Muğla ziyaretinin ikinci gününde "Yeni Türkiye'yi tanımlayan Başbakan Tayyip Erdoğan "Atatürk'ün 23 Nisan 1920'de açtığı meclisin mirasını canlandırıyoruz. Yeni Türkiye aslında 23 Nisan 1920'de Gazi Mustafa Kemal ve arkadaşlarının açtığı Meclis'teki Türkiye. Biz Türkiye'yi özüyle buluşturuyoruz" dedi. "Bizim siyasetimiz ideoloji, korkutma siyaseti değil. Reddeden, asimile eden büyük devlet olamaz" mesajı veren Erdoğan, Fethiye ve Milas'ta şunları söyledi:
Bizim siyasetimiz ideoloji siyaseti değildir. Bizim siyasetimiz hizmet siyasetidir. Yola çıkarken söyledik, biz bu millete efendi olmaya değil, hizmetkâr olmaya geliyoruz diye. 11 yıldır bunu yaptık, bunu yapıyoruz, yapacağız. Bizim siyasetimiz korkutma, sindirme, istismar siyaseti hiç değildir. Türkiye'nin hiçbir ilinde, hiçbir ilçesinde oy oranlarına bakarak hizmet vermiyoruz.
"Hakkâri'de bizim milletvekillerimiz yok diye biz kalkıp oraya hizmet vermeyelim..." Böyle bir şey yapmadık. Oraya da eğitimde, sağlıkta, ulaşımda ne gerekiyorsa götürdük ki şimdi havalimanını bitirmek üzereyiz. Engellere rağmen yaptık, yapıyoruz ve yapacağız. Aynı şeyi Şırnak'ta da söylediler. "Niye yapıyorsunuz" dediler. Dedik ki "Yaparız. Burası Türkiye Cumhuriyeti'nin toprakları, Batı'yı nasıl ihya ediyorsak Doğu'yu, Güneydoğu'yu da aynı şekilde ihya edeceğiz" dedik. Çünkü 780 bin kilometrekarelik vatan topraklarını ihya etmediğimiz sürece bazı bölücü çevrelere malzeme üretmiş oluruz. "Bu malzemeyi vermeyeceğiz" dedik. Şu anda Doğu, Güneydoğu, Doğu Karadeniz, Orta Anadolu tarihinde görmediği yatırımları bizim iktidarımızda gördü. Bundan sonra da görmeye devam edecek.
'İNSAN VARSA HİZMET GÖTÜRÜRÜZ'
"Muğla'da niye birinci parti değiliz" demedik. Yine gayret ettik. Biz hizmet üretirken, haritaya ayırıp sonrada farklı muamele eden iktidarlardan değiliz. Nerede insan varsa biz oraya hizmet götürmenin gayesi içinde olduk. Artık yavrularımızın elinde sadece tablet bilgisayar, onunla okula gidip geliyor yavrularımız.
Bize Suriye'de ne işiniz var diye soruyorlar. Mısır ile niye bu kadar ilgilisiniz diye soruyorlar. Fethiye'ye ismi veren Fethi Bey, bizim ilk hava şehidimiz. Fethi Bey'in kabri, şehitliği şu anda nerede? Şam'da. Bizim orada şehitlerimiz var. Bizim Suriye ile ortak tarihimiz, ortak medeniyetimiz var. Bizim Suriye'de kardeşlerimiz var.
Vatandaşının kılık kıyafetinden, etnik kökeninden, dilinden korkan büyük devlet olamaz. Türk'ü sevdiğim kadar Kürt'ü de seviyorum. Gürcü, Laz, Arnavut, Boşnak'ı da seviyorum. Reddeden, asimile eden, inkar eden büyük devlet olamaz. Biz yola çıkarken "etnik ya da bölgesel milliyetçilik yapmayacağız" dedik. Bu topraklarda kardeşçe yaşayacağız. Onun için çözüm süreci dedik. Barzani'yi Diyarbakır'a onun için getirdik. Şivan Perver, Kürtçe türkü, şarkı söylediği için bu ülkeden kaçmak zorunda kaldı. İbrahim Tatlıses, o da o gün oradaydı. Niçin? Bu ülkenin birliği için, kardeşliği için, bir kucaklaşmayı beraber gerçekleştirelim diye oradaydık. Bizi bölmek isteyenlere ne olur fırsat vermeyin. Biz sadece Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığından yanayız, bize bu yeter.
İLK MECLİS TÜRKİYE'Sİ
Biz Laik bir devletin yöneticisi olarak tüm inançlara eşit mesafedeyiz. Başörtülü kızlarımızı, bizi hor gördüler. Kızlarımız başka memleketlerde okumak zorunda kaldılar. Şimdi hepsi üniversiteye gidiyor, kamuda çalışıyor. Var mı bir sıkıntı? Yeni Türkiye böyle Türkiye olacak. 2023'e böyle yürüyoruz. 2053 daha farklı olacak. 2071 daha farklı olacak. Hayalimizdeki, yeni Türkiye bu olacak. Özüne rücu eden bir Türkiye olacak. Atatürk'ün 23 Nisan 1920'de açtığı meclisin mirasını canlandırıyoruz. Yeni Türkiye aslında 20 Nisan 1920 de Gazi Mustafa Kemal ve arkadaşlarının açtığı Meclis'teki Türkiye. Biz Türkiye'yi özüyle buluşturuyoruz.
Siyasetin çözüm yeri TBMM'dir. Meclis'te sadece millet hesap sorar. Hiç kimse milletin yetkilerini gasp edemez. Karanlık odakların, sesi çok çıkanın istikamet çizme dönemi geride kaldı. Biz sadece milletimizden aldığımız icazetle bu yolda yürüyoruz. Milletten başka referans kabul etmiyoruz.
Tek millet, tek bayrak, tek devlet, tek vatan diyorum. Bunu Türkiye'de her yerde söylüyorum ama muhalefet bunu yapamıyor. Kendi kongrelerinde bayrağımıza saygısızlık yapan bu ülkede saygı göremez. Bu vatanda kimseye operasyon yaptırmayız. Bu topraklarda kardeşçe yaşayacağız. Birileri rahatsız oluyor. Niye rahatsız oluyorsun. Bu vatan hepimize yeter. Diyarbakır'a ayrıştırmak için gitmedik. Bizim milletten gizli saklımız yok. Gelin bu birlik projesini hep birlikte gerçekleştirelim.
2015'te Boğaz'ın altından otomobil geçişini sağlayan yeni proje ile üçüncü Boğaz köprüsünün yapımının tamamlanmasını hedefliyoruz. Ana muhalefet, yavru muhalefet "İstemezük" diyorlar. Size rağmen yapacağız. Aslında o köprüleri onlar için de yapıyoruz. Gelecekler, onun üzerinden hep geçecekler. Eğer samimiyseniz üzerinden geçmeyin, sandalla geçin karşıya.
EMRE USLU VE TARAF'A DAVA
Dershane tartışmasıyla ilgili 'Toptan Kapatın' başlıklı yazı kaleme alan ve yazısında Başbakan Tayyip Erdoğan için 'Çakal, ahlaksız, yalancı, hain' gibi ifadeler kullanan Taraf Gazetesi ve gazetenin yazarı Emre Uslu hakkında suç duyurusunda bulunuldu. Harekete geçen Başbakan Erdoğan'ın avukatları kişilik haklarına saldırdığı gerekçesiyle Uslu'nun 50 bin TL tazminat ödemesini talep etti. Dava dilekçesinde, "Davalı, bu ağır ifadeleri sarf etmeden de etkin bir yazı yazabilir ve basına hizmet etme amacını gerçekleştirebilirdi. Ne var ki davalının amacı bu değildir. Amacı en ağır biçimde müvekkilimize hakaret etmektir" ifadesi kullanıldı. Taraf Gazetesi ve Uslu'nun kaleme aldığı yazıyla sadece Erdoğan'ın değil, basın ve toplumun da zarar gördüğü savunulan dilekçede "Dava konusu yayınla, Başbakan Erdoğan'ın kişilik haklarına ve manevi şahsiyetine açıkça bir saldırı gerçekleştirilmiştir. Basın özgürlüğü ve eleştiri hakkı hiçbir zaman için uluslararası metinlerle, anayasayla ve yasalarla güvence altına alınan kişilerin şeref ve haysiyetinin ihlali aracı olarak kullanılamaz" denildi. Uslu hakkında açılan manevi tazminat davasının yanı sıra İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı Basın Bürosu'na gönderilmek üzere Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'na ayrıca suç duyurusunda bulunuldu. Dilekçede 'Hakaret' suçu işlediği iddia edilen Emre Uslu hakkında kamu davası açılması talep edildi. ANKARA
'BAKANIM GİTTİ'
Erdoğan, konuşmasından sonra vatandaşların yanına geçerek çocuklara satranç takımı ve oyuncak dağıttı. Erdoğan, bu sırada bir gazetecinin soru sormak istediğini söylemesi üzerine her şeyi konuştuklarını söyledi. Gazetecinin, Irak ile ilgili soru sormak istediğini belirtmesi üzerine de Erdoğan, "Bakanım oraya gitti" karşılığını verdi.