Orgeneral Eşref Bitlis'in öldüğü kazadan bir gece önce uçağın bulunduğu hangara 125 metre mesafede nöbet tutan ve parolayı bilen bir kişinin hangara doğru geçişine izin veren asker, SABAH'a konuştu. Uçağın bulunduğu hangara girdiğini tahmin ettiği kişiyi "Zayıf, uzun boylu, pilot bereli biri" diye tarif eden Tahir Metin, "Kazadan sonra ifademde belirttim. Bölüm komutanım Üsteğmen Hüseyin Ülker bile bana 'yanlış görmüşsündür' dedi ama benim yalanım yok. Uçak düştüğü günden bu yana tedirgin yaşıyorum" dedi. Soğuk bir Ankara akşamı Güvercinlik Ulaştırma Grup Komutanlığı Hangarına 125 metre uzaklıktaki 5 numaralı kulübede Ordonat Er Tahir Metin nöbet tutuyordu. Tarih 16 Şubat 1993'tü. Akşam 19.30- 20.00 arası gecenin karanlığını ayak sesleri böldü. Aylardır ilk kez yürüyerek gece vakti bölgeden geçen biriyle karşılaşan Metin 'dur' ihtarında bulundu. Daha sonra savcılık kayıtlarında Tahir Metin karşılaştığı kişiyi "Dahili kışlık üniformalı, pilot bereli astsubay olduğunu tahmin ettiğim resmi bir şahıs Havacılık Okulu'na doğru geçiyordu" diye tarif edecekti. Şüpheli kişi Metin'in sorduğu parola ve işareti doğru bildi. Er Tahir şüphelenmemişti, gördüğü kişi üniformalıydı. Gecenin koyu karanlığında yüzünü de seçememişti. Ama burada genellikle Havacılık okulunun devriyesi ciple dolaşırdı. Metin bu tanımadığı bereliyi gecenin karanlığında kaybolana kadar izledi. Ertesi sabah hangarda, Orgeneral Eşref Bitlis'i Diyarbakır'a taşıyacak olan Beech Super King Air BE-200 çift motorlu uçağın uçuş hazırlıkları yapıldı. 17 Şubat 1993 günü saat 12.19'da uçak Ankara Güvercinlik'ten kalktı ve 7 dakika sonra düştü. Olayla ilgili Tahir Metin'in iki kez ifadesine başvuruldu. Metin çekinmeden yaşadıklarını ve hangar yolunda birini durdurduğunu anlattı. Ancak olay kayıtlara kaza olarak geçti.
'HÂLÂ TEDİRGİNİM'
Kazanın ardından 17 yıl geçti ve elde edilen yeni kanıtlar çerçevesinde dosya yeniden incelemeye açıldı. Metin'in ifadesi ise o gün olayın suikast olma şüphesini körükleyen belki de tek kanıttı. Ordonat Er Tahir Metin şimdi Bursa'da yaşıyor. 3 çocuk babası tekstil işçisi Metin "O günden bu yana tedirginlik içinde yaşıyorum. Asla yalan söylemedim, ne gördüysem anlattım. Şimdi can güvenliğimin tehlikede olduğuna inanıyorum" diyor. "Ertesi gün aynı yerde nöbet tutuyorduk. Nöbet alanıma erken gelen askerlere ne olduğunu sordum, bana uçağın düştüğünü söylediler" diyen Metin olaydan sonra iki kez askeri makamlarca ifadesine başvurulduğunu, hiçbir zaman sivil savcıya ifade vermediğini anlatıyor. "Gece Jandarma Okulu tarafından gelen adam 170-175 santim boylarında ince uzundu, karanlıkta yüzünü güremedim çünkü arada duvar da vardı. Kafasında pilot beresini görünce pilot olduğunu sandım. Nöbet bantı da yoktu, elinde taşıdığı bir şey de" diyen Metin, şahsın parolayı bildikten sonra elini kolunu sallayarak gittiğini söylüyor. Yanımızda getirdiğimiz Yeşil kod adlı Mahmut Yıldırım, Cem Ersever gibi bir kaç ismin fotoğraflarını gösterdiğimiz Metin ifadesini tekrarlıyor ve "Karanlıkta yüzünü görmedim. Bana o zaman da sordular o zaman da tarif veremedim" diyor. "İşin ilginç yanı benden sonraki kulübelerdeki nöbetçiler bu kişiyi görmemiş. Demek ki hangara atlamış, saklanmış olabilir" diyen Tahir Metin, ifadesini alan Bölük komutanı Üsteğmen Hüseyin Ülker'in kendisine "sen yanlış görmüşsündür" dediğini anlatıyor. Metin askerlik arkadaşlarının bir kısmıyla hala görüştüğünü,her zaman bu olayı andıklarını dile getiriyor.