususta. Davetiye taslağı gibi kendisini istişare makamında şeyler yapalım mı efendim. Temas yapalım mı bu konularda.
- Fethullah Gülen: İyi olur. Ama şey, Büyük Patron pek bilmesin. Onunla temasımızı çok bilmesin.
- Başüstüne efendim. O konuda zannedersem bir takip altındayız. Bazı hususlar var. O gelen arkadaşlar zatıalinizin o tarafa geldiler. Geçen başıma bir vakıa geldi. Size de gelip aktarıcam efendim. Zannedersem o konuda takip ediyorlar orayla alakalı.
- Fethullah Gülen: Doğrudur.
BDDK'daki köstebekler kim?
Telefon kayıtlarına göre, Fethulllah Gülen örgütünün, BDDK'nın yönetiminde ve alt kademelerinde köstebekleri var. İşte o kayıtlar:
- Sizin adınıza bir ekip kuracaktık ya abi. Arkadaşlar destek verecekti. Üç kişi bir araya geldiler. Bizim oradaki Yakup diye bir arkadaşımız vardı. O sivil arkadaşımız. Onlar bir araya geldiler. Bunların bu ihtimaline binaen biz BDDK olarak durumumuz nedir. Nasıl koruruz diye.
-Mesela şimdi orada Zafer Bey var. Zafer Bey'le kim görüşecekse görüşse. Zafer Bey bize ne yapılması gerekiyorsa anlatsa. Yönetimde ya.
- Zafer Bey kim abi.
- Orada yönetim kurulunda ya. Teknik arkadaş.
- Ama teknik dili konuşan Ahmet de olabilir.
- O zaman ya Ahmet olsun ya Zafer.
- Teknik bir şey konuşacaklarsa Ahmet olursa daha rahat izah edebilirler bunlar. Normal şartlarda endişeye mahal durum yok. Orada başkan yardımcısını geçmeleri lazım. Daire başkanını geçmeleri lazım. Onun altında daire başkan yardımcısını geçmeleri lazım. Bunlar hepsi bizim arkadaşımız. Ama olur da yukardan talimat gelirse endişesinden dolayı.
- Mühim değil, anladım. Siz ilgili arkadaşla görüşün. Bize yarın nasıl ulaşırsa ulaşsın. Teknokrat arkadaş bizi bilgilendirsin.
- Bizi bilgilendirsin derken Ahmet'i çağırıp da ona mı söylesinler abi.
- Tabi Ahmet'e söylesinler Ahmet bizi bilgilendirsin.
-Tamam öyle yapalım abi.
'Rafineriyi Koç'a verme, dediğimizi yapacak birine ver'
- Bir de efendim bu Uganda Devlet Başkanı'ndan haber geldi. Orda bir rafineri meselesi vardı. Uzun süredir gündemdeydi. "Türkiye'den büyük bir firma getirirseniz memnun oluruz" dediler. Onlara (Koç holding) teklif edelim mi. Onların da ilgisi var bu konuya.
- Fethullah Gülen: Onların dışında başkası öyle ağır bir yükün altına girebilir mi?
- O yükün altına girebilecek bizim çevremizde pek bildiğimiz bir insan yok efendim. Türkiye'dekiler büyükler efendim, genelde içerde şeylere giriyorlar. Onların (Koç'un) "Sizin göstereceğiniz insanlarla ortaklık yapmak isteriz" gibi bir üslupları da var. İsterseniz biraz daha çalışalım.
- Fethullah Gülen: Öyle yapalım. Biraz da böyle dediğimizi yapacak, diyeceğimiz şeyleri derken rahat olabileceğimiz birisi olsa daha iyi olur. Olmazsa onları tercih ederiz.
- Başüstüne efendim. 1 Kasım 2013 tarihli görüşmeden-Aynı konu:
- Efendim rafineri meselesini ben şeye götürmedim. Koç'a. Fatih Baltacı Bey o ortağı olan iki ayrı ülkedekilerle görüştü. İlgilenmiyorlar. Akın İpek Bey de ilgilenmiyor. Bu ayın 8'inde de müracaat etmek için son tarih. Onlara bildirelim mi bunu, Koç'a. Başka bir alternatif gelmedi aklımıza.
- Fethullah Gülen: Evet olabilir bence de. Gönüllerine girmiş olursunuz.
- Başüstüne hocam. Bir de efendim, bu Mehmet Nazif Bey'in (Günal) büyük bir işi vardı. Çinliler alacak gibiydi. Sonra başka iki işi onlara vermiş. O iş için Dışişleri Bakanı tekrar davet etti, "Bayram sonrası gelseniz" dedi, "Bu işi alabilicez" dedi. O konuda nasıl yapalım. Gidelim mi Nazif Bey'le tekrar?
- Fethullah Gülen: Olabilir. Nazif Bey'i de sıkı tutmak lazım.
- Başüstüne efendim. Görüştük Hacca gitmeden.
Kod adı "Uganda'dan Ananas"
1 Kasım 3013 tarihli görüşmede geçen "Bu dostlarımıza Uganda'dan ananas falan gelmiş" şeklinde başlayan diyalog, dün sosyal medyada günün en önemli geyiklerinden biri oldu. Bu görüşmede geçen 'ananas'ın, 'elmas' olduğu iddia ediliyor. İşte tapelerdeki o bölüm:
- Bu dostlarımıza Uganda'dan ananas falan gelmiş. Efendim onlara göndermiştim. Bugün teşekkür mektubu yazmış Koç. Adamı da aradım. Yardımcısıyla görüştük. Bu iftar meselesini de orada tekrar görüşürken Mustafa (Koç) Bey'in Adnan Bey, Polat'ın aramasından rahatsızlık duyduğunu ifade etti efendim. Ben Süleyman abiyle de paylaştım bunu, söyledim kendisine. Herhangi bir şey olursa ben görüştüreyim, "Federasyon Başkanı'nı da tanıştırdık zaten" dedim. Siz arada kalacak olursanız bizim üstümüze atın en azından. Siz kötü olmayın Adnan Bey'le dedim. Böyle bir şey çıktı ortaya hocam.
- Fethullah Gülen: Meseleyi çözün bence. Yumuşakça inşallah.
Ciner: Bu gazetede aleyhinize bir şey çıkmaz
- Turgay Ciner Bey'e uğradık bugün. Hasan beyle bir köşe yazarının menfi yazı yazma durumu vardı. Onu öğrenmiştik. Kendisini aradık. Bizzat devreye girdi. "Bu gazetede aleyhinize hiçbir şey çıkamaz" dedi. Hepsi bunların 'hizmet müessesesi' dedi. "Büyüğümüzün (Fethullah Gülen) aleyhine de ben burda bir şey çıkartmam" dedi. Öyle güzel bir görüşme geçti efendim kendisiyle.
- Gülen: Çok iyi. Allah razı olsun.
Sağlığınızı en çok Ali Sabancı sordu
Görüşme Tarihi: 1 Kasım 2013.
- Hürmet ederim. Bu Aziz Bey vardı efendim. O gelecek olan beyefendi. Pasaportunu elden almak için rica etti. Pazartesi günü verecekler.
- Fethullah Gülen: Kimin dediniz?
- O Bursa'dan gelecek olan Aziz Bey. Osman Hoca söylemişti Hocam.
- Gülen: Ha Tamam evet hatırladım. Evet tamam, peki.
- Ali Sabancı'yla beraberdim dün Hocam. Çok Selamları var. Sağlığınızı sıhhatinizi sordu. En çok da o arayıp sordu bu süreçte. Ceyda Hanım bir mektup verdi. O da "O şekilde telefonla olmayabilir" dedi.