Bülent ERGÜN - Sabah.com.tr
Sibirya'dan Myanmar'a, Korsika Adası'ndan Kanada'ya kadar uzanan geniş bir coğrafyada esaret altında kalan askerler, geride yürek burkan öyküler bıraktı. Esir düşen askerlerin izini süren genç belgeselci Cem Fakir, yurt içi ve yurt dışında 180 binden fazla kilometre yol katederek bu öyküleri, "Esaret Günlüğü" adı altında belgeselleştirdi.
Balkan Savaşları'nın yarasını sarmaya fırsat bulamayan Osmanlı İmparatorluğu, 1914 yılında başlayan 1. Dünya Savaşı'nın tam ortasında kaldı. Çanakkale, Irak, Sina-Filistin, Sarıkamış ve Çanakkale cephelerinde 3 milyondan fazla askerini gönderdi. Bu askerlerin binlercesi hayatını kaybederken, 200 binden fazla asker de esir düştü. İşte 10 yıl boyunca bu askerlerin izini süren belgeselci Cem Fakir, 2011 yılının mart ayında Çanakkale'de start verdiği belgeseli için Mısır, Hindistan, Myanmar, Rusya, Azerbaycan, Fransa, İngiltere, Malta, Yunanistan, KKTC, Romanya, İsrail, Suriye, Ukrayna ve Kanada'ya kadar uzanan geniş bir coğrafyayı dolaştı. Belgesel için Genelkurmay ile Kızılhaç ve Kızılay arşivlerinden yararlanılırken, İngiltere, Rusya ve Fransa arşivlerinde bulunan daha önce hiç yayınlanmamış görüntüler de kullanıldı. Sibirya'daki Krasnoyarsk şehrindeki esir kampından ve Fransızlar tarafından gemi ile götürülen esirlere ait fotoğraflar ilk kez gün yüzüne çıkartıldı.
KAYIP KUŞAK
"Onlar kayıp bir kuşağın en talihsiz çocuklarıydı" diyen belgeselin yönetmeni Cem Fakir, şunları anlatıyor: "Belgeselde iki tanıklığın dışında, 25 yerli ve yabancı uzmanla röportaj yaptık. Sarıkamış'ta esir alınıp, 12 bin kilometre öteye Sibirya'ya götürülen esirlerin izini sürdük. Buradaki amaç esirleri savaş alanının dışına çıkartmak. Müslüman nüfusun az olduğu bölgeler özellikle tercih ediliyor. 200 bin esirin yaklaşık 50 bini yollarda veya bu kamplarda hayatını kaybediyor. İngilizler, Çanakkale, Irak ve Sina-Filistin Cephelerinde 135 binden fazla Türk askerini Kıbrıs, Mısır, Hindistan ve Burma (Myanmar) gibi ülkelerde kurdukları esir kamplarına götürdüler. Sarıkamış başta olmak üzere Doğu Cephesi'nde ve Avrupa'daki Galiçya Cephesi'nde 60 binden fazla Türk askeri Ruslara esir düştü. Ruslar bu esirleri Azerbaycan'daki Nargin Adası'nda, Avrupa Rusyası'ndaki Vetluga ve Varnavin gibi kasabalarda ve Trans Sibirya hattı boyunca çeşitli şehirlerde kurdukları esir kamplarında tuttular. Fransızlar, büyük bölümünü Çanakkale kara muharebelerinde aldıkları 2 bin civarında esiri, gemilerle Korsika Adası'nda ve Güney Fransa'da kurdukları kamplara götürdüler."
DİRİLEN ŞEHİT: ÇALIK HÜSEYİN
Belgeselde yer alan esir öykülerinden biri Çalık Hüseyin'e ait. Çanakkale Savaşı'nda Fransızlara esir düşmüş yüzlerce Türk askerinden biriydi İzmir'in Tire ilçesi Kireli Köyü'nden Çalık Hüseyin...Fransa'daki esaret günlerinde, evli ama eşinden ayrı yaşayan Bernadette adlı bir Fransız kadına tutuldu ve bir de çocuğu oldu. Çevresinin tepkisinden çekinen Bernadette, çocuğu resmen evli gözüktüğü kişinin nüfusuna kaydettirdi ama ismine "Hüseyin" eklemeyi de ihmal etmedi. Çalık Hüseyin, 1920'li yıllarda çeşitli işlerde çalışmaya başladı. Seyyar satıcılık, demiryollarında ve tarlalarda işçilik yaptı ve yokluklar içinde yaşamını sürdürmeye çalıştı. Uzun yıllar Fransa'da yaşayan Çalık Hüseyin, ömrünün son dönemlerinde, Türkiye'ye dönmeye çalıştı. Vatan toprağında ölmek isteyen Çalık Hüseyin, bürokratik nedenlerle bir yabancı gibi oturma izni almak zorunda kaldı. Savaştan sonra memleketine dönmeyince askerlik şubesinde künyesine şehit; nüfus dairesinde ise kütüğüne ölü yazılan bir Çalık Hüseyin, o dönem "Dirilen Şehit" başlığıyla haber bile oldu. İkinci eşi ile birlikte bir kaç ay köyünde kalan Çalık Hüseyin, daha sonra geri döndüğü Fransa'da, 1955 yılında hayatını kaybetti. Çalık Hüseyin'ien torununun oğlu olan ve Fransa'nın kuzeyindeki Lille şehrinde yaşayan tarih öğretmeni Vincent Hüseyin Pietererans, 1994 yılında büyük dedesinin doğup büyüdüğü tire'de akrabalarına ulaşmayı başarmış. Büyük dedesi ile ilgili olarak, şunları anlatıyor: "Tire'den Çanakkale'ye savaşmaya gelmiş ve esir düşmüş. Devamlı nargile çekermiş ve bir seccadesi varmış..."
SİVİLLER "ENTERNE" EDİLDİ
Milyonlarca insanın hayatına mal olan Birinci Dünya Savaşı sırasında, askerlerin yanı sıra siviller de esir alındı. Savaş boyunca, suçları sadece düşman ülke topraklarında bulunmak olan binlerce sivil, tel örgüler ardına hapsedildi. İngilizler, savaş boyunca çok sayıda Alman, Avusturya, Macar ve Osmanlı vatandaşını toplama kamplarına gönderdi. İrlanda Denizi'ndeki Man Adası, Birinci Dünya Savaşı sırasında İngilizlerin kurduğu sivil toplama kamplarının merkezi oldu. Adanın Douglas ve Knockaloe bölgelerinde kamplar kuruldu. 1915 sonunda esir sayısı 20 bine ulaştı. Bu sayı savaş sonunda 30 bini buldu. Man Adası'ndaki kamplarda 100'den fazla Osmanlı vatandaşı da bulunuyordu. Bugün Man Adası'nda bulunan mezarlıkta esir kampında hayatını kaybeden yedi Osmanlı vatandaşının mezarı bulunuyor. St. Patrick Kilisesi'nin bahçesinde bulunan mezarlardan biri Bahriyeli subay Hasan Derviş'e ait. Diğer altı mezarda ise sivil Osmanlı vatandaşları Ramazan Mehmet, Hüseyin Halid İbrahim, Hüseyin Ali, Mehmet Ali, Kalan Yeğen ve Ahmet Hasan yatıyor. Birinci Dünya Savaşı sırasında İngiliz yönetimindeki Kanada'da da, 24 toplama kampı kuruldu. Esirler arasında 205 Osmanlı vatandaşı bulunuyordu. Bu esirlerin çoğu Toronto'nun güneyindeki Brantford şehrinde tutuklanmıştı. Türk esirler, Ontario eyaletine bağlı Kapuskasing kasabasına gönderildi. Savaş boyunca Kapuskasing'deki kampta 31 sivil esir hayatını kaybetti. Bunlardan üçü Osmanlı vatandaşıydı. Bugün Kapuskasing'deki mezarlıkta Alex Hasan adlı bir Osmanlı esirinin de mezarı bulunuyor.