Devlet Bakanı Zafer Çağlayan ve 100'e yakın işadamımız Afrika'nın 3 ülkesi; Nijerya, Gana ve Ekvator Gine'sine "iş bağlamaya" gitti. Özel uçakla gerçekleşen 4 günlük bu geziye bir kısım meslektaşla birlikte ben de katıldım. "Heyetteki ekonomi muhabirleri arasında ne ararsın, sen ticaretten ne anlarsın da oralarda MOLA verirsin?" diyen diyene... Yüksek İktisat Mektebi'nden aldığım kapı gibi diplomamın birer suretini gönderip yanına da teessüf notumu da iliştiririm. Bu 4 gün içine neler sığdırdığıma gelince alın gözüm seyreyleyin:
Tamı tamına 9 saat uçup Nijerya'nın Abuja kentine indik şükür. Karlı, fırtınalı, tipili Anadolu illerinden kalkıp konduğumuz bu kente, görünmez bir el üzerimize sıcak hava üfleyen fan mı tutuyor ne? "Gölgede 35 dereceymiş" diyeyim anlayın vaziyeti. Uçakta birkaç sayfa "uyarı" notunu okumuş korkudan perişan olmuşuz. "Yemeyin, içmeyin, dolaşmayın" anlamına gelecek bir uyarı zinciri. Sular, etler, her nevi ortamlar mikropluymuş. Gelmeden yaptırdığımız karma aşılarımıza rağmen malarya, tifo, tifüs, kuşpalazı, boğmaca, verem olma potansiyelimiz büyükmüş amanın. Bereket uçağın bagajı hatta son dört beş koltuğu memleket mahsulü şişe suları, etler, börek çörekler, zahire, tahıl, hububat vesaireyle dolu. Dağıtılan küçük çantaların içinde helva, ton balıklı konserve, krem peynirli hamburger ekmeği bile var heyooo! Güvenlik de büyük sorunmuş. "Hırsızlar çarpar sizi. Toplaşıp hücum ederler, gaspa, darba uğrarsınız aman ha!" notları da vardı o kâğıtlarda. Az sonra otele varınca bekledik ki, "Haydi restorana güzel bir yemek yemeğe. Sonra da odalarınıza, duş alıp, uyumaya" desinler. Hayalmiş bu. Meğer valizleri odalara bırakıp, hemen toplaşıp, büyükelçimizin ve bu ülkede yıllardır iş yapan Türk firması yetkililerinin de katılacağı ağır bir toplantıya girilecekmiş.
HEP TOPLANTI HEP TOPLANTI
Kendisi de söyledi bakan beyin. Dedi ki: "Başkaları olsa yatar uyurdu. Oysa gecenin şu saatinde yorgun argın toplandık. Çünkü durma dinlenme değil gayretle çalışma zamanı. Afrika müthiş bir pazar ve Nijerya da bu pazarın en büyük ikinci ülkesidir. İnanıyorum ki kısa sürede başta inşaat ve enerji sektörü olmak üzere her konuda büyük ticaretler yapacağız karşılıklı." Çağlayan'ın sözlerinin ham hayal olmadığı 4 gün içinde anlaşıldı. Burada çok yakında Dedeman, Eresin, Anemon adlı Türk otelleri dikilecek bekleyin görün. Takımlarıyla kurdeşen dökecek gibi duran işadamlarımız kravatları gevşetip ceketleri fora ederek dolaşmaya başladılar lobide. Hele müteahhitlerimizin yüzünde güller açıyor. Gana'da 1 milyon yeni konuta ihtiyaç varmış. Bakan Bey "Yeni yapılacak 200 bin konutun inşaatında Türk malzemelerinin kullanılmasını" teklif edince Ganalı meslektaşı seve seve kabul etmiş bu durumu çünkü. Miş miş diyorum ya, sorun ki "niye?"
ÇARŞI PAZAR ATEŞ PAHASI
Çünküüü,toplantılar birbiri ardına sürerken çarşı pazar gezmesine çıktım . Çıktım da ilk ne göreyim? Bizim çok pahalandı dediğimiz domates asıl burada ateş pahası. 10 küsur lira yani 7 dolara domates var pazarlarda huuu! Otele dönüşte açtım bu mevzuu ama zaten çoktan konuşulmuş. Demeter Dış Ticaret Sorumlusu Pelin Güneşoğlu diyor ki; "Bize kakao satmak isteyen firmalar, bizden gıda ve gıda karışım ürünleri istiyor memnuniyetle yaparız bunu." İşin ekonomik kısmı bir yana aklım bu memleketlerde yaşayan Türklerin bunu nasıl becerdiğinde. Yerli halka balıkçılık öğreten Karadeniz uşaklarından, Amerikan petrol rafinerisine özel boru kaynağı yapana, okul idare etmekten, Lübnan ve Rus mafyalarından pay kapmaya sıvanana nice memleket yiğidi burada konuşlanmış. Onları da yarın anlatsam çok bekletmiş olmam di mi?
YARIN: Tarantula Örümcekli Karpuz ziyafeti