Başbakan Tayyip Erdoğan, partisinin Kızılcahamam kampında başörtüsü tartışmalarına değindi, laikliğe yeni bir tanım getirdi. 1982 Anayasası'nın laiklikle ilgili gerekçesine vurgu yaparak, "Laiklik inancından dolayı başını örten için bir güvencedir. 1982 Anayasası'nın gerekçesinden bunu anlıyorum" diyen Erdoğan, "cumhura ait olan hiçbir yer cumhura yasaklanamaz. Bu böyle bilinmeli. 8 yıl ülkeyi yönettik, kimsenin tavuğuna da kışt demedik" mesajı verdi. Başörtüsü konusunda grup başkanvekillerine kürsüden "Hazırlığınızı yapın CHP'li grup başkanvekilleri ile görüşün" talimatı veren Erdoğan, iki saat süren konuşmasında şu mesajları verdi:
'CUMHUR HER YERE GİRER'
Bizim Cumhuriyetimiz kardeşlik, dayanışma, halkı tüm renkleriyle kucaklayan anlayış üzerine bina edildi. Birilerinin belli bir zümrenin değil, cumhurun yani 73 milyon aziz milletimizin Cumhuriyetidir. Cumhura ait olan hiçbir yer cumhura yasaklanamaz. Bu böyle bilinmeli. Birilerinin 'biz cumhuru istediğimiz yere sokarız, istemediğimiz yere sokmayız' gibi bir tavrı olamaz. Sıkıntının kaynağında cumhuru tanımamak da yatıyor. Etnik grupları, inanç gruplarını öteleme, haktan mahrum etme hakkını kendinde göremez. Bu anlayış, cumhuriyetimizin kuruluş felsefesine aykırıdır.
Kendisini Cumhuriyet'in tek sahibi görenler, kendilerine durumdan vazife çıkaranlar, cumhuru aşağılayanlar, ona güvenmeyenler bu millete olduğu kadar Cumhuriyete de en büyüt zararı vermişlerdir. Cumhuriyeti korumak ve kollamak onu dışa kapatarak, sanal düşmanlar üreterek, cumhuru cumhuriyete düşman gibi göstererek olmuyor. 87'inci yıldönümünde cumhur ve cumhuriyet için daha fazla özgürlük, daha fazla demokrasi, daha fazla büyüme daha fazla refah diyoruz.
Biz dışlanmışlık, mahrumiyet, yoksulluk, susturulmak, ötelenmek, hor görülmek nedir biliriz. Yasakları yaşayarak, hukuksuzlukla mücadele ederek bugünlere geldik. Biz dertli bir kadroyuz. Damdan düşen bir kadroyuz.
1980 müdahalesini yaşadık. Sadece ve sadece başörtülü olduğu için kızlar kapılardan geri çevrildi. İkna odalarında insanlık dışı müdahalelere maruz kaldı. Şimdi çıkıyorlar 'ikna odası değil' diyorlar. Ya neydi?
Biz imza atıyoruz Çankaya'ya gönderiyoruz. Bakıyoruz ki evlerine gelenler gidenler... İnceleniyor ve olumsuz kararla reddediliyor. Kimse 'eşi başörtülüdür diye reddediyorum' demiyor ki, gerekçe de göstermiyor zaten. Bunu bu dönemde de yaşadık. Şimdi bu devran değişiyor. Türkiye o prangalarından kurtuluyor.
'Bazı açık kızlar okula giremeyecek, özgürlükler kısıtlanacak, mahalle baskısı olacak, yaşam biçimine müdahale edilecek' diyorlar. Sonra 'sivil diktatörlük' diyorlar. Diktatörlüğün sivili olmaz. Sivil ifadesiyle diktatörlüğü yan yana koyamazsınız size gülerler.
'Cumhuriyet, özgürlük, laiklik tehdit altında' diyorlar. 1982 Anayasası'nın gerekçesinde laiklik 'Her ferdin istediği inanca sahip olabilmesi, ibadetini yapabilmesi ve inancından dolayı diğer vatandaşlardan farklı muameleye tabi olmaması' anlamına geliyor. İbadet hürriyetinin olmadığı ortamda laiklik yaşayamaz. İnançlarına göre farklı muamele görüyorlarsa orada laiklikten, demokrasiden, hukuktan bahsedilemez. Laiklik tehlike altında diyenler, laiklik adına özgürlükleri kısıtlama hakkını kendinde görenler, hem laikliğe hem de demokrasiye karşı olduklarını artık görmeliler.
Bir kısım yorumcular başımı inancımdan dolayı örtüyorum diyor. Sağa sola çekmeye gerek yok. Sadece inancından dolayı örten için söylüyorum. Laiklik inancından dolayı başını örten için bir güvencedir. 1982 Anayasası'nın gerekçesinden bunu anlıyorum, budur. Bunu tersine çevirerek başörtülü gezmeyi laikliğe tehdit olarak görmek zorlama anlayıştır. İşte bu şimdi yerine oturuyor.
Benim ülkemde herkes istediği gibi giyinmeli, istediği gibi hareket etmeli. Başı örtülü olmayan hangi özgürlüklere sahipse, örtülü olan da aynı özgülüklere sahip olmalı. Ben bir şeye daha hayret ediyorum. Bazı bayanlar ekranlara çıkıyor diyorlar ki 'kadın erkek eşitliği'. Yav bu eşitlik haklar noktasında eyvallah ama diğeri yaradılışa ters. Ama bunu savunan bayanlara söylüyorum, önce siz bayanlar arasındaki eşitliği bir savunun, bunu halledin. Yanındaki aynı ekranda başka bir bayan arkadaşının hakkını savunmuyorsunuz. O bayan arkadaş 'sana mahalle baskısı yaparlarsa ben seni savunacağım' diyor ama sen kalkıp 'ben de senin hakkını savunacağım' diyemiyorsun. Hani nerede adil yaklaşım işte bu düzelecek, bunu düzeltmeye mecburuz. Bunu düzeltmek boynumuzun borcu.
Başörtülü kızlarımız Avrupa'da ABD'de dünyanın değişik yerlerinde okuma imkanı bulacak, kendi ülkesinde okuyamayacak. 'Öz yurdunda parya' olur mu.
KÜRSÜDEN BAŞÖRTÜSÜ TALİMATI
İstanbul'a belediye başkanı oldum 'otobüsleri ikiye bölecek' dediler. Yüzde 58'den sonra Tophane olayı yaşandı. '58'in şımarıklığı' dediler. Kafa aynı bu kafa. 40-50 yıllık değil İttihat Terakki'ye gidin aynı. Gazete manşetleri bile aynı. 8 yıldır ülkeyi idare ediyoruz. Kimin tavuğuna kışt dedik? Eğlenmekse istediğin gibi eğleniyorsun nerede kime müdahale ettik. Hangi yaşam koşuluna müdahale ettik.
CHP, Türkiye'nin yaşadığı değişimi idrak edemiyor. CHP lideri halkoylaması sürecinde vaatler verdi. Tekrar hatırlatıyorum. Ana muhalefet eğer samimiyseniz dürüstseniz hemen talimatınızı verin ben de talimatımı vereyim. MHP ve BDP de bu işe katılacağını söylüyor. Ben talimatı Grup Başkanvekillerime buradan veriyorum. Hemen CHP Grup Başkanvekilleriyle görüşün onların da talimat alıp almadığını öğrenin ve bunu hemen kamuoyuyla paylaşalım. Daha sonra Kızılcahamam Belediye Düğün Salonu'nda vatandaşlara seslenen Erdoğan, aynı binada düğün olduğunu görünce genç çifti kutladı ve geline bilezik taktı.