Halil Bezmen, bir dönem Türkiye'nin en çok konuşulan isimleri arasındaydı. 1980'li yıllarda aile şirketleri ülkede ilk 10'a giriyordu. İSKİ yolsuzluğundan, tarihi eser kaçakçılığına kadar geniş bir suç isnatıyla gündeme gelen, yarım milyar dolarlık servetini kaybeden, Amerika'ya kaçıp orada 9 ay hapis yatan ve ardından 2003'te Türkiye'ye iade edilen ünlü iş adamı, şimdi kendi çabalarıyla kurduğu ikinci hayatın tadını çıkarıyor. 71 yaşındaki Bezmen yeni hayatını şöyle özetliyor: "Paranın köleliğini yaptım. Serveti kullanamazsanız servet sizi kullanır. Ben artık tarihi eser kaçakçılığıyla, İSKİ yolsuzluğuyla veya klor davasıyla değil, yalnızca yazar Halil Bezmen olarak anılmak istiyorum. Çünkü yedinci kitabım baskıya hazır. Üç kitabın ise hazırlıklarını tamamladım. 970 TL emekli maaşı ve annemin evinden gelen kira parasıyla geçimimi sağlıyorum. 10 yıllık arabaya biniyorum ve 1983'ten beri Bebek'te aynı evde oturuyorum."
"ESKİ HALİL'İ GÖMDÜM ARTIK"
Geçmişini ve yaşadıklarını "Neden Halil Bezmen?" kitabında detaylarıyla anlattığına dikkat çeken Bezmen, "Eski Halil Bezmen'i yok ettim. Türkiye'den kaçtıktan sonra Mescid-i Aksa'da yeni bir hayat kurdum ve kendimi rehabilite ettim. Kendimi sorgulama fırsatım oldu orada. Şimdi bambaşka bir hayatım var. Yeniden aşık oldum ve üçüncü evliliğimi yaptım" diyor. Son kitabının ismini "Estergon Kalesi" koyduğunu belirten Bezmen, "Tarihi eserlerle aranız nasıl?" soruma ise şu yanıtı veriyor: "Artık o işlerle uğraşmıyorum. Elimde bir kaç tablo var. Bir de halı koleksiyonum var. Onları da hobi maksadıyla devam ettiriyorum. Hakkımda yapılan yayınlar benim gerçeği görmeme neden oldu." Bir dönem varlık içinde yaşadığını belirten Bezmen, "Geçmişi düşünüp 'Keşke şu olmasaydı' dediğim bir şey yok" diyor ve anlatmaya başlıyor: "ABD'ye gitmek istediğimde gemiye yüklenen tablolar, tarihi eser kaçakçılığı yaptığım iddiasıyla elimden alındı. Daha sonra adalet yerini buldu. El konulan 420 kalem malımın hiçbiri tarihi eser değildi. 2006'da beraat ettim. Aklandım ama beş parasız kaldım. Onun dışında kardeşlerimi, babamı, dostlarımı kaybettim. Bugün Türkiye'de kötü insan olarak hatırlanıyorum. Ben tüm yaşadıklarımdan ders aldım."
"AŞKI BEBEK'TE BULDUM"
Yaşadıklarından sonra kendini tasavvuf akımının en önemli temsilcilerinden Hallac-ı Mansur'a benzeten Bezmen, sözlerini şöyle tamamlıyor: "Ben iş adamıydım. Hallac-ı Mansur'un derisini yüzmüşler ve adam yüzülen derisini sırtlayıp gitmiş. Ben Türkiye'den kaçarken kendimi öyle hissettim. Tıpkı Mansur gibi derimi sırtlandım. Sakalımı kesip, saçımı boyattım. Aslında benimkisi bir aşk arayışıymış. Dünyayı dolaştım yıllar sonra gerçek aşkı Bebek'te buldum. Amerika'da çok güzel kadınlarla beraber oldum. Kültürlü Jamaikalı, neşeli Çinli veya uzun bacaklı Filipinli. Aşkı sonunda 2004'te, İstanbul'a ellerim kelepçeli getirildikten sonra tattım. Eşim Rengin Hanım sosyetik biri değil, bir iş kadını. Aşığım, mutluyum, huzurluyum. Şimdi Rengin'e aşk romanı yazıyorum. Dünyanın en güzel işini yapıyorum."