'ACI ÇEKİYORUZ'
Hâlâ drahmiye dönmeyi savunanların olduğunu hatırlatınca güldü: "Euro bölgesinde olduğumuz için fırsat ülkesine dönüştük. Hem kriz öncesindeki imkânlar var hem de istikrarlı bir parayı kullanıyoruz. Süratle ayağa kalmak için büyük bir fırsat doğdu. Krizden çıkmak için acı çekiyoruz ama drahmiye dönseydik reçete çok daha acı olurdu. Türkiye'nin IMF reçetesi çok daha acıydı."
'BİR KUŞAĞI KAYBEDEMEYİZ'
"Ya gençler arasında yüzde 60'a fırlayan yüzde 28 oranındaki işsizlik? 300 milyar euroluk borcunuzun yarısı silinip yatırımlar için para akıtılmadan krizin aşılamayacağını savunanlar var" dedim. Venizelos,
"Zaten esas sorunumuz da işsizlik" dedi ve Yunan kamu borcunun euro bölgesinin 14 trilyonluk toplam kamu borcuna göre küçük olduğunu savunarak şöyle dedi: "Yeniden büyümeyi başlatıp ekonomiyi canlandırmak zorundayız. Kısır döngüyü kırmalıyız. Bir kuşağı kaybedemeyiz. Yeni iş ve yatırımlar yaratacak bir programa ihtiyacımız var. Yunan halkı büyük fedakarlık yapıp mali dengeyi sağladı. Ekonomide değişimi başlattık. Yatırımlar, özelleştirmeler. Ve yeni bir kamu yönetimi. Özel bir performans gösterdik. Artık önceliklerimizi yeniden saptamalıyız. Kritik bir andayız. Yunanistan üzerindeki tartışmayı noktalayıp yatırımları canlandırmak zorundayız. Unutmayalım ki Yunanistan her zaman Avrupa'daki 30 en büyük ekonomilerinin içinde yer aldı. Hem de 11 milyon nüfusla." Venizelos'la Yunan siyaset dünyasındaki büyük depremi de konuştuk. "Karamanlis ve Papandreu aileleri yani siyasi hanedanlar tarihe mi karışıyor" sordum. Venizelos güldü. "Artık hanedanlar zamanı değil. Benim adım da devlet adamımız Elefterios Venizelos'la aynı ama bu sadece bir tesadüf!" diye kahkahayı patlattı. Yunan siyasetindeki esas rekabetin hep Avrupa yanlısı ve karşıtları arasında olduğunu vurguladı. Ve "Şimdi aşırı sol ve aşırı sağ karışımı güçler (Komunist parti, Altın Şafak) AB'yle uzlaşmaya karşı çıkıyor. Tam bir paradoks" dedi.
"Ya son seçimlerde büyük sürpriz yapan Syriza Partisi" diye üsteledim. Venizelos, "Geleneksel parti yanlıları tarihi bir seçim yaparak Syriza'ya oy vermedi. Sadece krizde Avrupa yanlılarına karşı bir protesto oyuydu" dedi. "Peki protesto oyları Pasok ve Yeni Demokrasi'ye geri döner mi?" diye üsteleyince, Venizelos şöyle dedi:
"Acı çekmeden krize çözüm bulamazdık. Tek çözüm zor olandı. Biz en istikrarlı ve en güvenli yolu seçtik. Diğer çözüm tam bir felaket olacaktı. Halkın tarihi seçimimizi desteklemeleri için ikna etmek zorundayız."
'BİZİ TARİH DEĞERLENDİRİR'
"George Papandreu ekonomiyi kurtarmak için ateşe mi atladı?" diye sorunca şu yanıtı aldım: "Papandreu, Pasok lideri ve Başbakan olarak kişisel bir fatura ödedi. Bense ondan sonra liderliği üstlenip sorumluluğum yokken tarihi bir fatura ödemek zorunda kalacağım. Ya da tercihimin ötesinde bir fatura ödeyeceğim." Ateşten gömlek giyen Başbakan Yardımcısı söyleşimizde son noktayı ise şöyle koydu: "S
orunumuz siyasi kariyerimiz değil. Tarihi görevim halkın geleceğini korumak! Bizi tarih değerlendirecek."
ÇİPRAS,YENİ PAPANDREU DEĞİL
"Syriza lideri Çipras'ı yeni Andreas Papandreu olarak görenler de var" dedim. Venizelos gülerek yanıtladı: "Hayır Papandreu diktatörlüğe karşı mücadele eden güçlü bir liderdi. Çipras ise sadece protestoların oluşturduğu bir partinin temsilcisi. Komünist parti gibi tarihi ve ideolojik bir geçmişi bile yok." 1980'den beri Yunanistan'a yön veren Pasok'un seçimlerde tarihe gömülmesi tehlikesini de konuştuk. Venizelos "Pasok kriz kurbanı oldu" dedi ve devam etti: "Pasok koalisyona girmese toplumda istikrar olmazdı. Evet, program ulusal utanç ama kurtulmak için ulusal strateji de olamazdı. Zor durumdayız. Farklı bir ekonomik siyasi ve sosyal atmosfer yaratıp 3 yıl sonra seçimlere gitmek zorundayız."