Başbakan Tayyip Erdoğan, bilginin peşinden koşanların, arif olmaları halinde, diplomanın çok çok ötesinde eşsiz bir zenginliğin de sahibi olduklarını söyledi. Tuzla'daki Piri Reis Üniversitesi'nin 2010-2011 Akademik Yılı açılış törenine katılan Erdoğan, içerde ve dışarda üretilen "sanal düşmanlarla'' uğraşmaktan, Türkiye'nin, insan potansiyeline kaynak ayıramadığından yakındı. Üniversitenin ilk "fahri doktora'' unvanına alan ve Rektör Prof. Dr. Osman Kamil Sağ'ın elinden cübbe giyen Erdoğan, şu mesajları verdi:
Yunus Emre'nin "İlim ilim bilmektir, ilim kendin bilmektir, sen kendini bilmezsen, ya nice okumaktır'' dizeleri vardır. İşte bu gönül enginliği, bizim bilime, öğrenmeye, öğretmeye yüklememiz gereken anlamı da ortaya koyuyor. Bir diplomanın peşinden koşturanlar, gün gelir o resmi belgeyi elde ederler, ama bilginin peşinden koşanlar, diplomanın, o resmi belgenin çok çok ötesinde eşsiz bir zenginliğin de sahibi olurlar.
Bizde ne yazık ki üniversite sınavını kazanan, bir bölüme yerleşen öğrenci, hayatının artık garanti altına alındığına inanıyor. Mezun olup iş başvurusu yaptığında ise okuldaki 4-5 yılını iyi değerlendiremediğini anlıyor, fakat ne yazık ki geç kalmış oluyor.
Evet, diploma var ama dil biliyor mu? Hayır. Bilgisayar kullanıyor mu? Hayır. Türkiye'nin meselelerine, küresel meselelere vakıf mı? Hayır. Mezun olduğu bölümle ilgili tecrübe edinmiş mi? Hayır... Ben, 'Her üniversite mezunu iş bulacak diye bir şey yok' dediğim zaman eleştirildim. Böyle bir garanti dünyanın hiçbir yerinde yok.
İlkokuldan itibaren 'Türkiye üç tarafı denizlerle çevrili bir ülkedir' tekerlemesini öğreteceksiniz, ama sizin denizcilik üzerine bir üniversiteniz olmayacak. Ben size bunun temel sebebini açıklayayım, on yıllar boyunca, bir tekerleme daha vardı, o da 'Türkiye dört tarafı düşmanlarla çevrili bir ülkedir' tekerlemesi. Denizlerin gereği on yıllar boyunca yerine getirilmedi, ama sanal düşmanlar için bu ülkenin kaynakları, enerjisi, umudu heba edildi, gitti.
İçerde ve dışarda üretilen "sanal düşmanlarla'' uğraşmaktan, Türkiye, denizlerine, madenlerine, akarsularına, en önemlisi de insanına, gençlerine, çocuklarına, eğitime, yani geleceğe vakit, kaynak ayıramadı. Bu anlayışı tersine çevirmek, statükoyu kırmak ve ezberleri bozmak için 8 yıldır kararlı bir mücadele veriyoruz.
İlk kez bizim dönemimizde 2005'ten itibaren milli eğitimin bütçeden aldığı pay diğer tüm kalemlerin önüne geçti. Daha önce en önemli pay savunmadaydı. 2002'de 7.5 milyar lira olan Milli Eğitim bütçesi, bu yıl yüzde 278 artışla 28 milyar liranın üzerine çıktı. Öte yandan Başbakan Erdoğan, dün akşam saatlerinde ise Beşiktaş'taki çalışma ofisinde Belarus Cumhurbaşkanı Aleksandr Lukaşenko ile biraraya geldi. Konuk cumhurbaşkanının kapıda karşılayan Erdoğan'ın, basın mensuplarına poz verirken "Birbirimize çok benziyoruz" diye espri yapması gülüşmelere neden oldu.