Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, "İran'la Suriye konusunda farklı kanaatlere sahibiz ama hiçbir zaman da İran'la kanalları kapatmadık" dedi. Davutoğlu dün Myanmar'a giderken uçakta İran ve Suriye ile ilgili sorularımızı yanıtladı:
İran Genelkurmay Başkanı'nın açıklaması?..
Türkiye-İran ilişkilerinde en fazla anlaşmazlığa düştüğümüz anlarda bile karşılıklı saygı egemendi. Tahran Anlaşması için büyük emek sarf ettiğimiz o dönemde de, BM Güvenlik Konseyi'nde hayır oyu verdiğimizde de İran'la bu köklü ilişkilerimizin krizin aşılmasına katkıda bulunması için gayret ettik. Nükleer konuda yine bu çabaları gösteriyoruz. Böyle tarihi ve yoğun ilişkiler içinde olduğumuz bir ülkeden saygı beklemek ve o ülkenin yetkililerinin açıklamalarında Türkiye'ye verilen değeri görmek hakkımız. Bizi açıklamalarda rahatsız eden husus Suriye'deki olayların sorumluluğunu Türkiye'ye yükleme çabası. Suriye konusunda farklı kanaatlere sahibiz ama hiçbir zaman da İran'la kanalları kapatmadık. Onbinlerce insanın ölümünden sorumlu bir yönetime destek vereceksiniz, sonra da dönüp Türkiye'yi tenkit edeceksiniz. Bunun samimiyetle, dürüstlükle alakası yok.
İranlı hacılar konusuna gelince...
O insani bir konudur. Biz her zaman insani konuları ayırırız. Daha önce de onlarca İranlıların serbest bırakılmasında katkımız oldu.
Suriye'yi mezhep üzerinden bölmeye yönelik bir tavır görüyor musunuz İran'da?
Suriye'nin bölünmesi kimsenin menfaatine değil.
Salihi de bunu söyledi mi?
Tabii tabii. Biz Suriye'deki meseleyi bir mezhep meselesi görmedik. Bir mezhep çatışmasına dönüşmemesi için de her türlü çabayı sarf ettik.
Suriye'nin kuzeyindeki gelişmeler beklenmedik mi? Suriye rejiminin unsurlarıyla birlikte Suriye halkına zulmetmiş PKK/ PYD unsurları fırsatçılık yaparak bu kaostan fayda çıkarmaya çalışıyorlar. Esad kalsaydı onunla işbirliği yaptığı için bir fayda çıkartacaktı. Esad giderse de bu ortaya çıkan boşluğu kullanacak
Başarıyorlar gibi...
Yok başaramazlar çünkü her şeyden önce Suriye halkı bunu görüyor. Suriyeli Türkmenler de Kürtler de görüyor.
'Her şeye hep hazır olmalıyız'
Önümüzdeki 10 yıl içinde hem Suriye'de, hem Ortadoğu'da her türlü beklenmedik gelişmeye müsait bir tablo var. Buna hazırlıklı olmak lazım. Burası güllük gülistanlık bir bölge değil. Her şeye hep hazır olmalıyız. Muhalefet, "Bırakın orada olan kendi başına olsun, sonra Türkiye bir şey söyler" diyor. Ama öyle olmayacak. Bu dinamik giden bir süreç. Balkanlar'da sekiz on yıl sürdü. Burada da sürebilir. Riskleri öngörüyoruz. Myanmar'ı öngörmüş, altı ay önce büyükelçi göndermiş bir hükümet, Suriye'deki gelişmeleri öngöremez mi?