Meclis Darbe ve Muhtıraları Araştırma Komisyonu'nun raporu 1990'lı yıllarda Kürt işadamları cinayetleriyle sıkça gündeme gelen ve ölüm üçgeni olarak bilinen Adapazarı-Bolu-Sapancı üçgeniyle ilgili önemli sırrı gün ışığına çıkardı. Rapordaki "Özel Harp Dairesi, ölüm üçgeni ve JİTEM'ci komutanların ölümüne" ilişkin çarpıcı tespitler şöyle sıralandı:
100 BİNİ AŞKIN SİVİL ÖZEL HARPÇİ: Özel Harp Dairesi 1992'de Özel Kuvvetler Komutanlığı adını alarak tümen seviyesine yükseltildiğinde, sivillerin bağlı olduğu birim ayrı bir daireye dönüştürüldü. Çoğunlukla kilit bölgelerde ve noktalarda bulunan sivillerin sayıları yüzbinlerle ifade edilmekte.
GÖMÜLEN SİLAHLAR KULLANILDI: Büyük bir gizlilikle yer altına gömülen silahların numara kayıtları devlette kesinlikle bulunmuyor, kaybolmaları halinde hiçbir yasal işlemde yapılamıyor. 1970'lerde gerçekleştirilen katliamlarda kullanılan silahlar, sivillerin kullanması için gömülenlerdi.
ADAPAZARI-BOLU-SAPANCA ÜÇGENİ: Bu üçgen, Özel Harp Dairesi'nin Sovyetler Birliği'nin Türkiye'yi işgal etme olasılığına karşın sivil halkı eğitimden geçirdiği yerdi. Plana göre Rus ordusunun engellenebileceği son nokta burası. Bölgede işgal durumunda sivillerin kullanabilmeleri için silah deposu vardı.
BÖLGENİN SIRRI: Özel Harp Dairesi'nin özellikle bu bölgeyi seçmesinin sırrını ise emekli bir albay verdi; "Coğrafi yapısı direnişe uygun. Dağınık araziler ve geniş ormanlıklardan oluşuyor. Yapılaşma da dağınık. Evler birbirine çok uzak. Bu durum kontrolü güçleştirir. Bölgede Çerkez, Çeçen, Abaza, Türkmen, Lazlar gibi silah tutkunu ve operasyonlarda görev alabilecek insanlar çoğunlukta. "
TANIDIK BİR İSİM: Bölgede işlenen cinayetler döneminde Bolu Emniyet Müdürlüğü'nde ise yıllarca tanıdık bir isim görev yaptı: Uğur Gür. 12 Mayıs 1977 katliamında alanda bulunan ve olayların başlamasında sorumluluğu bulunduğu iddia edilen polis şefi.
SUSURLUK'TA SANSÜRLENEN BÖLÜM: Başbakanlık Teftiş Kurulu eski Başkanı Kutlu Savaş'ın hazırladığı Susurluk Raporu'nun devlet sırrı olduğu gerekçesiyle sansürlenen bölümlerinde JİTEM'in kuruluş hazırlıklarının, Hulusi Sayın'ın Jandarma Genel Komutanlığı Kurmay Başkanlığı yaptığı dönemde tamamlandığı bilgisi yer aldı. JİTEM kurulmuştu ama illegaldi. Özel Harp Dairesi'nin yapısı örnek alınmıştı
SIRLARI BİLENLER ÖLDÜRÜLDÜ: JİTEM'in kurucusu Korgeneral Hulusi Sayın emekli olduktan 2 yıl sonra 30 Ocak 1991'de öldürüldü. Emekli Tümgeneral Memduh Ünlütürk 7 Nisan 1991'de, emekli Orgeneral Adnan Ersöz 13 Ekim 1991, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı yapmış emekli Oramiral Kemal Kayacan ise 29 Temmuz 1992'de suikaste kurban gitti Asayiş Kolordu Komutanlığı'nı Sayın'dan devralan Selen de JİTEM'i pasifize ederek yönetti. Bu nedenle JİTEM'ci subayların hedefinde olan Selen terörle mücadele yöntemini eleştirince görevinden alınmıştı. Öldürülmesi görevden alınmasından kısa bir süre önce oldu. Kayacan ise öldürülmeden önce Özel Harp Dairesi ile ilgili anılarını yazacaktı.
Psikolojik Harekât'ın hedefi 'tek tip toplum'
Komisyon'un raporunda, 28 Şubat sürecinde etkin olan Genelkurmay Başkanlığı Psikolojik Harekât Dairesi Başkanlığı'nın faaliyetleriyle ilgili de çarpıcı tespitlere yer verildi. Emniyet istihbarat notuna dayanılarak yapılan tespitlerde dairenin faaliyetleri şöyle özetlendi: 5 şubeden oluşuyor. Diyarbakır, Elazığ ve İstanbul'da 150 subay ve astsubaydan oluşan gruplar var. Personel sivil ve sakallı. Yasal olmayan en önemli faaliyetleri şunlar: Refah Partisi'nin aleyhine haber hazırlayarak basına vermek ve yayımlanmasını sağlamak. 200'den fazla haber gazetelerde yayımlandı. Çiller'in 'şerefsiz onbaşı' sözüne tepki olarak DYP Genel Merkezi önünde gösteri düzenledi. Daire, Kürt sorunundan laiklik tartışmalarına kurumları ve medyayı yönlendirdi. Ana hedef tek tip toplum yaratmak. Komisyon çalışmalarına bugün yapacağı toplantı ile nokta koyacak. Komisyon raporu yarın Meclis Başkanlığı'na sunulacak.