Limak-Aeroports de Lyon konsorsiyumunun Kosova'nın başkenti Priştina'da yaptığı yeni havalimanının açılış törenine katılan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan dönüş yolunda uçakta gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı. Erdoğan'ın değerlendirmeleri şöyle;
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun, "Türk vatandaşları Irak, Suriye, Lübnan sokaklarında rahat rahat dolaşamıyor. Bunun sorumlusu Erdoğan'dır" suçlamasına ne diyorsunuz?
Bu zatın ve MHP'deki zatın adını anmayacağım. Onları değil zihniyetleri hedef alacağım. Onlar küfredip hakaret ediyorlar cevaplarını arkadaşlar versin. Irak'ta bizim iş adamlarımız gidip geliyor. İşlerini yapıyorlar. Mesela Cumartesi günü Hoşyar Zebari Ankara'ya geliyor. Ardından bizim Dışişleri Bakanımız Irak'a gidecek. Eğer kısa zamanda daha üst seviyede ziyaretler olursa şaşırmayın. Irak Meclis Başkanı Nuceyfi gelmişti, Cemil Çiçek'i ziyaret etti. Meclis Başkanı olarak o da bu ziyaretin karşılığını verecek. Bunu farklı ziyaretler takip edebilir. Siyasette acemi olmak çok tehlike, bedelini ödemek çok ağırdır. Bazı vaadlerde bulunarak gidiyorlar ama görüşmeden geliyorlar. Sistani ile görüşebildi mi? Görüşemedi. Ama programda vardı değil mi? Tayyip Erdoğan parti genel başkanıydı ama o zamanın ABD Başkanı Bush bizi Oval Ofis'te kabul etti. O zaman Meclis'te 'Hangi sıfatla dolaşıyor' diye konuştular. Mesela Lüksemburg Başbakanı o zaman havaalanına kadar geldi.
Dünya medyasından da muhalefet görüyorsunuz? Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Biz dünya partisiyiz. Yola çıkarken Türkiye partisi olacağız demedik. Dünya partisi olacağız dedik. Bizim partiyle ilgili üniversitelerde tezler yazılıyor şu anda. Dünya gündeminde figüran değilsin çünkü. Gündem belirliyorsun. Dünya'da kendi kendisine yeten ülkeyiz. Paramız Rusya, İran, Çin gibi ülkelerle ticarette kullanılıyor. Bu durum bazı mahfilleri rahatsız ediyor.
Çin ile füze anlaşması çalışmalarına eleştiriler geldi. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Operosyonel, fiyat, ortak üretim, üçüncü ülkeye satış gibi 6-7 kriterin hepsinin puanı var. Gelen teklifleri puanladık. Savunma Sanayi Müsteşarlığımız (SSM) bunun planlamasını yapıyor ve önümüze getiriyor. Biz seçim yapıyoruz. Bizimle ortak yatırıma giren sadece Çin var. En düşük fiyat Çin. Üçüncü ülkeye satışta en rahat Çin. Fransa-İtalya konsorsiyomu 1 milyar dolar daha pahalıydı. Ortak yatırım ve 3'üncü ülkelere açılma konusu gündemlerinde yoktu. ABD'nin fiyatı onlardan 200 milyon dolar daha yukarıdaydı. Rusya'nın fiyatı ise 4 milyar daha yukarıdaydı. Gerçi hakkını teslim etmek gerekirse Rus Füzesi en kalitelisiydi. Ancak saydığım 3 kritere uymuyordu. İhale sonucunun açıklanması sonrası konuyla ilgili ABD Başkanı Barack Obama ve Rusya Devlet Başkanı Vilademir Putin ile görüştüm. Sayın Putin sizin için indirim yaptık dedi ama fiyat bize uygun gelmedi.
İhale kesinleşti mi?
Biz Yüksek Kurul olarak kararımız verdik. Şimdi SSM ile Çin tarafı ayrıntıları görüşüyor. Bu aşamadan sonra ancak Çin vazgeçerse ihale süreci durabilir. Teklifler kapalı zarf usulü ile alındı ve hepsini inceleyip öyle karar verdik.
Peki NATO'nun kriterlerine uygun mu? Çin Füzesi almayın diye müdahale edebilir mi?
Biz bağımsızlık hakkımıza müdahale ettirmeyiz. Ekonomik bağımsızlık konusundaki hakkımıza da müdahale ettirmeyiz. Türkiye'nin Çin Füzesiyle dünyaya ekonomik bağımsızlık mesajı vereceği akıllara gelir miydi? Kaldı ki füzeler NATO'nun standartlarına kesinlikle uyacak şekilde üretilecek. Bizim temsilcilerimiz laboratuar aşamasından itibaren işin içinde olacak. Biz bir yıl önce Çin ile ortak tatbikat yaptık. NATO'nun bundan haberi var. Müzakere safhasındayız, herhangi bir çatlak olmazsa devam edeceğiz.
MOSSAD'ın hava alanlarında pasaportsuz olarak operasyon yapma yetkisi olduğuna dair haberlere ne diyorsunuz?
Böyle birşey olabilir mi? Ben Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı olarak bilmiyorum. Yok böyle bir şey!
MOSSAD eski başkanı Türkiye'nin NATO'dan çıkarılmasını teklif edeceğini söyledi.
Kim bu adam? Ne vasıfla açıklama yapıyor. Bakın İsrail bir açıklama yaptı. Son günlerde yazılanların İsrail, Türkiye ve ABD ilişkilerini bozmaya yönelik olduğu söylendi. Biz bu açıklamayı dikkate alıyoruz. Hal böyleyken hiçbir sıfatı olmayan bir adamın söylediklerini değil. Bu adamın bir NATO üyesini NATO'dan çıkartmayı teklif etme hakkı var mı! Abesle iştigal.
MİT'in hedef alınmasındaki sebepler nelerdir sizce?
Bizden önceki dönemde MİT'i kimlerin idare ettiği biliniyor. Neredeyse önüne gelen herkesin MİT üzerinde etkisi vardı. Sermaye, medya MİT'i etkileyebiliyordu. Şimdi,
"İstihbarat için herkesle görüşülür, medya da buna dahildir" diyecekler. Evet, görüşebilir ama sonrası önemli. Görüşülenler MİT'i etkiliyorsa, kendi çıkarına göre yönlendiriyorsa o zaman soru işaretleri oluşur. MİT, görüştüğü her kesimden aldığı bilgileri vatan, millet yararına kullanırsa o zaman sorun yok. İşte bizim dönemimizde MİT'le ilgili bu alışkanlıklar ortadan kalkınca, işine gelmeyenler bundan rahatsız oldu. Tabii biliyorsunuz bu saldırılar bugün başlamadı. Oslo sürecine kadar dayanan bir süreç ve o süreçte Hakan Fidan'la ilgili görevlendirmeyi yapan benim dedim. Bir şey sorulacaksa bana sorulsun. Emre Beyi de, Afet Hanımı da biz görevlendirdik. Hakan Fidan benim bürokratım ve benim verdiğim millete hizmet görevini yapıyor. Bunların tebrik edilmesi gerekirken eleştiriliyorlar, hedef seçiliyorlar. Özellikle Hakan Bey çok kritik görev aldı. İmralı sürecinde, bu işin yürütülmesindeki başarı ona ait. Ve bunları ülkenin refahı, huzuru için yaptı. Akil insanlardan Allah razı olsun, gidip ülkenin mutluluğu, refahı için dolaştılar. Biz bunların neticesinde de demokratikleşme paketini çıkardık. Toplumda büyük bir memnuniyetle karşılandı. AB övdü. Millet de olumlu destek verdi. İdari olan reformları bitirdik şimdi yasayla ilgili olanlar bana geldi. İmzalayıp Meclis'e sevkedeceğiz ve inşallah süratle bunların adımlarını atmış olacağız. (
Burada sorulan soruyu kayıttan anlayamadım. Ama Başbakanın şöyle bir ifadesi var; Güvenlik güçleri asla yerini terketmez. Ülkemizin her noktasında kesintisiz huzur ve güven ortamı tam anlamıyla sağlansa da güvenlik güçleri yerinde kalır. Milyonda bir olumsuz ihtimali düşünerek görev yerinde bulunması gerekir.)
Çözüm sürecinde tıkanıklık nedir?
Şu anda Kandil'le İmralı arasında bir"uyuşmazlık" olduğu ortada. Silahlı militanların sınırlarımızın dışına çıkması konusunda ben önce,"Yüzde 15'i gitti" dedim. Sonra oranı "Yüzde 20" olarak duyurdum. BDP'nin Başkanı da yüzde 20'yi kabul etti. Çok şükür Milli İstihbarat Teşkilatımız (MİT) çok güçlü. GES Komutanlığı'nın MİT'e devredilmesiyle daha da güçlendi. Daha da iyi olacak inşallah. Teşkilatımız olanı biteni gayet iyi izliyor, tespit ediyor. 15 Ekim'le ilgili bazı açıklamalar yaptılar. Ne olacaktı o tarihte? Ne oldu? Biz "çözüm süreci"ni devam ettirmekte kararlıyız. Süreci "ihlal" edenler, bedelini öderler. İhlal eden hiçbir zaman biz olmayacağız!
Dar bölgeyle ilgili eleştiriler var. Bu sistemin küçük illere haksızlık olacak diyenler!
Nüfusu yoğun olan iller var. Mesela İstanbul. En az 10 milyon seçmeni var. Şu andaki ortalamayla 110 bin oyla vekil çıkarıyor. Öbür tarafta ise küçük iller 15 bin oyla vekil çıkarıyor. Hangisi asıl haksızlık?