Malatya TMK 10. Maddesiyle Görevli Cumhuriyet Savcılığı, Özal'ın mezarı açılmadan önce suikast olduğunu öne süren Zirve Yayınevi davası sanığı İlker Çınar'a otopsi işlemi sonrası bu iddialarını tekrar sordu. Çınar'ın 5 Şubat'ta verdiği ifadeler 'Özal, amerikyum-241 ile polonyum-210 verilerek öldürüldü' şeklinde medyaya yansımıştı. 28 Aralık'ta tekrar ifadesi alınan Çınar, ayrıntılara da yer vererek iddialarını yineledi.
1993 yılında Türkiye Ulusal Stratejiler ve Harekat Dairesi (TUSHAD) tarafından Tarsus'ta görevlendirildiğini anlatan Çınar, Ankara'daki Güvercinlik Jandarma Okullar Komutanlığı'nda birebir eğitim almak için gittiği sırada Özal'a kalp krizi sonucu bir suikast yapıldığının görevliler tarafından kendisine söylendiğini öne sürdü. Özal'ın mezarı açılarak otopsi yapılmadan önce 5 Şubat 2012'de savcılığa verdiği ifadede benzer iddiaları dile getiren Çınar, otopsi işlemi sonrası verdiği bu ifadede ise ortaya çıkan verilerin kendisini teyit ettiğini savundu.
8. Cumhurbaşkanı Özal'ın ölümü hakkında İstanbul Adli Tıp Kurumu tarafından hazırlanan raporu okuduğunu belirten Çınar, "Özal'ın aslında kalp krizi şeklinde olmayıp, kendisine verilen polonyum-210 radyoaktif maddenin etkisiyle oluşturulan kalp krizi sonucu yapılan bir suikast olduğunu, misyonerlik faaliyetleri kapsamında TUSHAD tarafından Tarsus ilçesinde görevlendirildikten sonra sonra, iki kez daha birebir eğitim almak amacıyla Ankara ili Güvercinlik Jandarma Okullar Komutanlığı'na gittiğimde TUSHAD görevlileri tarafından bizzat bana söylenmişti. Bu hususun bana söylenme tarihi 1994 veya 1995 yılıdır. Bu görüşme sırasında aynı zamanda Jandarma Genel Komutanı Eşref Bitlis'in ölümünün normal bir kaza şeklinde olmayıp kaza süsü verilmek suretiyle bir suikast olduğu da anlatılmıştı. Özal'ın otopsi raporunda amerikyum-241'e rastlanılmaması, fiziksel ömrü 134 gün olan polonyum-210 maddesi hakkında bilgi edinilmesinin mümkün olmadığı, benim 5 Şubat'ta verdiğim beyanlarımı bir nevi teyit etmiştir. Daha önceki beyanlarımda kalp krizine yol açacak 'her Beyaz Kuvvetler mensubunun bildiği ve bulundurduğu' bu maddelerin verildiğini, Özal'a verildiğini, eski Cumhurbaşkanı'nın bu ilaçlar nedeniyle kalp krizi sonucu vefat ettiğini, özellikle bu ilaçların verilmesinin nedeninin ise kanda yapılan kontrollerde tespitinin zor olduğunun bilinmesi olduğunu belirtmiştim." ifadelerini kullandı.
İstanbul Adli Tıp Kurumu tarafından Özal'ın naaşıyla ilgili otopsi raporunu okuduktan sonra polonyum-210 verildiğini anladığını anlatan Çınar, "Bu rapordan sonra artık ben Özal'a verilen zehrin polonyum-210 olduğundan emin oldum. Bu bilgilerin bana söylenmesinin nedeni, neyin iyi neyin kötü olduğunu bilmem gerekmesinden dolayıdır. Bana bir nevi bilgilendirme yapılmıştı." dedi.
Kendisine 'Cumhurbaşkanı Özal'ın PKK terör örgütünü desteklediği, gerçekleştirmeyi düşündüğü Kürt açılımıyla Kürdistan'ın kurulmasına yardımcı olduğu, uyguladığı serbest piyasa ekonomisiyle Amerikan emperyalizmine hizmet ettiği, devletin üniter yapısı ve bekası için tehdit oluşturduğu için Özal'ın devlet için zararlı kişi kategorisine alındığı, bu nedenle Özal'a yönelik kalp krizi süsü verilmek suretiyle suikast yapıldığı' anlatılmıştı. Ben o zamanlar TUSHAD'ı ülkenin üniter yapısını korumak amacıyla oluşturulmuş bir birim olarak gördüğüm için bunun doğru bir eylem olduğunu düşünmüş, herhangi bir sorgulama gereği duymamıştım. Bunları bana söyleyenler, suikast eyleminin kimin tarafından gerçekleştirildiği hususunda herhangi bir bilgi aktarmamıştı. Bu nedenle eylemin şüphelileri hakkında bilgi sahibi değilim. Bana bu bilgileri aktaran görevlileri sadece eğitim sırasında bir kez gördüğümden ve bu birimde açık kimlik gizlenmesinden dolayı bu kişilerin gerçek kimlikleri hakkında bilgi sahibi değilim." şeklinde konuştu. Çınar'ın ifadeleri sonrası önceki gün emekli Orgeneral Hurşit Tolon'un Ankara'da ifadesi alınmıştı.