Türkiye'de cezaevlerinde bulunan kanser hastası mahkûmlar için devreye giren Avrupa Parlamentosu, mahkûmların tahliye edilmeleri için önümüzdeki günlerde Adalet Bakanlığı'na heyet gönderecek. İnsan Hakları Örgütü de, bu mahkûmlar için Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'den "af" isteyecek. Dördü Diyarbakır Cezaevi'nde olmak üzere 30'u aşkın kanserli mahkûmun 13'ü ölüm sınırında olduğunu kaydeden İnsan Hakları Derneği (İHD), hasta mahkûmlar adına Adalet Bakanlığı ve cumhuriyet savcılıklarına başvurdu. Başvuru dilekçelerinde, hasta mahkûmların bazılarının kemoterapi tedavilerinin sürmesine karşın durumlarının kötüleştiğine dikkat çekilerek, af veya infaz erteleme istendi. Ancak başvurulara henüz yanıt gelmedi.
"İNSAN ONURUNA AYKIRI"
Uluslararası İnsan Hakları Vakfı da kanserli mahkûmlar için harekete geçti. Vakıf Başkanı Souhayr Belhassen, Türkiye'nin bu konuda bir adım atmaması durumunda konuyu Avrupa Konseyi mahkemelerine taşıyacaklarını belirterek, "Şu anda ölüm seviyesinde 13 mahkum var. Durumları çok ağır. Ölümcül seviyedeki hasta mahkûmların ailesi ile birlikte olması insani bir taleptir. Bu tablo insani onur açısından kabul edilemez. Bu istekleri kabul edilmeli" dedi. Önümüzdeki günlerde ağır hasta mahkûmlar için Avrupa Parlamentosu'ndan Türkiye'ye gelecek olan bir heyet, Türk Tabipler Birliği ve İHD tarafından belirlenen mahkûmların tedavilerinin hastanelerde devam etmesini isteyecek.
KÖŞK'TEN UMUT BEKLİYOR
Bu gelişmeler yaşanırken, 19 yıldır cezaevinde bulunan, kemik kanseri Halil Güneş, hayatını dört duvar arasında kaybetmemek için Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'e mektup gönderdi. Güneş, Cumhurbaşkanı Gül'den gelecek yanıtı umutla bekliyor. Kortizon ilaçlarıyla ağrıları dindirilen, koğuştaki arkadaşları tarafından bakılan Güneş'in kaderi, bir süre önce hayatını yitiren Güler Zere'ye benziyor. Adana Balcalı Hastanesi'nin mahkûm koğuşunda kalan ve dört ay süreyle tedavi gören Güler Zere, ağır kanser hastalığı nedeniyle Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından affedildi. Serbest bırakılan ve İstanbul Çapa Tıp Fakültesi'nde tedavi gören Zere, altı ay sonra hayata gözlerini yumdu. Güneş'in akrabaları, "Kemik kanseri olduğu için gün be gün eriyor. Gece sabaha kadar ağrılardan yatamıyor. Ama gelin görün ki kanser teşhisi konulmuyor. Cumhurbaşkanı'ndan ricamız tam teşekküllü bir hastanede tetkikleri yapılsın" dedi.
DENETİMLİ SERBESTLİK
TBMM İnsan Hakları Cezaevi Alt Komisyonu, bayram sonrasında insan hak ve ihlalleriyle ilgili şikâyetlerin yapıldığı cezaevlerini yerinde inceleyecek. Komisyon özellikle şiddet iddialarının yoğunlaştığı cezaevlerini ziyaret ederken hasta mahkûmlarla da birebir görüşecek. Böylelikle ağır hasta mahkûmların çetelesi İnsan Hakları Komisyonu tarafından çıkarılmış olacak. Adalet Bakanlığı da, aralarında ağır hastaların da bulunduğu mahkûmlar için "denetimli serbestlik" çalışmasını hızlandırdı. Ceza infaz sisteminde yapılacak değişiklik kapsamında, "denetimli serbestlik" olarak ifade edilen cezaların bir bölümünün e
vde çekilmesi uygulamasının kapsamı genişletilecek. Adalet Bakanı Sadullah Ergin de, konuyu yılsonu gelmeden tartışmaya açacaklarını söylemişti.
ONURLU ÖLMEYE HAKLARI VAR
Dünya Tabipler Birliği Hasta Hakları Bildirgesi'ne göre, "Her hastanın onurlu bir şekilde ölmeye hakkı" var. İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi, Birleşmiş Milletler Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Sözleşmesi, Avrupa'da Hasta Haklarının Geliştirilmesi Bildirgesi'nde hasta haklarına vurgu yapılıyor. Buna göre, mahkûmlar da dahil hastalık halinde her türlü sağlık hizmetinin ve bakımının sağlanması için gerekli şartların yaratılması gerekiyor. Bu bildirgelerde özetle, "Hastalar yaşamlarının son döneminde insanca bakılıp, onurlu bir şekilde ölme hakkına sahiptir" deniliyor.