AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, sanatçı İbrahim Tatlıses'e yapılan saldırının, kardeşliğe, dostluğa ve sanata yapılmış bir saldırı olduğunu söyledi.
Erdoğan, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmaya, silahlı saldırıda ağır yaralanan sanatçı İbrahim Tatlıses'e geçmiş olsun dileklerini ifade ederek başladı.
Milletin gönlünde kendisine haklı bir yer edinen sanatçıya saldırıyı, dostluğa, kardeşliğe, sanata yapılmış bir saldırı olarak niteleyen Erdoğan, ''Olayın aydınlatılması, suçluların bulunması için güvenlik güçlerimiz çok yoğun bir çalışma içerisindedirler. İnanıyorum ki, çok kısa bir süre içerisinde de bu işin failleri ortaya çıkacaktır. İbrahim Tatlıses'e Allah'tan acil şifa diliyorum'' dedi.
Başbakan Erdoğan, dün Van'da meydana gelen depremden dolayı Vanlılara da geçmiş olsun temennisinde bulundu.
SAĞLIKTA MEMNUNİYET ORANI YÜZDE 73
14 Mart Tıp Bayramı dolayısıyla sağlık çalışanlarının da bayramını kutlayan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
''780 bin kilometrekarelik vatan toprağının hemen her karışında özveriyle fedakarca, cefakarca hizmet veren başta hekimlerimiz olmak üzere tüm sağlık personelimize bu vesileyle milletçe bir kez daha şükranlarımızı ifade etmek istiyorum. Elbette her meslek önemlidir. Ancak öğretmenlerimiz ve sağlık personelimiz, malzemeleri insan olması hasebiyle son derece hayati meslekler icra ediyorlar.
Bildiğiniz gibi yola çıkarken Türkiye'yi dört ana temel üzerinde büyüteceğimizi ifade ettik. Ve 8 yıl boyunca da eğitim, sağlık, adalet, emniyet noktasında Cumhuriyet tarihimizin en büyük yatırımlarını, en büyük hizmetlerini milletimizle buluşturmanın mücadelesi, çabası içinde olduk. Hastaneye sağlam gidenin, sağlıklı gidenin hasta olduğu bir dönemden bugün artık yurdumuzun dört bir yanında 74 milyon vatandaşımızın kaliteli, hızlı ve güvenilir sağlık hizmeti aldığı bir noktaya ulaştık. Şurası son derece önemli; AK Parti iktidarından önce sağlık hizmetlerinden memnuniyet oranı oranı yüzde 39 seviyesinde idi. Biz bunu şu anda yüzde 73 oranına yükseltmiş durumdayız.''
2003-2010 yılları arasında, 509'u hastane ve ek binası, 1384'ü birinci sağlık kuruluşu olmak üzere 1893 sağlık tesisini tamamlayarak halkın hizmetine sunduklarını anlatan Erdoğan, 2002 yılında devlet hastanelerinde sadece 18 MR cihazı bulunduğunu, bugün bu sayının 247 olduğunu, tomografi cihazı sayısının 121'den 375'e, diyaliz cihazı sayısının ise 1510'dan 4119'a yükselttiklerini söyledi.
YEŞİLÇAM FİLMLERİNDEKİ DOKTORLAR
Tam donanımlı ambulans sayısını 618'den 2547'ye çıkardıklarını, 132 kar paletli ambulans ve 4 deniz ambulansını hizmete aldıklarını bildiren Başbakan Erdoğan, 18 helikopter ve 2 uçak ambulansla hava ambulans hizmetini hiçbir ücret almadan Türkiye sathında yaygınlaştırdıklarını belirtti. Erdoğan, ''Şimdi bu jet ambulansları 5'e çıkarıyoruz. Tek başına aile hekimliği uygulaması dahi sağlıkta nasıl bir mesafe katettiğimizi göstermeye yetiyor'' dedi.
Erdoğan, şöyle konuştu:
''Eski Yeşilçam filmlerinde elinde çantasıyla milyarderlerin evlerine giden doktor sahneleri hepimizi imrendirmiş, tatlı bir hayal olarak hafızalarımıza yer etmiştir. Bugün artık her ailenin bir hekimi var. Hiçbir ücret ödemeden ulaşabildiğimiz, yanına gelerek, telefon ederek danışabildiğimiz, gerekli hal ve şartlarda evimize kadar misafir ettiğimiz doktorlarımız var. Sağlık hizmetleri noktasında da kendimizi işin başında addediyoruz tüm bu gelişmelere rağmen.
Sağlık hizmetlerinden memnuniyet oranını yüzde 100'lere yaklaştırmak, bunun yanında sağlık çalışanlarımızın haklarını en ideal şekilde teslim etmek için çalışmalara devam edeceğiz. Ben bir kez daha hekimlerimizden hemşire kardeşlerimize, ebelerden teknisyenlere kadar tüm sağlık çalışanlarının 14 Mart Tıp Bayramını kutluyor, özverili gayretlerinden dolayı kendilerine şükran ve minnet duygularımızı ifade ediyorum.''
''ULUSLARARASI BASINI, TÜRKİYE'DE YAŞANAN GELİŞMELERİ DAHA YAKINDAN TAKİP ETMEYE DAVET EDİYORUZ''
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, uluslararası basını, çevreleri, Türkiye'de yaşanan hadiselere daha objektif ve daha tutarlı değerlendirmeye, gelişmeleri daha yakından takip etmeye davet ederek, ''Türkiye'de gazeteci kisvesi altında on yıllarıdır ne tür kirli senaryoların uygulandığını, medyanın nasıl müdahalelere çanak tuttuğunu, medyanın terör örgütlerinin değirmenine nasıl su taşıdıklarını görmelerini istiyoruz'' dedi.
Partisinin TBMM Grup Toplantısında konuşan Erdoğan, eski CHP Genel Başkanı'nın bir kaset komplosuyla gittiğini belirterek, ''Bunu yeterli bulmamışlar ki yeni kaset komploları için görüşmeler yapıyorlar, komplocuları teşvik ediyorlar. Bunlar ortalığa dökülünce de mazeretlerinden daha büyük özürler beyan ediyorlar. Bizzat kendileri gazeteci kimliği altında bir takım şahısları komplolarda kullanıyor, bunun arkasından da çıkıp 'Türkiye'de basın özgürlüğü yok' diyorlar'' diye konuştu.
Erdoğan, ''Türkiye'de basın özgürlüğü yok'' denilerek başlatılan kampanyaya, CHP'nin gayretleriyle uluslararası boyut kazandırma gayreti içinde olduklarını ifade ederek, şöyle konuştu:
''Hele hele Avrupa'daki Türk kökenli milletvekillerine sesleniyorum; dikkat edin yanlış oynuyorsunuz. Oynadığınız oyunun içinde ezilip gidersiniz. Bakın devam eden bir yargı süreci var. Gelen haberler, öyle zannedilen haberler değil. Bu, düşünceyle, kitapla ilgili değil. Bütün bunların hepsi, bakıyorsunuz çıkıyor ve bakıyorsunuz ya Ergenekon ile ya anayasal düzeni değiştirmekle ilişkisi var ya terör örgütüne üye olmakla ilintili bütün bunlar ya da görüyorsunuz çeşitli seks kasetleri, vesaire ortaya çıkıyor, bunlarla ilişkileri var. Uluslararası çevrelerde, uluslararası basında, Avrupa raporlarında Türkiye, adeta bir diktatörlük, demirperde ülkesi gibi lanse ediliyor. Bu minvalde yazılar, eleştiriler, analizler arka arkaya sıralanıyor. Bu uluslararası kampanya, çok acıdır ulusal bir kampanya tarafından da destekleniyor ve körükleniyor. Birileri, o malum medya kuruluşları, kendi hırsları uğruna bir kez daha Türkiye'nin yurtdışında karalanmasından, Türkiye'nin imajının zedelenmesinden rant sağlama gayretine giriyorlar.
Bu, arkasına sığındıkları Batı veya diğer ülkelerdeki görsel ve yazılı medyayı karıştırın, acaba kaç tane görsel, kaç tane yazılı medya var? Türkiye'de ise kaç tane görsel, kaç tane yazılı medya var? Araştırdığınızda göreceksiniz ki onlardan çok daha fazlası Türkiye'de faaliyet göstermektedir. Türkiye, bu denli özgürlükçüdür. Yazarken de bunlar sınırsız yazmaktadırlar. Hakaret, eleştiri, bütün bunların boyutu ortadadır. Bütün bunlar rahatlıkla yapılmaktadır.''
''ONLARA RAĞMEN GELDİK''
Erdoğan, yollarına aynı kararlıkla devam edeceklerini belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Biz özgürlüğün, basın özgürlüğünün olmadığı yerde demokrasinin olmadığına inanan bir partiyiz. Bizi bunlar istedikleri kadar karalamaya çalışsınlar. Hep konuştular; eğer AK Parti ile ilgili olumlu tavır takınan bir kaç gazete veya televizyon varsa, hemen onlara 'yandaş medya' dediler ama kendileriyle beraber hareket eden, onları destekleyen ve AK Parti'ye bel altı her türlü saldırıyı yapan candaş medyayı ise hiç görmediler, görmemezlikten geldiler. Biz onlara rağmen geldik. Niye? Çünkü biz milletin rotasında hareket ettik, milletle beraber hareket ettik. Bunların anlayışı şu; AK Parti kaybetsin de Türkiye'ye ne olursa olsun ama biz buna izin vermeyeceğiz.
Uluslararası basını, uluslararası çevreleri, Türkiye'de yaşanan hadiselere daha objektif ve daha tutarlı değerlendirmeye, gelişmeleri daha yakından takip etmeye herkesi davet ediyoruz. Türkiye'de gazeteci kisvesi altında on yıllardır ne tür kirli senaryoların uygulandığını, medyanın nasıl müdahalelere çanak tuttuğunu, medyanın terör örgütlerinin değirmenine nasıl su taşıdıklarını görmelerini istiyoruz.''
''BIRAKALIM YARGI GÖREVİNİ YAPSIN''
Türkiye'nin bir hukuk devleti olduğunu, ileri demokratik standartlara ulaşmayı önüne hedef olarak koyduğunu anlatan Erdoğan, bu hedefleri gerçekleştirmek için 8 yılda tarihi nitelikte reformlar yapıldığını, aynı şekilde reformlara devam edeceklerini, ileri demokratik standartları Türkiye'ye kazandırmak için mücadelelerini sürdüreceklerini söyledi.
Erdoğan, ''Bırakalım yargı görevini yapsın, bırakalım yargı en hızlı şekilde kararını versin. Kimsenin yargının işini zorlaştırma çabası içinde olmasın. En önemlisi de hiç kimse kendi ülkesinin imajını zedeleyecek bir gayretin, böyle bir mücadelenin içine girmesin. Biz, o malum medyaya rağmen, milletimizin takdiriyle buralara geldik. Bundan sonra da rotamızı medya değil millet çizecek. Bundan kimsenin endişesi olmasın'' dedi.