Devlet Bakanı Faruk Çelik, Alevi açılımı kapsamında Gazi Üniversitesi İletişim Fakültesi öğretim üyesi Necdet Subaşı tarafından hazırlanan "Alevi Açılımı Nihai Raporu"nu dün açıkladı. Sivas Valiliği'nin nisan ayı sonunda çalışmasını tamamlayacağı taslak aşamasındaki Madımak Oteli projesi ile ilgili gelişmeleri anlatan Çelik, "Çok sağlıksız bir bina. Yıkılması doğru olan ama yanındaki binalar için tehlike arz ediyor. Ayrıca altından da bir dere akıyor. Yangın çıkarılan giriş kısmı 'anı bölümü' olarak tanzim edilecek. Burada bir pınardan sürekli su akacak. Vefat eden 37 kişinin isimleri sağlı ve sollu şekilde yazacak. Ayrıca, sağ ve sol taraflarda Hacı Bektaş Veli, Yunus Emre, Mevlana, Aşık Veysel'den deyişleri içeren bir platform olacak. Bunun artık tartışma, kavga alanı değil geleceğe bakacağımız ve geçmişten de ibret alacağımız bir mekan haline dönüşmesi konusunda çalışmamız son noktaya geldi" dedi. Açılım çalışmasıyla ilk kez devletle Aleviler arasında doğrudan bir iletişim ve buna bağlı bir diyalog zemini oluşturulduğunu söyleyen Çelik, hiç kimseye kimlik giydirme ya da inançları tanımlama gayretinde olmadıklarını belirtti. Çelik, AİHM'nin, Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi müfredatına ilişkin 2007 yılında verdiği kararda belirttiği nesnellik ve çoğulculuk ilkeleri ışığında hazırlanan yeni müfredatın Talim ve Terbiye Kurulu'nca onaylandığını kaydetti. Çelik, "Bu derslerin artık olağan dersler arasında görülmesi ve yine bu derslerle ilgili belli başlı yaklaşımların da normalleşmesi gerektiği kanısındayım. Nusayri ve Caferi vatandaşlarımızın taleplerini de karşılayan bu yeni müfredat, inşallah 2011-2012 eğitim ve öğretim yılında öğrencilerimizin sıralarına konmuş olacaktır" dedi.
CEMEVLERİNİN STATÜSÜ
Cemevlerinin hukuki bir statüye kavuşturulması konusunda fikir birliği sağlandığını ancak teoloji ve hukuki boyutu arasında tartışma olduğunu söyleyen Çelik, teoloji uzmanlarının, İslam dininde ibadethanenin tek olduğunu, başka bir ibadethanenin farklı anlamlara yol açacağını dile getirdiğini aktardı. Çelik, hukuki boyutu konusunda ise İnkılap Kanunu olarak bilinen 1925 tarihli 677 sayılı Tekke ve zaviyelerin kapatılmasını öngören kanuna atıfta bulunarak, "Bu kanunla sadece cami ve mescitler korunmuş, tüm tekke ve zaviyeler kapatılmış, Aleviliğe ve Bektaşiliğe has dedelik, babalık, çelebilik gibi unvanlar yasaklanmıştır. Bazı kisvelerin giyilemeyeceğine dair kanuna istinaden çıkarılan 1935 tarihli tüzük de mabetleri din eksenli olarak tanımlamaktadır. Her iki düzenleme de cumhuriyetimizi kuran iradenin düşüncelerini açıkça ortaya koymaktadır" dedi. Çelik, cemevlerinin sivil bir yapı içinde çözülmesinin doğru olacağını belirterek Alevi paydaşların bir vakıf bünyesinde toplanarak faaliyet göstermesinin esas alındığını kaydetti. Çelik, inanç meselesinin siyasi malzemeye dönüşmemesi için bu konulardaki tartışmaların yeni anayasa sürecinin değerlendirilmesinin de daha uygun olacağı kanaatine sahip bulunduğunu söyledi.