İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin'e yönelik verilen gensoru önergesinin gündeme alınmasına ilişkin yapılan görüşmeler gergin geçti. Şahin ile BDP'li milletvekilleri arasında "din" tartışmasının yaşandığı oturumun sonunda önergenin gündeme alınması reddedildi.
AK Parti adına gensoruya ilişkin bir konuşma yapan Tekirdağ Milletvekili T. Ziyaeddin Akbulut, BDP'nin gerekçesini tek tek anlatarak buna destek vermeyeceklerini söyledi.
Daha sonra kürsüye hükümet adına çıkan İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin, önergenin özü itibarıyla geçen ay 21 Mart ve öncesinde, sonrasında bakanlığın Nevruz kutlamaları nedeniyle aldığı tedbirleri kapsadığını belirterek, "BDP her zaman olduğu gibi kendi anladığını, kendi istediğini bir hak olarak görmektedir. Bu da onların varlığının, görevleriyle bir gereğidir. Hiç yadırgamıyorum" dedi. Şahin şunları söyledi:
"Nevruz bahara merhaba günü, haftası, hatta ayı. Buna kimsenin diyeceği bir şey yok. Keşke hep beraber kutlasak. Baharı kutlamak adını koymadan herkes kutluyor. Toprağına, hukuka saygılı, vatanına saygılı kutlayan herkese sevgimiz ve saygımız var. Bir nevruz ki o gün bahane edilmek isteniyorsa, yollar işgal ediliyor, taşlar sökülüyorsa, ağaçlar, otobüsler yakılıyorsa. Bir şeyler adına, bölücü örgüt adına biz buradayız deniyorsa, kusura bakılmasın bunun adı nevruz adına başkaldırı, bölücülüktür.
KÜRTLERİ CEBREN KÖLELEŞTİRME
Peki nerden biliyordunuz da düzen getirdiniz. Milli güvenlik gerekçesiyle, kamu düzeni adına yapılmasına izin vermediniz. Kürtleri Cebren Köleleştirme(KCK) grubunun verdiği talimatları dinleyerek öğrendik. Bu yüzden de tedbir almak zorundaydık. Peki ne oldu. BDP ve uzantıları durmadılar, yine masum insanları kandırarak, korkutarak teşvik ederek, 18 Mart'tan itibaren sokaklara dökmeye çalıştılar. 10 bine milyon derseniz başarıldı.
Ama bizim aldığım istihbarata göre başarılamadı. 18 Mart'ta ne oldu?, Diyarbakır'da İstanbul'da, otobüsler yakıldı. Bunlara BDP'li vekiller binmiyor, halk biniyor. O gün Diyarbakır'da, haberleşme cihazlarının donanımları yakıldı. Herhalde bunları üzerinden atlamak için yaktılar. Masum esnafın dükkanları yerle bir edildi. Ne oldu o gün göz bebeğimiz İstanbul'da ağaçlar yakıldı. Bu nasıl bir zihniyettir. Otobüs durakları bu hale getirildi."
FOTOĞRAFLAR GÖSTERDİ
Bu arada yaşanan olaylara ilişkin çeşitli fotoğraflar da gösteren Bakan Şahin, "Yakıp yıkılan, zarar verilen bu araçlar, bu duraklar milletin malıdır" diyerek, "Eğer bu istihbaratın gereğini yapmasaydık, bunların binlercesi karşımıza çıkacaktı" dedi.
Bakan Şahin, fotoğraflarla yaptığı konuşmasına şöyle devam etti:
"Adana ve Mersin'de patlayıcılar ele geçirildi. Ogün polise BDP parti binasından uzun namlulu silahla ateş edildi. Hangisi çağ dışılık, Ahmet Toprakoğlu o akşam şehit oldu. Biz tabiî ki bu şehidin hesabını sizden soracağız. Bu fotoğrafta gözüken kişinin elinde Molotof kokteyli var. Yanında ise şu anda salonda bulunan bir milletvekili. İsteyerek mi gidiyorlar yok. Ben biliyorum isteyerek yapmıyorlar bunu."
TELEFON TRAFİĞİ
Bu arada olayların yaşanmasından hemen önce 2 BDP'li milletvekili arasındaki konuşmayı aktaran Şahin, tüm konuşmasını BDP'li Milletvekillerinin sıralara vurarak çıkardığı sesler eşliğinde yaptı. "Milletvekili arkadaşımız konuşuyor, "Ya iyi ki bakan yasakladı. Yoksa meydan meydan gezmek zorunda kalacaktık' diye konuşuyor. İpleri başkalarının elinde, çekerlerse dururlar, bırakırlarsa giderler. Parti olarak diyecek bir şeyim yok" dedi.
BDP'nin, KCK'ya bağlı bulunduğunu iddia eden Bakan Şahin, şöyle devam etti:
"KCK yapılanması, 30 yıllık lanetli yapının bir uzantısı. Ayrıca başında filan değiller, bu yapının ortalarında bir yerde. Bu yapı öncelikle PKK terör örgütü üyelerinin dinden uzaklaştırmak için yaptığı bir eğitimdir. Bu yapıda İslam inancı yoktur. İkincisi hiçbir dine tabii olmamaktır. Bu yapı benim kürt kardeşimizin diniyle alay eden bir yapı vardır. Sahte namaz vardır, sahte imamlar vardır. Bu yapının özünde Kürtlerin peygamberi haşa başkan Apo vardır. Benim Kürt kardeşim 30 yılda çok çekmiştir. Bu yapı sayesinde tarım ve hayvancılık dibe vurmuştur. Ticaret dibe vurmuştur. Kepenkler kapatılmıştır.
Siz olmasanız, bu kanlı örgüt olmasaydı, bu bölgedeki insanların cebinde daha çok para olurdu. 30 yılda yakmaktan, yıkmaktan ve kan dökmekten başka ne yaptınız. Hala zarar veriyorsunuz. O sıralar milletin sıralarıdır."
Bakan Şahin'in hükümet sıralarına dönmesinin ardından BDP İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder, "Kendi ağzıyla iki milletvekili kendi arasında dinlettiğini itiraf etti. Bunun hesabını versin. Bunun kayıtlara geçirilmesi gerekli. Kimin emriyle hangi mahkemenin emriyle yaptınız. Bunu TBMM'ye açıklasın. Buradan suç duyurusunda bulunuyoruz" dedi.
Ardından sataşmadan söz alan Ahmet Türk ise, "Cuma namazını dile getirerek halkımızla dalga geçmiştir" dedi ve şunları söyledi:
"Yıllardır bu parlamentodayım, halkın dini inançlarıyla dalga geçen bir anlayış görmedim. O Cuma namazlarında her ilçede 5 bin 10 kişi namaz kılıyordu. Hiç kimse Kürtlere dini öğretemez. Sayın bakan bir Fatiha okumayı biliyormuş gibi. Önce gelsin bize bir cenaze namazında nasıl Fatiha okunur bize anlatsın. Sanki kendisi mükemmel bir Müslümanmış gibidir. Bin yıldır bu topraklarda yaşayanları inkar ederek kardeşlik sağlanmaz."
BDP Grubu adına söz alan Grup Başkanvekili Hasip Kaplan ise adalet ve güvenlik hizmetinin böyle bir bakana emanet edilemeyeceğini ifade ederek, "Kutlu doğum haftasında milyonlarca Kürt halkıyla dalga geçti. Bu bakan ustalık kabinenizin en rezalet, en rezil duruşunu gösteriyor" dedi.
Bu sözler üzerine araya giren TBMM Başkanvekili Akşener, müdahale ederek, Kaplan'a temiz bir dil kullanmak zorunda olduğunu hatırlattı. Kaplan, daha sonra "Normal bir demokrasilerde, böyle bir itirafla telefonları dinlettiğini söyleyen bir bakanın bir gün o koltukta oturamaz. Böyle bir bakan kontrolsüz bir güçtür" diyerek konuşmasını bitirdi.
Gerginliğin daha fazla artmaması ve tartışmaların uzamasına müsaade etmeyen TBMM Başkanvekili Akşener, hemen Bakan Şahin hakkında BDP'nin verdiği gensoruyu oyladı. Yapılan oylama sonucunda gensoru gündeme alınmadı. Ardından oturum kapatıldı.