''8,5 YILDA YAPTIKLARIMIZI, GELECEĞİN TEMİNATI OLARAK SÖYLÜYORUM''
Başbakan Erdoğan, seçim vaatlerine yönelik bir soru üzerine, ''Bu seçimde 8,5 yılda yaptıklarımızı, geleceğin teminatı olarak söylüyorum. Biz hayal konuşmuyoruz veya yapılamayacak olanları vaat etmiyoruz. Yaptıklarımız ortadadır. Eğitimde yaptıklarımız ortadadır, sağlıkta yaptıklarımız ortadadır'' diyerek, şu örnekleri anlattı:
''Gümüşhane mitinginde yanıma Semih diye bir delikanlı getirdiler. 11 yaşında. 6 yaşından itibaren diyalizde ve böbrek aranıyor kendisine. En sonunda böbrek Zonguldak'tan bulunuyor. Anne, baba Trabzon'dan bizim jet ambulansla alınıyor ve yavru da böbreği Zonguldak Çaycuma'dan alacak. İki jet ambulansımız aileyi ve böbreği getiriyor. Ankara'da operasyon gerçekleştiriliyor. Şimdi sağlıklı bir Semih karşımızda. O gün Gümüşhane'de yanımıza getirildi, tanıştık. 'Ne olacaksın?' diye sorduğumda, 'Ben doktor olacağım' diye cevap verdi. İşte bizim bu ülkede yaptığımız bu.
Mesela Diyarbakır'da geçen sene bir köyde bir vatandaşımız kalp krizi geçiriyor. Kalp krizini geçirince tabii hemen haber veriyorlar. Yaş 39 filan. Bizim helikopter ambülanslar var. Helikopter ambülans, olay yerine yetişiyor. Alıyorlar hastayı. Aldıktan sonra devlet hastanesinde gerekli operasyon yapılıyor. Bu arada da helikopter, içinde bütün donanımı var. Orada da kalp duruyor. Ondan sonra şok ile tekrar hayata dönüşü oluyor. Kalp yeniden çalıştırılınca, bu aradaki süreç onun için çok anlamlı bir süreç. Helikopterde kendine gelen vatandaşımız olayı aynen şöyle ifade ediyor, 'Öldüm de uçuyorum' diyor. Daha sonra tabii, bütün köylü bu vatandaşa 'Uçmak nasıl bir şey?' diye soruyorlar. O da diyor ki 'Böyle böyle oldu. Öldüm ama öldüm de uçuyorum sandım' diyor. Kendisini öyle hissetmiş. Bütün bunlar, bizim bu ülkede eğitimde yaptığımız devrimin, sağlıkta yaptığımız devrimin...
Şimdi ikide bir sayın Kılıçdaroğlu konuşup duruyor, 2,5 yaşındaki Kübra'yı diyor, açlıktan öldü. Belediyesi CHP'de olan bir yer. Gitsin oradaki belediye başkanına sorsun niye gidip de arayıp bulmadı onu diye. Biz bu kadar insana elimizi uzatıyoruz. Yetişememiş olabiliriz doğrudur. Ama rahatsızlığı nedir, neden ebediyete intikal etmiştir bu yavrumuz bilemeyiz. Ama gel de Semih'i niye konuşmuyorsun? Semih'i konuş. 39 yaşındaki bu amcayı konuş. Bunları niye konuşmuyorsun? Bunlar, bu ülkede bu millete verilen hizmet değil mi? 74 milyonu kovalıyoruz. Orada işte CHP'li belediye var. Arayıp bulması lazım. Ben bütün belediye başkanlarıma, kaymakamlarıma söylüyorum bunu; kapı kapı dolaşacaksınız, nerede ne sıkıntı var diye.
Biz erzak dağıtırken, beyefendi diyor ki 'Sadaka dağıtıyor.' Devlet sadaka dağıtmaz. Devlet, sosyal devlet olmanın gereğini yerine getirir. Çünkü demokratik, laik, sosyal bir hukuk devletinde arayacaksın, bulacaksın. Biz, şu anda kalkıp sosyal güvencesi yoksa, bir defa her doğan çocuk 18 yaşına kadar genel sağlık sigortasına tabi. Bunun yanında 150 lira, sosyal güvencesi yoksa nakit para ailelere veriyoruz. Bunun yanında erzağını, yakıtını, bu tür şeyleri zaten veriyoruz. Üniversite öğrencilerine 240 lira burs veriyoruz. Eğer Kredi Yurtlar Kurumunda kalıyorsa 150 lira da beslenme yardımı veriyoruz. 390 lira. Özürlülere, asgari ücret, bakım ücreti olarak veriyoruz. Bütün bunlar yapılan şeyler. Bütün bunlar yapılırken, kalkıp da adeta bunların olmadığı bir ülkeden bahsediliyormuş gibi, 'Biz hiç çalışmayana 600 lira vereceğiz' gibi, bu tür böyle kuru hayaller satmak, bunları bir ranta dönüştürmek... Geçmişte bunları gördük. 'Filanca kaç veriyorsa, ben 5 katını vereceğim' mantığıdır bu, anlayışıdır. Bu anlayışı artık benim vatandaşım pek yutmuyor. Gittiğim yerlerde de bunu zaten çok açık net gördük, görüyoruz. Biz işte az önce söylediğimiz, bu tür dev projelerle çılgın proje diye ifade ettiğimiz projelerle biz büyük düşünüyoruz. Hedef, Türkiye hazır, 2023 diyoruz. 2023'ün Türkiye'sini hazırlayacağız. Bu proje, ortalama söylüyorum daha kısa zamanda olabilir, 10 yıllık bir projedir. 10 yıllık bu projeyle beraber Türkiye'nin ufku, çok daha farklı bir ufuk kazanacaktır, çok daha zengin bir yapıya ulaşacaktır.
Mesela, 'Şurada insan yok' diyor (Kanal İstanbul'da). Bu nasıl bir bakıştır ya? Burada 10 binlerce insan çalışacak. Burada fuar merkezleri, alışveriş merkezleriyle insanların yerleşim şeyleriyle... Nasıl burada insan yok dersin. Neye bakıyor anlamıyorum. Herhalde insan olduğunu anlaması için kanaldan gemi yürütmeyeceksin de insan yürüteceksin. İnanın insan yürüse, sayın Kılıçdaroğlu der ki (Yüzme bilmiyor).''