Başbakan Tayyip Erdoğan, Demokratikleşme Paketi'ni manifesto gibi bir konuşmayla açıkladı. "Korkaklar zafer anıtı dikemez" diyen Erdoğan, "Çetelerden, uluslararası tertiplere kadar, çok geniş bir yelpazede karşımıza çıkan çok büyük dirençlere rağmen, biz cesaretle reform süreçlerine sahip çıktık" ifadelerini kullandı. Erdoğan, "Aynı geminin içindeyiz. Bin yıldır bir ve beraber yaşadığımız bu topraklarda, aynı hedef ve idealler doğrultusunda, ebediyen bir ve beraber olacağız" mesajı verdi. Erdoğan, şunları söyledi:
ATATÜRK, MENDERES, ÖZAL, ERBAKAN: Gazi Mustafa Kemal'den bir demokrasi şehidi olarak gönüllerde silinmez yer edinen merhum Adnan Menderes'e; değişim sevdalısı merhum Turgut Özal'dan bütün bir ömrünü Türkiye'nin özgürleşmesine adamış merhum Erbakan'a kadar; Türkiye'nin büyümesi, kalkınması, demokratikleşmesi ve özgürleşmesi için mücadele vermiş herkese buradan milletçe minnettarlığımızı ifade ediyorum.
ŞEHİTLERİN ARZUSU: Her bir şehidimiz, fedakarca ve kahramanca canını ortaya koyarken, arkasında kalan ülkesinin ve milletinin, huzur, hürriyet ve istiklal içinde yaşamasını arzu ediyordu. Bugün biz şehitlerimizin de arzularını bir kez daha yerine getiriyoruz. Terörün son bulması, akan kanın durması, gözyaşlarının dinmesi öncelikli olarak şehit ailelerinin, şehit yakınlarının arzu ve temennisidir.
NİHAİ HEDEFİN EŞİK NOKTASI: Bu paket bir ilk değildir, bir son da olmayacaktır. Açıklayacağımız paket, elbette Türkiye'yi bütün prangalarından kurtaracak, bütün tortuları temizleyecek bir paket değildir; ancak, bu istikamette, bu hedef doğrultusunda çok önemli bir aşamadır, nihai hedefe ulaşmak için de çok önemli bir eşik noktası olacaktır. Siyaset, bir hak arama yöntemi olarak, bir sorun çözme yöntemi olarak daha fazla güç kazandıkça, yeni reformlar, yeni hak ve özgürlükler Türkiye gündeminde kaçınılmaz olarak yerini alacaktır.
DARBECİLERİN UYKULARI KAÇACAK: Demokratikleşme paketleri milletimizin yüzünü güldürür, darbecilerin uykusunu kaçırır. Reformlar, özgürlüğe susayan toplum kesimlerini sevindirir, milletin iradesine musallat olan baskıcı, ceberrut vesayetçi odakları rahatsız eder. İleri demokrasiye doğru attığımız her adım, mağdur ve mazlum kesimleri mutlu eder, tek tipçi seçkincileri, yasakçı zihniyetleri tedirgin eder.
TÜRKİYE GERİ DÖNÜLMEZ YOLDA: Türkiye, artık geri döndürülemez biçimde demokrasi istikametinde ilerlemektedir. Bu paket, işte bu ilerleyişin çok mühim, tarihi bir aşamasıdır. Bundan sonra da hak ve özgürlük talepleri olacaktır, bundan sonra da demokrasimizin daha da derinleştirilmesi için tartışmalar yaşanacaktır. Esas olan, hak ve özgürlük taleplerinin, altını çiziyorum, siyasi bir zeminde, demokratik bir kültürle dile getirilebiliyor ve muhatap bulabiliyor olmasıdır.
ÖNEMLİ OLAN ŞİDDETİN DIŞLANMASI: Esas olan, hak ve özgürlük taleplerinin, şiddetin, silahın dışlandığı bir ortamda, siyasetin meşru araçlarıyla dillendirilmesi ve mücadelenin de siyasi zeminde verilmesidir. Hiçbir silah, hiçbir şiddet gösterisi, meşru-demokratik bir hak talebinin yerini tutamaz, onun kadar güçlü olamaz. Yumruklar sıkılıysa, musafaha, ellerin birleşmesi mümkün olamaz. Fikirler değil, silahlar konuşuyorsa, oradan çözüm sadır olmaz.
YENİ DEVLET ANLAYIŞI: Artık Türkiye'de, kimlik dayatan, makbul vatandaşı tanımlayan, vatandaşlarının kökeniyle, inancıyla, dünya görüşüyle uğraşan, ihtiyaçlarına, taleplerine, çığlığına, feryadına kulak tıkayan, vatandaşını asimile eden, taleplerini reddeden devlet anlayışı yoktur. Buyurgan, ceberrut, kibirli bir devlet ve siyaset anlayışı, artık tarihin çöp sepetinde yerini almıştır.
DEĞİŞİM ÖNÜNDEKİ ENGEL 27 MAYIS: 27 Mayıs'ın o kara gölgesi, ne yazık ki, bugün bile Türkiye'nin üzerindedir. Anayasasının bir çok maddesiyle, bir çok yasalarıyla, kurumlarıyla, 27 Mayıs yaşatılmak istenmektedir. Bu zihniyet değişmedikçe Türkiye'de değişim zor, meşakkatli olmaya devam edecektir.
MİLLET DEVLETİN ÖNÜNDE OLMUŞTUR: Türkiye'de millet, zamanın ruhunu kavramayı her zaman başarmış; millet, devletin, bürokrasinin, hatta siyasetin önünde ilerlemiştir. Milletimiz her yeniliğe açık olmuş, yeniliklere çok hızlı ayak uydurmuş, hatta devleti ve siyaseti dönüştüren de bizzat milletin kendisi olmuştur.
1960'TA KALAN MUHALEFET: 11 yıl boyunca, her reformla birlikte, "Türkiye bölünüyor, parçalanıyor, dağılıyor" iddiasını dile getirdiler, göreceksiniz bunları bugün de aynı şeyleri söyleyecekler, korkutmaya çalışacaklar, değişimin karşısında duvar olmayı sürdürecekler. Muhalefet, artık dilini, üslubunu, en önemlisi de siyaset yapma tarzını değiştirmek, millete ayak uydurmak, büyüyen Türkiye vizyonuna göre hareket etmek zorundadır. Türkiye 2013 yılını yaşarken, 1960'da durdurulan saate kilitlenip kalmak, muhalefet adına, demokrasimiz adına, Türkiye adına bir talihsizliktir.
KORKAKLAR ANIT DİKEMEZ: Korkaklar, zafer anıtı dikemezler. Değişimden, yeniliklerden, ileri standartlardan korkanlar, bir milim dahi ilerleme kaydedemezler. Türkiye'nin bölünme, parçalanma, gerileme diye bir meselesi asla yoktur, ama Türkiye'nin muhalefet diye bir sorunu vardır.
PAKETTEN ÖLÜMSÜZLÜK İKSİRİ ÇIKMAZ: Bir başka zihniyetin, paket açıklanmadan, "Dağ Fare Doğurdu" bahanesini hazırladığını tahmin edebiliyorum. Paketten, insanoğluna ölümsüzlük iksiri bekleyenler, irrasyonel bir beklentinin içindedirler, abartılı bir bekleyişin içindedirler ve kuşkusuz hayal kırıklığına uğrayacaklardır. Sorundan beslenenlerin ileri çözüm lafları etmeleri sadece çözümsüzlük çağrısıdır.
DAYATMA ESERİ ASLA DEĞİL: Bu paket, 11 yıl önce hayali dahi kurulamayan, telaffuzu dahi yasak olan hak ve özgürlükleri getiren bir pakettir. Bir dayatmanın eseri değildir. Bir müzakerenin, bir pazarlığın eseri asla değildir. Demokratik hak ve özgürlükler, müzakerenin, pazarlığın, dayatmaların konusu olamaz. 11 yıl boyunca hiçbir reformu dayatmalarla, baskıyla, pazarlıkla açıklamadık. Millet ne dediyse, biz onu yaptık ve yapıyoruz.