General Yuannidis Enosis hayallerini gömdüğü Koridalos cezaevinde tam 36 yıl yaşadı. 17 Ağustos 2010'da son cuntacının da vedasıyla Yunan siyasi tarihinin en karanlık sayfası kapanmış oldu. Yuannidis'in ölümüne 2 yıl kala Yorgos Franco adlı Yunanlı bir gazeteciye konuştuğunu okudum. Ne ilginçtir ki aradan geçen yıllara rağmen Yuannidis'in içindeki Enosis sevdası ve intikam duyguları hiç küllenmemişti. Hâlâ Türk gemilerini batırmak için verdiği talimatı dinlemeyen komutanlarına ateş püskürüyordu. "Türkleri bombalasaydık savaşı kazanırdık" diye esip savuruyordu. Daha da önemlisi Henry Kissinger'in kendisini aldattığına inanıyordu. Belgelerde, komünizme karşı savaşarak Amerika'ya sırtını dayadığını düşünen Yunanlı generalin düştüğü tarihi hatayı okudum. Belgeleri okudukça ne Yuannidis ne de Sampson'un Kissinger'in umurunda olmadığını gördüm. Sovyetler'le yumuşama politikalarının mimarı Kissinger'in tek bir kaygısı vardı. O da oynadığı dünya satrancında doğal uçak gemisi olan Kıbrıs'ı Ruslara kaptırmamak! Zaten o günlerde Vietnam'dan gelen tabutlarla savaşa karşı tepkiler de çığ gibi büyüyordu. Ayrıca Demokrat Parti'nin genel merkezini dinlettiği ortaya çıkan Başkan Nixon da doludizgin istifaya sürükleniyordu. Nixon ve Kissinger'in en son duymak istedikleri sorun Kıbrıs'dı. Gizli belgelerdeki bir saptamamı daha aktarayım. İlginç ama son ana kadar Türklerin adaya asker çıkartacağına kimsenin inanmadığını da gördüm. Filmi yine 15 Temmuz 1974 sabahına saralım. Lefkoşa'da çatışmaların sürdüğü saatlerde Washington'da kapalı kapılar ardındaki konuşulanları birlikte okuyalım. NB
15 Temmuz 1974 sabah 06.00 Washington DC.
Dışişleri Bakanı Henry Kissinger güne erken başlıyordu. Her sabahki gibi kahvesini yudumlarken Washington Post'u eline aldı. Yine manşette Watergate duruşması vardı. Henüz 24 saat önce ifade vermeye gittiği yüksek mahkemedeki ağır havayı üstünden atamamıştı.
"Bu işin sonu kötü olacak" diye mırıldanıp gazeteyi masaya attı. O anda masasında duran Ulusal Güvenlik Konseyi'nden[1] gelen acil mesajı gördü: Kıbrıs'da darbe!
"Bir bu eksikti" diye söylendi. Ardından yardımcısını aradı:
"10'da herkes odamda olsun." 4 saat sonra CIA Başkanı William Colby ve Ulusal Güvenlik Konseyi ve Dışişleri'nin Kıbrıs beyin takımıyla 2 general, Kissinger'in odasındaydı. Washington'u gafil avlandığı o kadar belliydi ki! Kimse Kıbrıs'ta neler olduğunun farkında bile değildi.
NİYE DAHA ÖNCE ÖLDÜRMEDİLER?
Telefonla Kıbrıs Büyükelçisi Robert Mcloskey'e bağlandılar. Büyükelçi "Makarios birkaç yıldır öldürülmekten korkuyordu" deyince Kissinger atıldı
: "Neden daha önce öldüremediler ki?" Mcloskey de "Birkaç kez öldürmeye çalıştılar ama başaramadılar. Şimdi ortaya Sampson çıktı" dedi. Kissenger şaşırmıştı:
"Kim bu adam? İlk kez adını duyuyorum." Odadaki beyin takımı içinde Sampson'u tanıyan tek kişi Dışişleri'nin Kıbrıs Masası Direktörü Thomas Boyatt'tı. 1967-1970 arasında Kıbrıs'ta çalıştığı sırada tanışmıştı: "Tam bir katil. Silahında 12 çeltik olduğunu gördüm." Kissinger hiç aldırmadı:
"Bizim önceliğimiz Rusları adadan uzak tutmak olacak." Belli ki Sampson'un tescilli katil olması Kissinger'i pek ilgilendirmiyordu. İlk kriz masası 20 dakika sürdü. İzlenecek politikanın ana hatları çizildi. Akdeniz'deki "Amerika" uçak gemisi kalacak. Rusların adaya asker çıkartması kesinlikle önlenecekti. Bu arada, Türklere adadaki mevcut haklarının destekleneceği söylenecekti. Yunanlılara da ABD'nin adada siyasi durumun değişmesine karşı olduğu bildirilecekti.
FANATİK ANTİ-KOMÜNİST
İlk toplantının ardından Ankara ve Atina'ya ilk yıldırım talimatlar gönderildi. Kissinger, BM Genel Sekreteri Kurt Walhdeim ve Washington'daki Sovyet Büyükelçisi Dobryin'le görüşmek istiyordu. Sovyet Büyükelçisi tatildeydi. Bu arada tatilini yarıda kesen ABD Büyükelçisi Tasca da Atina'dan döndü. İlk raporunu kaleme alıp gönderdi. Tasca'nın raporu 1.5 sayfaydı. Aslında Büyükelçi Yuannidis, Papadopulos'u devirdiği zaman "tehlikeli ve güvenilmez" olduğunu Washington'a bildirmişti[2]. Ama birkaç diplomatın dışında pek okuyan olmamıştı doğrusu. Bu kez durum farklıydı. Kissinger, büyükelçinin raporunu dikkatle okumaya devam etti: "
Yuannidis ve avanesi fanatik komünist düşmanıdır. Onların liderleri komünistlere karşı 1940'larda kutsal savaş açan subaylardı. Şiddete başvurabilir. Cinayetleri göze alabilir. Bu durum Ege sorunlarının barışçı yollarla çözümünü de tehlikeye sokacaktır." Kissinger mesajı okudukça iyice canı sıkıldı. Tasca, "Yuannidis içte ve dışta komünizmle çarpışırken Türkiye'yle de çatışacaktır. ABD ve Nato müttefiklerine büyük sorunlar yaratacaktır. Bu da liderliğini sarsacaktır" diyordu. O sırada Kissinger'ın yardımcısı odaya girdi. Sovyetler Büyükelçisi Anatoly Dobryin telefondaydı. Kissinger lafı dolandırmadan can alıcı soruyu sordu:
"Anatoly bir Rus diplomatı İngiliz Yüksek Komiseri'ne 'Düzeni sağlamak için adaya Sovyet askeri çıkartırsak ne düşünürsünüz' diye sormuş!" [3] Darbeye tatildeyken yakalanan Sovyetler Büyükelçisi adeta şoke oldu. Hiçbir şeyden haberi yoktu. "Askerler mi?" diye tekrarladı.
BÜYÜKELÇİ: MAKARİOS HAYATTA
Büyükelçi Dobryin "Hiç ihtimal vermiyorum" dedi. İlk şoku atlatınca da "Asker ancak Makarios isterse adaya gönderilebilir ama yine de karar verilmeden önce bütün boyutlarıyla değerlendirecektir" diye ekledi. Kissinger
"Böyle bir şeye kalkışırsanız bize haber verirsiniz değil mi?" deyince, "Tabii veririz" diye yanıtladı Dobryin. Aslında Kissinger de Rusların Kıbrıs'a asker çıkartmasının kolay olmayacağını biliyordu ama yine de aba altından sopa gösteriyordu. Bir saat sonra yine aradı Sovyetler Büyükelçisi: "Henry Kıbrıs'daki büyükelçimizle konuştum. Makarios hayatta!" Kissinger de Makarios'un Baf'ta olduğu söyledi,
"Durumu tam anlamadan bir plan yapmayacağız. Bir şey yapmadan mutlaka konuşalım" diye telefonu kapattı. Böylece Kıbrıs satrancında 2 süper gücün dengesi kurulmuş oluyordu. Peki bundan sonra ne olacaktı?
DİPNOTLAR
[1] ABD Dışişleri Bakanlığı Volume XXX, Yunanistan, Kıbrıs, Türkiye 1973-1976 Ulusal Güvenlik Konseyinden Rosemary Niehuss'un Dışişleri Bakanı Kissinger'e gönderdiği gizli mesaj 15 Temmuz 1974 06.00
[2] ABD Dışişleri Bakanlığı Volume XXX, Yunanistan, Kıbrıs, Türkiye 1973-1976 ABD Büyükelçisi Henry Tasca'nın gizli mesajı 25 Kasım 1973
[3] ABD Dışişleri Bakanı Henry Kissinger'la Sovyetler Birliği Büyükelçisi Anatoly Dobrynin arasındaki telefon görüşmesi 15 Temmuz
YARIN: İNGİLİZLER MAKARİOS'U NASIL KURTARDILAR?