Başbakan Tayyip Erdoğan, vizelerin kaldırılmasıyla halkların kucaklaştığını belirterek Ortadoğu ülkelerine, Avrupa Birliği ülkelerinde uygulanan Şengen benzeri bir vize getirilmesini önerdi. Dün Lübnan'ın başkenti Beyrut'ta Arap Bankalar Birliği'nin "2010 Liderlik Ödülü"nü alan Başbakan Erdoğan, ardından düzenlenen konferansta şu mesajları verdi:
BÖLGESEL ŞENGEN ÖNERİSİ: Son dönemde arka arkaya Suriye, Lübnan, Ürdün ve Libya ile aramızdaki vizeleri ardı ardına kaldırdık. Hiç bir zarar görmedik tam tersine bu vizelerin ne kadar anlamsız olduğunu gördük. Biz vizeleri kaldırmadık, aslında halklarımızın arasındaki 100 yıllık hasreti kaldırdık. Şimdi halklarımız kucaklaşıyor. İnsanlar akın akın birbirlerini ziyaret ediyor. Sadece bir ülke değil bütün bir bölgenin insanları hep birlike kazanıyoruz. Hep birlikte bu yeni dönemden istifade ediyoruz. AB 'Şengen' diyor. Biz niye kendi aramızda bunun bir benzerini rahatlıkla yapamıyoruz? Nedir bu anlamsızlık? Nedir bu korku, çekince? Anlamak mümkün değil.
YAKINLAŞMADAN RAHATSIZ OLMAYIN: Kimse bundan gocunmasın, bu yakınlaşmadan rahatsız olmasın, farklı yerlere çekmeye kalkmasın. Bizim bölgede yegane amacımız var; barış, huzur, refah ve istikrar istiyoruz. Biz Türkiye olarak komşularla sıfır problem diyor, bunu tesis etmenin mücadelesini veriyoruz. Türkiye, Müslüman kimlikle Avrupalı değerlerin sentezinin mümkün olabileceğini gösteren bir ülke. Ama bu bizim doğuya, güneye, Asya, Afrika, Ortadoğu'ya sırtımızı dönmemizi gerektirmiyor. Elbette Suriye, Irak ile yüksek düzeyli mekanizma oluşturacağız. Elbette dört ülke arasında işbirliği konseyini oluşturduk oluşturacağız. Bundan daha tabii ne olabilir.
İSRAİL'İDE ELEŞTİRDİ: Bizim Arap ülkeleriyle yakınlaşmamızı farklı yerlere çekerek eksen kayması tartışması başlatanlar art niyetli bir kampanya yürütüyorlar, dayanışmamızı çekemiyorlar, kıskanıyorlar. Amaç başka. Şimdi sen Lübnan'a en modern uçak ve tanklarla gireceksin. Çocuk, kadın, sivil demeden, okul, hastane bombalayacaksın. Sonra da bizden susmamızı bekleyeceksin. Füzelerinle, misket bombalarınla, fosfor bombalarınla Gazze'ye gireceksin, okuldaki, çilek tarlalarındaki çocukları katledeceksin, Akdeniz'de korsanlık yapacak, devlet terörü uygulayacaksın, bebeklere mama götüren dokuz kardeşimi hunharca katledeceksin. Sonra da bizden susmamızı bekleyeceksin. Susmayacağız, var gücümüzle gerçekleri, hakkı, hukuku haykıracağız! Biz bu bölgede çocuklar öldürülmesin istiyoruz.
HPARA DEĞERİNİ HAKLA KAZANIR: Diyeceksiniz ki burada bankalar birliği toplantısında bu işleri konuşmanın ne anlamı var. Hakkı hukuku egemen kılmadıktan sonra paranın pulun ne anlamı var. Eğer hak egemen olursa para değer ifade eder. Para değerini hakla kazanır. O zaman bir hukuk ilişkisi oluşur. Biz bu coğrafyada korsanlık değil hukuk, adalet egemen olsun istiyoruz.
BİZE KİMSE İNANMADIĞIMIZI YAPTIRAMAZ: Benzer şekilde Füze Savunma Sistemi'ni Türkiye'nin aleyhine kara propagandaya çevirmenin gayreti içinde olanlar var. NATO zirvesinde her hangi bir ülkenin adının tehdit olarak telakki edildiğini duydunuz mu? Oraya bunu koydurmadık. Eğer Türkiye orada veto hakkı varsa, Türkiye'nin olduğu bir yerde, bize kimse inanmadığımız bir şeyi yaptıramaz. Füze Savunma Sistemi'yle ilgili bölge ülkeleriyle her an istişarede bulunduk. Türkiye hem kendi çıkarlarını hem bölge çıkarlarını azami ölçüde koruyan bir ülke olmuştur. Barışın egemen olması için elinden gelen her türlü gayreti bu bölgede gösterecektir.