Sunuş
Türk bayrağının indirilip İngiliz bayrağının göndere çekildiği günü rahmetli Rauf Denktaş'tan o kadar çok dinledim ki! Denktaş, dedesinden gözyaşları içinde dinlediği o anı yaşarcasına tekrar tekrar anlatırdı. 2003'te Rauf Denktaş'ın biyografisini yazmak için kolları sıvadığımda, zaman tünelinde bir yolculuğa çıkmıştık. O günlerde, Denktaş da Annan planını reddedip hayatını verdiği halkıyla ters düştüğü için son yalnız mücadele yolculuğuna başlıyordu. Rauf Bey, Kıbrıs'ın Yunanistan'la birleşmesi rüyasının Abdülhamit'in Rus ordusunun İstanbul'a girişini durdurmak için Kıbrıs'ı 5000 pounda İngilizlere kiralamasıyla başladığını anlatırdı. Yani 12 Temmuz 1878'de padişahın fermanını getiren Osmanlı kadırgasının Girne limanından ayrıldığı gün Rumlar "ENOSİS" rüyasıyla silahlanmaya başladılar. Önce İngiliz yönetimine karşı! Sonra da Kıbrıslı Türkleri adadan silmek için! Kıbrıs'ın son 100 yılı kanlı olaylarla doludur. Aslında Başpiskopos Makarios da bitmeyen Enosis rüyasının bayrağını taşıyanların başındaydı.
***
Atina'daki gazetecilik yıllarımda Enosis'e karşı çıkan tek Yunanlı siyasetçinin Konstantin Karamanlis olduğunu duydum. Karamanlis'in 1959'da Kıbrıs Cumhuriyeti'ni kuran "Zürih-Londra" anlaşmalarını Başpiskoposa zorla imzalattığı ve bu yüzden de Makarios'un onu vatan haini ilan ettiği Atina'da bir sır değildir. Yani Makarios'la darbeci Yunan Generali Yuannidis'in kuklası Nikos Sampson'un rüyaları aynıydı. İkisi de önce İngilizlere karşı silahlı ayaklanmaya başlayan sonra da Türklere saldıran EOKA terör örgütünün üyesiydi. Aralarındaki farka gelince, Sampson Kıbrıs'daki Amerikan büyükelçinin deyimiyle "gözünü kırpmadan cinayet işleyen bir gangsterdi." Makarios ise perde arkasında ipleri tutarak Türkleri adadan silmeye çalışan kurnaz bir dini liderdi. Yine Amerikan belgelerine dalıp Makarios'la Yuannidis ve Sampson arasındaki kavgayı okumaya devam edelim.
NB
16 Temmuz 1974 Sabah Kissinger'in ofisi.
Kissinger koltuğuna gömülmüş Atina'daki Amerikan Büyükelçisi Tasca'dan gelen son gizli mesajı okuyordu. Tasca, Henry Kissinger'ın mesajını aldığı zaman çok kızıp masaları yumruklayan Cunta lideri Yuannidis'in muhtemel hamlelerini hesaplamaya çalışıyordu. Kissinger okumaya başladı: "Makarios bu kez de suikasttan kurtuldu. Darbenin başarısızlığa sürüklenişinin ilk işareti olabilir. Kıbrıs'taki bir başarısızlık Yuannidis Cuntası'nın da sarsılmasına yol açacaktır. Yuannidis'in sert tepkisinin altında ordu içinden gelen baskı yatıyor. Bu nedenle Sampson yönetimini güçlendirmek isteyebilir ve süratle harekete geçip adaya takviye asker gönderebilir."
[1] Büyükelçinin mesajını okudukça Kissinger'in canı iyice sıkıldı. Hele Amerikan Büyükelçisi'nin 39 yaşındaki EOKA'cı Nikos Sampson'la ilgili yazdıkları durumun vahametini daha da iyi anlatır nitelikteydi: "Gözünü kırpmadan cinayet işleyen bir goril. Cinayetten sonra da hiç pişmanlık duymaz." Tasca'nın deyimiyle, Kıbrıs Yuannidis'in kuklası bir gangsterin elindeydi.
KRİZ TIRMANIYOR
Saat 11.50 ABD Dışişleri Bakanı, büyükelçinin mesajını bitirmişti ki yardımcısı odaya girdi. Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Kurt Waldheim arıyordu: "Makarios Yunan askeri müdahalesini konuşmak için BM Güvenlik Konseyinin toplanmasını isteyebilir. Başpiskopos İngiliz üssünden çıkmak için İngilizlerden bir helikopter istedi. İngiliz Yüksek Komiseri de İngiltere'ye gitmesi şartıyla kabul etti. Makarios adadan ayrılmayı reddeti ve BM Barış gücü koruması istedi. Ben de yetki verdim. Bu yeni sorunlara yol açacaktır."
[2] Darbeden 24 saat sonra Waldheim'in anlattıkları Kıbrıs'daki krizin tırmanmakta olduğu gösteriyordu ve BM Genel Sekreteri ilk kez Türkiye'nin adaya asker çıkartması olasılığını gündeme getiriyordu. İlginçtir, Waldheim ne Yunanistan'ın adayı ilhak etmesinden ne de 1960'lardaki gibi yine EOKA'cıların Türk köylerine saldırıp katliamlara başlamasından korkuyordu. Tek kaygısı Türklerin adayı çıkmasıydı. Artık Atina ve Ankara'dan Washington'a gizli mesajlar yağmaya başlamıştı. Kissinger telefonu kapatır kapatmaz Ankara'daki Amerikan Büyükelçisi Spain'in gece yarısı gönderdiği gizli mesajı yeniden okudu. Spain de "Türk hükümeti ENOSİS'i durdurmak için askeri müdahale yapar. Bu sadece milliyetçi bir tepki değil. Kıbrıs Türkiye'nin stratejisinin bir parçasıdır" diyordu. ABD Büyükelçisi, "Türk-Yunan savaşını önlemek Kıbrıslı Rumlar arasındaki iç savaşı önlemekten daha hayatidir" diye uyarıyordu.
[3] 17 Temmuz sabahı 10.10'da kriz masası toplandığı zaman Türk ordusu Mersin'e asker sevkiyatı yapıyordu. Artık gündeme oturan en hayati soru Türkiye'ydi. Kissinger ilk soruyu CIA Başkanı William Colby'ye sordu:
"Sence asker sevkederek neyi hedefliyorlar?"
TÜRKLERİN PLANI NE?
CIA Başkanı haritada Kuzey Kıbrıs'ı göstererek "Muhtemelen bu bölgede küçük bir alana çıkmak istiyorlar" dedi. Savunma Bakan Yardımcısı William Clement ise "Bence Türkler bağırıp çağıracaklar ama harekete geçmeyecekler" diye atıldı. CIA Başkanı ise "Son ana kadar diplomatik kanalları zorlayacaklardır ama bence müdahale etmeye zorlanacaklar" diye ısrar etti. Kissinger, "Neden müdahale ederler" diye sordu. William Colby de "Status quo ante'yi (mevcut yasal durum) korumak için" dedi. Bunun üzerine Kissinger duvardaki haritada adanın güney batısını işaret edip "Burada Türklerin Rumlara oranı ne" diye sordu. CIA Başkanı "Türkler çoğunlukta" diye cevap verdi.
AMAÇ ADAYI BÖLMEK "
Ya kuzey doğu bölgesini alırlarsa? Oradaki nüfus nasıl" dedi Kissinger. CIA'nın ikinci adamı George Lauder "Yüzde 50-50" diye araya girdi. Kissinger Türkiye'nin adanın tümünü işgal etmek niyetinde olup olmadığını anlamak istiyordu. "Hayır" dedi CIA Başkanı:
"Sadece bir bölümünü. Temel hedef paylaşmak ya da adayı ikiye bölmek." Toplantı 38 dakika sürdü. Sampson darbesinin fiyaskoyla sonuçlanması ve Türkiye'nin adaya asker çıkartmasına dayanan tüm senaryolar tartışıldı. İlk tartışma Sampson üzerindeydi. Kissinger "Bu adamı tutmak çıkarımıza olamaz. Makarios ancak Sampson devrilirse geri gelir. Ondan sonra da daha fazla Doğu'ya yaklaşır" dedi. Bir ara Yunan cuntasının darbenin "Kıbrıs'ın iç meselesi" olduğunu savunması halindeki senaryoyu tartıştılar. Kissinger "Evet ama" diye söze girdi. Yunan Cuntası için en kötü senaryoyu söyledi: "
Yunanlı subaylar saf dışı bırakıldığı anda güç dengeleri değişir. Eğer darbe fiyaskoyla sonuçlanırsa, Yunanlılar için bir felaket olur. Suratlarına şamar inmesinden beter olurlar. Türkler Makarios'u geri getirirlerse Makarios daha fazla Doğu'ya kayar. Makarios'un Türkler'in elinde oyuncak olmasına izin veremeyiz."
KLERIDES KARTI DA MASADA
Telefonla toplantıya katılan Kıbrıs Büyükelçisi McCloskey araya girip "Önemli olan kimi destekleyeceğimiz. Destek vereceğimiz kim olursa o güçlü desteğe de sahip olacak" dedi. Kissinger "Yani kimi seçersek oyun kurucu da biz oluruz" diye güldü. Bir süre Makarios yerine Klerides'i desteklemeyi de tartıştılar. Kissinger, Yuannidis gibi Makarios'un da çapsız olduğu kanısındaydı. Kartları Klerides'e oynamaktan yanaydı. ABD Dışişleri Bakanı'nın ikinci taktik manevrası da BM'in yani Sovyetler'in olaya fazla bulaşmamasıydı. Krizin İngilizler ve Türkler aracılıyla kontrol altında tutulmasını istedi. Ya Türkiye'ye verilecek ve bekletilen 20 milyon dolarlık yedek parça transferi ne olacaktı? Kissinger kesip attı: "Yedek parça ile yeni ekonomik yardım arasında fark var. Yedek parçaları gönderin" dedi. Washington 17 Temmuz'u siyasi taktikleri geliştirerek geçirdi. Kıbrıs'ta ise artık saatler geriye doğru çalışıyordu.
[1] ABD Dışişleri Bakanlığı Volume XXX, Yunanistan, Kıbrıs, Türkiye 1973-1976 ABD Büyükelçisi Henry Tasca'nın gönderdiği gizli mesaj.. 16 Temmuz 1974
[2] ABD Dışişleri Bakanlığı Volume XXX, Yunanistan, Kıbrıs, Türkiye 1973-1976 ABD Dışişleri Bakanı Henry Kissinger'le BM Genel Sekreteri Kurt Waldheim'ın telefon görüşmesi tutanağı 16 Temmuz 1974 saat 11.50
[3] ABD Dışişleri Bakanlığı Volume XXX, Yunanistan,Kıbrıs, Türkiye 1973-1976 ABD Büyükelçisi Spain'in Mesajı Ankara 15 Temmuz 1974 23.30
YARIN: NİXON MAKARİOS İÇİN KİSSİNGER'A NE DEDİ?