Gezi Parkı olayları sırasında, göstericilerin girdiği Dolmabahçe'deki Bezm-i Alem Valide Sultan Cami'sinde müezzinlik yapan Yıldırım, AA muhabirinin sorularını yanıtladı.
"BASINDA, SOSYAL MEDYADA ÇIKAN HİÇBİR İFADE, YORUM BANA AİT DEĞİL"
Yıldırım, basında kendisiyle ilgili birçok yazının yer aldığını belirterek, şunları anlattı:
"Basında 'görmedim' ifadesi bir yerlere kadar çekildi. Benimle ilgili yazılar yazıldı, benim ağzımdan çıkmış gibi sözler söylendi. Basında, sosyal medyada çıkan hiçbir ifade, yorum bana ait değil. İlk zamanlarda birkaç medya kuruluşunda resmim koyulup hedef haline getirildim. Bununla ilgili de dava açtım. Benim bilgime başvurulmadan, bana sorulmadan yazılan yazılar. Emniyette verdiğim ifade basına sızdırıldı. Kavramlar, kelimeler üzerinde oynamalar yapıldı ve bizi basına malzeme yaptılar. 'İçki içildiğini görmedim. Yalan mı söyleyeyim' ifadesi nedeniyle 'Başbakanı yalanlayan adam' diye yazıldı. Bu doğru değil, beni üzdü. O gece burada mutlaka polis veya istihbaratçı vardı. Onlar çekmiştir mutlaka görüntü vardır. Ben bilmem. Gördüklerimi anlattım. Bununla bir yerleri vurmak doğru değil."
"6 SAAT BOYUNCA SORGUYA ÇEKİLMEDİM, 1,5 SAATE YAKIN BİLGİME BAŞVURULDU"
Kendisinin devlet memuru statüsünde olduğu için basına çıkıp "içki içildi" veya "içki içilmedi" şeklinde herhangi bir demeç vermediğini dile getiren Yıldırım, olaylardan sonra İstanbul Emniyet Müdürlüğü'nden aranarak bilgisine başvurulmak istendiğini söyledi.
İstanbul Emniyet Müdürlüğü'nde genç polis memurları tarafından "çok şık bir şekilde" ağırlandığını ifade eden Yıldırım, "6 saat boyunca sorguya çekilmedim. Bu kesinlikle doğru değil. 1-1,5 saat boyunca arkadaşlar bilgime başvurdu. Orada içki içilip içilmediği soruldu. Ben de 'İçki içilip içilmediğini görmedim' dedim. Buradan içki içildiği anlamı da içilmediği anlamı da çıkmaz. İçildiyse caminin 8 güvenlik kamerası var. Oradaki görüntüleri emniyete teslim ettim. Oradan tespit edilebilir" dedi.
"ARAP CAMİSİ'NDE GÖREVLENDİRİLMEM GEÇİCİ"
Olaylar sonrası başlatılan soruşturmanın selameti ve basının yoğun ilgisi nedeniyle Kayabaşı'nda Hazreti Hüseyin Camisi'nde geçici görevlendirildiğini aktaran Yıldırım, daha sonra kendisinin ve eşinin sağlık durumlarının basında yer aldığını hatırlattı.
Yıldırım, "Eşimin lösemi hastası olması ve benim de bazı sıkıntılarım nedeniyle Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez hocamız hem tedavilerin hem de görevin aksamaması için en yakın olan bir yere geçmemizi arzu etti. Ya Arap Camisi ya da Yeraltı Camisi diye talepte bulundum. Onlar da uygun gördü. Benim geçici görevlendirmem Arap Camisi'ne getirildi. Yani Arap Camisi'ne gelmek için talepte bulunduk. Ayrıca Diyanet İşleri Başkanımızın da bu hususta bir jesti oldu" diye konuştu.
"ARTIK DOLMABAHÇE CAMİSİ VE FUAT HOCA SİYASİ MALZEME OLMAKTAN ÇIKSIN"
Fuat Yıldırım, olaylar sırasındaki organizasyonları sayesinde camide ölüm olmadığı ve buraya kan bulaşmadığı için herkesin şükretmesi gerektiğini vurgulayarak, şunları söyledi:
"Artık Dolmabahçe Camisi ve Fuat hoca siyasi malzeme olmaktan çıksın. Ben siyasi malzeme olmak istemiyorum. Artık bunu bitirmemiz, daha sağduyulu, sakin, itidalli düşünmemiz gerekiyor. Herkesi sevgiye, muhabbete, kardeşliğe davet ediyorum. Özellikle genç kardeşlerimize seslenmek istiyorum: Twitter'da, mesajlarda birbirinize karşı kin beslemeyin. Hepimiz bu ülkenin çocuklarıyız, kardeşiyiz. Hepimiz birbirimize bir evin çocukları gibi bakalım. Birbirimizi saygı çerçevesinde eleştirelim ama hakaret etmeyelim. Birbirimizi eleştirirken aydınlatalım, muhabbet, kardeşlik gerekli."
Yıldırım, yaklaşık 20 yıldır Bezm-i Alem Valide Sultan Camisi'nde görevli olduğunu ve son 5-6 yılda büyük emekler verdiğini, çocuğuna ayırmadığı vakti buraya ve cemaate ayırdığını aktararak, caminin değişen çehresinin gündemde olması gerektiğini ancak üzücü olaylarla gündeme geldiğini sözlerine ekledi.