Gözaltına alınıp bırakılan Odatv yazarı İklim Bayraktar, Deniz Baykal'ın kendisini taciz ettiğini öne sürdü. Bayraktar, teknik takibe takılan görüşmelerinde ise, tacizi görüntülemek için Kılıçdaroğlu'ndan cihaz istediğini ancak 'kendi imkanlarınla yap' cevabını aldığını iddia etti.
Ergenekon soruşturması kapsamında gözaltına alınıp savcılık
tarafından serbest bırakılan Odatv yazarı İklim Bayraktar'ın savcılık sorgusunda, CHP eski lideri Deniz Baykal ile röportaja gittiğini, ancak kendisini taciz etmeye çalışınca binayı terk ettiğini öne sürdü. Teknik tabibe takılan bir görüşmesinde ise Bayraktar, Baykal'ı taciz ederken görüntülemek için CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'ndan cihaz istediğini ancak "Kendi imkanlarınla yap" cevabını aldığını öne sürdü. Ergenekon Savcısı Zekeriya Öz tarafından sorgulandıktan sonra serbest bırakılan İklim Bayraktar'ın çarpıcı ifadeler verdiği ortaya çıktı. Oda TV ile irtibatının Ankara Haber Ajansı aracılığıyla olduğunu vurgulayan Bayraktar, Ergenekon ile bağlantısının olmadığını öne sürdü.
İNCE İÇKİLİ OLARAK BANA GELDİ
Bayraktar'a sorguda 'CHP'li Muharrem İnce tarafından İklim Bayraktar'a Kılıçdaroğlu'nu zora sokacak bilgiler verildi' iddiaları da soruldu. İnce'nin evine geldiğini doğrulayan Bayraktar, "Aşağı indiğimde aşırı içkiliydi. Kendisiyle görüştüm bana o gün MYK toplantısında Kılıçdaroğlu'nun yaptığı ana dilde eğitimle Kürt açılımı konusunda konuşmaları anlattı. Artı AKP yandaşı bir gazeteciyle ilgili bilgi verdi. Söylediği gazeteciyi tanıdığım uydurulduğunu düşündüm" diye konuştu. Bu haberleri yayınlamadığını anlatan Bayraktar, bir sonraki gün saat 3'de Deniz Baykal'a röportaja gittiğini anlattı.
'RÖPORTAJI BIRAK YÜZMEYE GİDELİM' DEDİ
Bayraktar şu ifadeyi verdi: "Ben Meclis'teki odasına gittiğimde kendisi bana röportajı bırakmamı, hayatı hafife almamı, beraber yüzmeye gitmemizi ve evinde kimsenin olmadığını söyledi. Ben tacizde bulunduğunu anlayınca kendisini uyardım. Odasını terk etmeye kalktığımda, kolumdan tutup tamam sakin ol, sen çok agresifsin dedi. Ben daha sonra odadan çıktım." Bu olaydan ve bir gün önceki olaydan dolayı çok sinirlerdiğini belirten Bayraktar, CHP'ye giderek Gürsel Tekin'e olayın ayrıntılarını anlattığını ve parti binasından çıkmadan yaşadıklarından haberdar olan Soner Yalçın'ın kendisini aradığını aktardı. Yalçın'la ilk ve son kez orada görüştüğünü söyleyen Bayraktar, iki gün sonra Ankara'da 40 dakika kadar görüştüklerini belirtti.
Kafayı mı yemiş!
İklim Bayraktar'ın, Soner Yalçın'la yaptığı telefon konuşmasında da Deniz Baykal'ın kendisini elle ve ağızla taciz ettiğini, gerekirse Baykal'ı arayarak bunu kayda alabileceğini söylediği ortaya çıktı. İşte 26.01.2011 tarihli görüşmenin kayıtları:
* YALÇIN: Nedir bu olay anlat bana...
* BAYRAKTAR: Yani neyini anlatayım utanç verici bi durum...
* YALÇIN: Ne yapıyor peki eliyle meliyle mi birşey yapıyor... Yani adi kafayı mı yemiş bu ya...
* BAYRAKTAR: Evet elle ağızla zor attım... Bu görüşme başka bi yerde olsaydı kıyameti koparırdım. (...) Aleni yaptı ki ben dondum kaldım, 'kafanız güzel mi' dedim. Yani ben şu an onu arayıp kayda bile alabilirim bana bu yaptıklarını...
Tacizi kayda almak istemiş
İstanbul Emniyeti tarafından yapılan teknik takip, İklim Bayraktar'ın Baykal ile yaşadıklarını Ömer Eminağaoğlu'na anlattıktan sonra yeniden Baykal'la görüşüp kayıt yapmak istediğini ortaya çıkardı. İşte takibe takılan konuşmalar:
* Bayraktar: Sana biriyle görüşmeye gidiyorum dedim ya.
* Eminağaoğlu: Evet
* Bayraktar: Düşünebiliyor musun? İnancımı yitirdim. O kadar açık konuştumki, şaşırdım buna. Ama yok ya bir cacık olmaz böyle... Başbakanlık koltuğunda oturup bu ülkeyi yönetecek kapasite yok.
* Eminağaoğlu: Zaten bugün buraya gelinmesinin sebebi bu tablo değil mi?
* Bayraktar: İnanılır gibi değil... Diyorumki 'ben sana bu kadar büyük bir balık getirebilirim', o diyorki 'sen git kendi şartlarınla yap getir'. Anlıyor musun?
* Eminağaoğlu: Anlıyorum anlıyorum.
* Bayraktar: En azından bunun için ufacık da olsa bir alet lazım değil mi... Onu sağla...Kendin yap getir de, e ananın a..., ben yaptıktan sonra youtube'da koyarım ya...
* Eminağaoğlu: Anen öyle.
Yeni Şafak