Darbenin ardından askeri cezaevlerinde yapılan işkenceler hakkında bilgiler veren Gürsesoğlu, "Darbe ile ilgili planlamaları Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreteri Orgeneral Haydar Saltık yapardı. Saltık Paşa, daha çok solcuları korurdu. Seçtiği solcu ve Alevi askerleri Mamak'ta konuşlandırırdı. Bu atamaları MHP'li mahkûmlara işkence yaptırmak için gerçekleştirdi." dedi.
Osman Nuri Gürsesoğlu, 12 Eylül 1980 darbesi gerçekleştirildiğinde 5 yıllık astsubaydı. Darbe olduktan sonra, Ankara 8. Jandarma Bölge Komutanlığı Muhafız Destek Kıtalar Komutanlığı'na tayini çıktı. Gürsesoğlu, burada kısa süre görev yaptıktan sonra, dönemin Jandarma Genel Komutanı Sedat Celasun'un yakın koruması olarak atandı. 1990 yılında astsubaylıktan istifa eden Gürsesoğlu, Selçuk Üniversitesi Beden Eğitimi Fakültesi'nde öğretim üyesi olarak görev yaptıktan sonra emekli oldu.
Gürsesoğlu, 12 Eylül 1980 darbesinin gerçekleştiği döneme ilişkin bildiklerini Cihan'a açıkladı. Dönemin askeri hapishanelerinde yapılan işkenceler hakkında da bilgiler veren Osman Nuri Güresoğlu, mahkûmlara yönelik işkencelerin bilinçli bir şekilde yapıldığını söyledi. İşkencenin daha çok Kara Kuvvetleri Komutanlığı'na bağlı, hapishanelerde yapıldığını dile getiren Gürsesoğlu şöyle konuştu:
"Orgeneral Haydar Saltık, Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreteri idi. Bütün planlamaları o yapardı. Daha çok solcuları korur; solcu ve Alevi askerleri Mamak Cezaevi'ne konuşlandırırdı. Bu kişileri bizzat seçti. MHP'li mahkûmların üzerine gitmek için bu atamaları yaptı. Haydar Saltık'ın bu aşırı uygulamalarından dolayı konsey rahatsız oldu. Haydar Saltık, konsey üyesi değildi ama Jandarma Genel Komutanı Sedat Celasun'dan daha da etkiliydi. Esas, işin arkasındaki olayları organize eden kişiydi. Ordu içinde MHP kökenli generaller ve subaylar da vardı. MHP'li generaller de vardı. Hatta Hulusi Sayın Paşa MHP'li idi. Ancak, MHP'li oldukları belirlenenler tek tek uzaklaştırılıyordu."
'DARBECİLER CELASUN PAŞA'NIN GÖREV SÜRESİNİ UYUMLU OLDUKLARI İÇİN UZATTI'
1978 yılında iki yıllığına göreve atanan Jandarma Genel Komutanı Sedat Celasun'un 1980 yılında emekli olması gerektiğini ifade eden Osman Nuri Gürsesoğlu, darbeyi planlayanların uyum sağladıkları için Celasun Paşa'nın görevini 2 sene uzattıklarını söyledi. Celasun Paşa'nın ordu içerisindeki yapılanmada kendisine verilen bu göreve karşı çıkmasının mümkün olmadığının altını çizen Gürsesoğlu, "TSK geleneğinde ordu içinde verilen emre karşı çıkmak mümkün değildi. Komutanlar arasında öyle bir yapılanma var ki, kayıtsız şartsız mutlak itaatti. Verilen görev yanlış bile olsa ona uymak zorundasınızdır." ifadelerini kullandı.
Sedat Celasun'un İslamiyet'e yakın bir insan olduğunu kaydeden Gürsesoğlu, Jandarma Genel Komutanlığı'nda yapılanlara baktığında bu kanıya vardığını anlattı: "Celasun Paşa, Korgeneral Hulusi Sayın gibi aşırı sağcı bir komutanı yardımcısı olarak tayin etti. Hatta Jandarma Genel Komutanlığı'nda çok değişik şeyler yaşanmaya başladı. Hulusi Sayın Paşa aracılığı ile mescitler açılmaya başladı. Hatta Jandarma Genel Komutanlığı'nın altında büyük bir mescit açıldı. Astsubaylar, subaylar, memurlar Cuma Namazları'nı burada kılıyordu. Hayret etmiştim o dönem. Güvercinlik'te kışlanın içinde bir cami açılışı yapıldı. Jandarma konusunda zulüm işkence yapılması söz konusu değildi. Esas işkence, Kenan Evren ve Haydar Saltık işbirliği sonucu Kara Kuvvetleri Komutanlığı'nda yapıldı. Jandarma'nın görev yaptığı ceza evlerinde böyle işkenceleri görmek mümkün değildi."
"DARBENİN ARDINDAN TSK İÇİNDE CİDDİ BİR FİŞLEME KAMPANYASI BAŞLATILDI"
Gürsesoğlu, darbenin ardından TSK içersinde de ciddi bir fişleme operasyonlarının başladığını belirtti. Askerlerin ne görüşe sahip olduğu tek tek belirlendiği bilgisini veren Gürsesoğlu, "Benim terfi edemeyişimin tek sebebi, sağ görüşlü bir insan olmamdan kaynaklanmaktaydı. Ordu içersindeki o yapı hala varlığını devam ettiriyor. Bu yapı ki, ülkenin içende bulunduğu siyasal atmosferi değerlendirerek 1980 darbesini gerçekleştirdiği gibi, 28 Şubat ve yakın zamanda da Balyoz Darbe Planı'nın uygulayıcısı olmuşlardır." dedi.
"DARBEYE KARŞI GELEN OLURSA HAPSE ATILIRDI"
Darbenin ardından TSK içerisinde korku hakimiyetinin herkeste hakim olduğunu kaydeden Gürsesoğlu, darbenin ardından alınan bir karar aleyhinde konuşmanın ve darbeye karşı gelmenin, cezasının çok ağır olduğunu dile getirdi: "Aleyhinizde bir fısıltının duyulması bile bazen ağır sonuçlar doğurabiliyordu. Bu durum bazı askerlerin emekli edilmesine bazısının hapse girmesine bile sebep oldu."
"DARBENİN ARDINDAN ASTSUBAY VE UZMAN ÇAVUŞLARA KÖLE GİBİ DAVRANDILAR"
Osman Nuri Gürsesoğlu, 1980 darbesinin TSK'nde en çok etkilediği kesimlerin başında astsubayların geldiğini ifade etti. Dönemin astsubaylarının konuşturulması halinde bugün bile darbeye destek veren bir tanesinin bile bulunamayacağının altını çizen Gürsesoğlu, "Astsubaylar, 1980 darbesi öncesinde özlük haklarını yavaş yavaş alıyorlardı. Ancak, darbe gerçekleştikten sonra bu hakların verilmesinin bile bahsi kesildi. Bir daha gündeme bile getirmedik. 12 Eylül'den sonra, astsubay olarak kendimizi tıpkı bir zenci olarak görüyorduk. Darbenin ardından, astsubay ve uzman çavuşlara inanılmaz baskılar yapıldı. Hiç kimse korkusundan sessini çıkarmıyordu. Bizlere köle gibi davranmaya başladılar." diye konuştu.
Darbenin Türkiye'yi 50 yıl geriye götürdüğüne dikkat çeken Gürsesoğlu, 12 Eylül 1980 darbesini gerçekleştirenlerin yargılanmasında ise geç kalındığını sözlerine ekledi.