Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Avrupa Birliği'ne sert eleştirilerde bulunarak "Eğer Türkiye'yi istemiyorsanız çıkın bunu açıklayın. Açıklayın, bizi oyalamayın. Bunu kendilerine de söylüyorum ama bize 'hayır oyalamıyoruz' diyerek kendilerine göre bazı formüller uyguluyorlar. Biz de şu anda süreci böyle işletiyoruz" dedi. Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) 14'üncü Uluslararası İş Forumu Kongresi'nde konuşan Erdoğan, 12 Eylül referandumunda MÜSİAD'ın verdiği desteğe şu sözlerle teşekkür etti: "MÜSİAD bir yandan ekonomik büyüme ve kalkınma mücadelesinde ön safta yer alırken aynı zamanda demokratik haklar ve özgürlükler noktasında takdire şayan imtihan verdi. MÜSİAD cesaretle, kararlılıkla bu süreçte öne çıktı ve gür bir sesle 'evet' dedi. Demokrasiye sahip çıktıkları ve gereğini cesurca yerine getirdikleri için de teşekkür ediyorum." Konuşmasında AB'ye de sert eleştirilerde bulunan Erdoğan, şu mesajları verdi:
'BOŞUNA BEKLEMEYİN'
Demokratikleşme yolunda attığımız adımlar, AB ile sürdürdüğümüz katılım müzakereleri, kabul ederler veya etmezler hiç önemli değil. Bunu ben kendilerine de söylediğim için rahat rahat söylüyorum. Eğer bizden cevap bekliyorsanız boşuna bekliyorsunuz. Eğer Türkiye'yi istemiyorsanız çıkın bunu açıklayın. Açıklayın, bizi oyalamayın. Bunu kendilerine de söylüyorum ama bize 'hayır oyalamıyoruz' demek sureti ile kendilerine göre bazı formüller uyguluyorlar. Biz de şu anda süreci böyle işletiyoruz.
Biz yere sağlam basıyoruz. Büyük ve güçlü ekonomisiyle Türkiye, yatırımcılara eşsiz fırsatlar sunuyor. Bölge ülkeleriyle kurduğumuz dostluk ilişkileri de Türkiye'nin gelecek vizyonunu daha da genişletiyor.
Küresel krizi, tamamen kendi yöntemlerimizle ve kendi kaynaklarımızla aştık ve aşıyoruz. Uluslararası Para Fonu'na bu süreçte ihtiyaç duymadık ve artık 3 yıl oldu stand-by anlaşmasını da imzalamadık. 8 yıl önce bizim IMF'ye olan borcumuz 23.5 milyar dolar idi. Ama şu anda 6 milyar dolara düştü.
Gelişmiş ülkelerde daralmalar yaşanırken Türkiye üç çeyrektir kesintisiz büyüyor. Büyümede dünya üçüncüsüyüz.
Dünyanın her ülkesinden yatırımcıyı Türkiye'de misafir etmekten, onlara en iyi yatırım imkanlarını sunmaktan büyük memnuniyet duyuyoruz. Ülkemiz her alanda büyük yatırımlara açıktır. Güvenli ve istikrarlı bir ülkedir. Özellikle Başbakanlık Yatırım ve Destek Ajansı başta olmak üzere, tüm kurumlarımız, her konuda sizlere yardımcı olacaktır.
Çevre ülkelerle yaşanan sorunların üzerine gittik. Dostluk ve kardeşliği ön plana çıkardık. Sorunları minimize etmiş hatta aradaki vizeleri kaldırmış ülke konumundayız. Suriye, Lübnan, Ürdün, Rusya, Sırbistan gibi ülkelerle vizeleri kaldırdık. Hem insanlarımızın hem de işadamlarımızın arada engeller olmaksızın kucaklaşmasını sağladık.
Küçük bir köye dönüşen dünyamızda, yoksulun daha da yoksullaştığı, zenginin daha da zenginleştiği bir sistemin sürdürülebilir olmadığı açıktır. Bir kesim, sınır tanımaksızın tüketirken, diğer bir kesimin, küreselleşmenin aracı olan televizyon ve internetten bunu sadece seyrediyor olması, vicdanları yaralamakta, adalet duygusunu zedelemektedir. Özellikle İslam ülkeleri ve İslam ülkelerindeki iş adamlarının, bizim inançlarımıza, kültürümüze tamamen zıt olan bu eşitsizlik üzerinde daha fazla durmalarının önemli olduğunu düşünüyorum. Bizler, diline, inancına, derisinin rengine asla ve asla bakmadan, komşuluk hukukunu yücelten, komşusunu adeta kardeşi gibi gören bir medeniyetin mensuplarıyız. Yoksulluk, salgın hastalıklar, çevre kirlenmesi, küresel ısınma, su sorunları, herkesten önce bizim ortak sorunlarımızdır. Pakistan'da sel felaketinde ölen çocuklar, Sudan'ın çocukları, Bağdat'ın çocukları, Kabil'in çocukları, Gazze'nin çocukları elbette ki bizim çocuklarımızdır.
Dünya bu sorunlara sırtını dönse bile biz sırtımızı dönemeyiz. İşte onun için bölgesi ve küresel meselelere daha fazla eğilmek barış adına daha fazla çaba harcamak, küreselleşmede söz sahibi değişimde pay sahibi olmak zorundayız.