Hatay'da yabancı devletlerin askerlerinin cirit attığının altını çizen Kılıçdaroğlu, "İstihbaratı kendi vatandaşın için, siyasi ikbalin için kullanırsan Türkiye'nin başını beladan kurtaramazsın. 'Senin nefes alışını bile izliyoruz Kılıçdaroğlu' diyordu. Bir de şu teröristlerin nefes alışını izlesen." dedi.
Partisinin Meclis Grup Toplantısında konuşan CHP lideri Kılıçdaroğlu, terör nereden gelirse gelsin hepr beraber karşı çıkılması gerektiğini vurguladı. Hatay'ın Reyhanlı ilçesine yaptığı ziyarette beş tespitleri olduğunu dile getiren Kılıçdaroğlu, Suriye'deki çatışmalardan ötürü çok sayıda Suriyeli'nin komşu ülkelerin tamamına dağıldığını hatırlattı. Türkiye'ye gelen ve çadırlarda kalan Suriyelilerle bir sorun olmadığını belirten Kılıçdaroğlu, ama çadırın dışında mülteci kampı dışında ne olduğu belirsiz insanların elini kolunu sallayarak kente gelmeleri, ev tutmaları, bomba yapmalarının kabul edilemeyeceğini vurguladı.
Bunu Reyhanlı'da yaşıyan yurttaşların bildiğini anlatan Kılıçdaroğlu, "Almışsınız insanları iş yeri açıyor, neye göre iş yeri açıyor. Bizim insanlarımız Suriyelilerle münakaşa ettiğinde gözaltına alınıyor. Buna kim izin verebilir? Bakın mülteciler sadece bizde yok, Ürdün'de de var. Olay var mı, kavga var mı? Nerede var, Türkiye'de var. Eline silah alan, elini kolunu sallayarak gelmiştir. Parası olana başka, olmayana başka muamele yapılmıştır." diye konuştu.
YABANCI DEVLETLERİN ASKERLERİ CİRİT ATIYOR
İkinci tespitlerinin istihbarat zafiyeti olduğuna dikkat çeken Kılıçdaroğlu, Hatay'da her türden istihbaratçı olduğunu belirterek, kamu görevlilerinin şikayetçi olduğunu ve her türlü teröre açık olduğunu kaydetti. Hatay'da yabancı devletlerin askerlerinin cirit attığının altını çizen Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti: "Tüm bunları git Reyhanlı'ya sor Recep Tayyip Erdoğan. Onlara gelince tık yok. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşına gelince hepsinin telefonları dinleniyor. Yahu sen gidip teröristin telefonunu dinlesene. Patlama oldu; 24 saat içerisinde failler yakalandı diyor. 24 saatin öncesine neden bakmıyorsun. Bu adamlar bomba yerleştirirken sen neredeydin? 51 vatandaş hayatını kaybetti. Sen ne yapıyorsun. Gelsin eylemini yapsın, bomba patlatsın, insanlar ölsün. Sen gidip araştırma yap. İstihbaratı kendi vatandaşın için, siyasi ikbalin için kullanırsan Türkiye'nin başını beladan kurtaramazsın. Senin nefes alışını bile izliyoruz Kılıçdaroğlu diyordu. Bir de şu teröristlerin nefes alışını izlesen. Hemen arkadan biz güçlü devletiz diyor. Devlet güçlü de sen değilsin. Güçlü devlet teröre pabuç bırakmaz, askerinin başına çuval geçirilirken sessiz kalmaz. Güçlü devletin başbakanına bunu kullanın demez. Sen kullanılan bir başbakansın." şeklinde konuştu.
"SINIR DİYE BİR ŞEY KALMAMIŞ, TAM YOL GEÇEN HANI"
Üçüncü tespitlerinin ise sınır diye bir şeyin kalmaması olduğunu dile getiren Kılıçdaroğlu, "Tam yol geçen hanı. Sen nasıl bir devletsin. Burada her türlü marjinal, radikal teröriste yer açtın. Etrafına çevirdin, burada eğitim yapın dedin. Eline silah verdin. Git Suriye'ye orada kardeşini öldür dedin. Bu yakışır mı Başbakan'a. Türkiye'yi Bekaa Vadisi'ne döndürdüler. Özgür Suriye Ordusu, karargahını Türkiye diye ilan ediyor. Tüm dünyaya duyuruyor. Biz olmaz diyoruz. Recep Tayyip Erdoğan olur diyor. Eğer siz sınırı kaldırdıysanız bunun bir gerekçesi vardır. Her türlü terörist grubunu Türkiye'ye davet ediyorsunuz. Gümrük olsa hüviyet tespiti yapacak." eleştirilerini yöneltti.
"EĞER SINIR NAMUSSA O SINIRI KİM KALDIRDI?"
Sınır boylarına zaman zaman gittiğini anlatan Kılıçdaroğlu, kapıda "Hudut namustur" diye yazrdığını hatırlattı. "Eğer sınır namussa o sınırı kim kaldırdı." diye soran Kılıçdaroğlu, şunları söyledi: "Recep Bey, hepimizin üzerinde durup düşünmesi gereken bir olaydır. 870 kilometrelik alan, sınır yok. Şimdi kalkıp Esed'i suçlamak kolay. Sınırı koruyacak olan biziz. Kim size sınırı yol geçen hanına döndürün diye talimat verdi. Recep Tayyip Erdoğan. Reyhanlı'da birisi şunu söyledi: 'Çocukları askerlik yapmadı ki. Onlar sınır nedir bilmezler.' Bir vatandaşı o noktaya getirdiysen bunun hesabını ben Erdoğan'a sorarım."
Dördüncü tespitlerinin de dış politika olduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, bu dış politikanın yanlış ve faturasının acı olacağını söylediklerini hatırlattı. Ama kendilerinin dinlenmediğini anlatan Kılıçdaroğlu, "Biz haklı çıktık. Kim ülkesini savundu. Biz savunduk. Ben hiçbir zaman Esed benim kardeşimdir demedim, ben hiçbir zaman eşimi alıp Esed'le tatile çıkmadım. Bizi suçlayan Recep Tayyip Erdoğan. Neymiş efendim Suriye'de demokrasi yokmuş. Suriye'ye demokrasi getirecekmiş. Esed'le Recep Tayyip Erdoğan arasında sadece nüans farkı var. İkisi de aynı. Al bir diktatörü, vur bir diktatöre. Ben Davutoğlu için 'çapsız' bir dışişleri bakanı demiştim. Parmak işaretiyle çağrılan bir dışişleri bakanı demiştim. Her şeyi biliyoruz. Biz boşuna 'Siz Batı'nın egemen güçlerinin Ortadoğu'daki taşeronusuz' demiyoruz. Ülkenizin çıkarlarını savunmuyorsunuz. Eğer dış politikayı başka bir ülkenin çıkarları üzerine inşa ederseniz kendi ülkenizin vatandaşını tehlikeye atarsınız. Dış politikada sıfır sorun diye başladı bunlar. Hiçbir sorun olmayacaktı. Şimdi İsrail Suriye'yi vuruyor. Recep Tayyip Erdoğan, 'Aslansın biraz daha vur' diyor. Böyle bir anlayış olabilir mi? O koltukta Davutoğlu, Başbakanlık koltuğunda da Recep Tayyip Erdoğan oturduğu sürece bu ülkeye huzur gelmeyecektir." diye konuştu.
Türkiye'nin en kanlı terör eylemlerinin bu iktidar döneminde olduğunu savunan Kılıçdaroğlu, vatandaşın üstünde baskı olduğunu söyledi. Türkiye'nin iyi yönetilmediği konusunda kanaat sahibi olan her vatandaşı bir kez daha düşünmeye davet eden Kılıçdaroğlu, "Yeter ki kimsenin önünde eğilmeyen, halkına hesap veren bir iktidarı getirin. O iktidarın adı CHP'dir. Ben daha önce burada yaptığım konuşmalarda, yalancıdan Başbakan olmaz demiştim. Yalan söylemek ağır bir suçtur. Siyasetçinin görevi halka doğruları söylemekten geçer." şeklinde konuştu.