Öncelikle Brüksel'deki ilk izlenimini aktarayım. Gerek 17 bin Avrupalı bürokratın çalıştığı yürütme organı Avrupa Komisyonu'nda, gerekse 750 Avrupalı siyasetçinin arenası olan Avrupa Parlamentosu'nda ciddi bir kafa karışıklığı olduğunu gördüm. Gerçi kimse "Büyük Avrupa" hayalinin sona erdiğine inanmıyordu ama kiminle konuştuysam karamsardı. Çıkış yolunun nasıl bulanacağını da bilemez gibiydi. Brüksel'de gözlerin tümüyle Berlin'e çevrildiğini vurgulayayım. Herkes adeta nefesini tutup Merkel'in kuracağı yeni koalisyon hükümetini bekliyor gibiydi. Ve herkesin kafasında da aynı sorular vardı: "Yatırımlar açılıp Avrupa'nın geleceği kurtulacak mı? Fransa Cumhurbaşkanı Hollande gibi, kurtuluşu kemerleri gevşetip yatırımların açılmasında gören Alman Sosyal Demokratlar(SDP) Demir Lady'yi yumuşatabilecek mi? 2005-2009 arasında Alman ekonomisini yeniden ayağa kaldırmayı başaran Muhafazakarlarla Sosyal Demokratlar bu kez de Avrupa'nın geleceğini kurtarabilecek mi?" Kısacası 2. Dünya Savaşı'ndan sonra Avrupa'nın kaderini çizen İngiltere ve Fransa'nın adı yok artık. Tarihin garip cilvesine bakın ki; 65 yıl sonra Avrupa'nın kaderini Almanlar çizecek gibi! Yani Alman siyasetçileri arasındaki pazarlık ya da uzlaşma formulü yeni Avrupa'yı yaratacak. Sosyal Demokratlar sıkılan kemerlerin gevşetilip yatırımlara ağırlık vererek ekonominin çarklarını döndürmek istiyorlar. Eğer Merkel'i ikna ederlerse (ki ikna etme ihtimalleri çok yüksek çünkü Avrupa ve Alman siyaset kültürü akla ve uzlaşmaya dayanır ) Avrupa tarihinin en büyük barış istikrar ve kalkınma projesi olan AB yeniden canlanma sürecine girecek.
KEMER SIKMA AVRUPA'YI SEFALETE Mİ SÜRÜKLÜYOR?
Önce Berlin'deki pazarlığın sonucunu bekleyen Brüksel karar odalarındaki iyimserlerin yansıttığı olumlu havayı gözledim. Yani "Ne olursa olsun, 'Büyük Avrupa' stratejisi sürecek" havası var. "Krizin gerçek faturası henüz çıkmadı" diyen karamsarlara gelince... Yada derinden hissedilen panik havasına... Madalyonun arka yüzünde çoktan alarm zilleri çalmaya başlamış bile. Sizi boğmadan alarm zillerinin çalmasına yol açan birkaç rakam vereyim. Gerçi krize rağmen Alman ekonomisi büyüdü ama krizin en fazla vurduğu Yunanistan, İspanya ve Kıbrıs bir yana Avrupa ekonomilerindeki büyüme hızı geriledi ve sonunda neredeyse dondu. Yani Avrupalılar 65 yılda 20-25 bin dolara çıkartmayı başardıkları milli gelirlerini yada başka bir deyişle biriktirdikleri zenginliği tüketmeye başladılar. Brüksel'in raporlarına göre, Avrupa refah düzeyinin dayandığı orta sınıf süratle fakirleşmeye başladı. 120 milyon Avrupa'lı fakirleşmenin sınırına dayandı. Umutsuzluğa ve depresyona sürüklendi. Artan yasa dışı göçle birlikte büyüyen yabancı düşmanlığıyla sosyal çalkantılar başladı. Daha büyük siyasi istikrarsızlık tehlikesi kapıya dayandı. AB içinde gençler arasındaki işsizlik oranı yüzde 15'den yüzde 23'e fırladı. 500 milyonluk Avrupa'da 15 ila 24 yaşları arasında 5 milyon 600 bin işsiz genç var. Krizinin derinden vurduğu Yunanistan ve İspanya'daki tablo ise çok ağır. Okul ve üniversite öğrencileri dışındaki gençlerin yüzde 50'si işsiz. Yani Avrupa sanayisi ve ekonomisi dar boğaza girmeye başladı.
NEDEN TARİHİ YOL KAVŞAĞI
Brüksel'de konuştuğum üst düzey bir AB yetkilisinin deyimiyle tabloyu aktarayım. Avrupa'nın en başarılı barış, istikrar ve kalkınma projesinin kurtuluşu mevcut durumunu koruyarak olmayacak. AB genişleyerek kurtulacak. Ancak işsizlik ve milliyetçi akımlar arasındaki çatışma öylesine sertleşmeye başladı ki yeni üyelere kapıları açmak hiç kolay olmayacak. Hele Avrupa'da vizyon sahibi güçlü liderler yokken... Gelecek haftalarda AB'de en sert tartışmalar üç temele dayanacak. "Bankalar Birliği hedefi doğrultusunda adım atılabilecek mi? Ekonomiyi canlandırmak için küçük ve orta sınıf esnafa verilen kredi muslukları açılacak mı? Kemer sıkmayla birlikte ekonomideki büyüme nasıl başlatılacak?" Kısacası Avrupa 65 yıl sonra tarihi bir sınav vermeye başladı. Ya köhneleşmeye başlayan sistemini canlandırmak için yeni bir formül bulacaklar! Yada Batı'nın en başarılı projesi uçuruma sürüklenecek. Kısacası pembe bir tablo çizilmeye çalışılsa da "Derin" Brüksel'de derin bir panik havası sezdim. Ama ne olursa olsun "Büyük Avrupa" rüyasını canlı tutmaya çalıştıklarını da gördüm. Nedenlerini yarın anlatacağım.
YARIN
AB'NİN 29. ÜYESİ HANGİ ÜLKE OLACAK? 29. ÜYE KAPIDA KAÇ YIL BEKLEYECEK?