Başbakan Erdoğan, Şanlıurfa mitinginden dönüş yolunda SABAH'ın referandum, muhalefetin söylemleri, BDP'nin boykotu, yakın siyasi gelecek, açılım gibi Türkiye'nin gündemine ilişkin sorularını yanıtladı. İşte gecenin bir vaktinde, bulutların üstünde, yıldızların altında yaptığımız söyleşi...
Şanlıurfa'da 38'inci miting konuşmanızı yaptınız, Bursa ile noktalayacaksınız. Mitinglerinizde kürsüden nasıl bir Türkiye tablosu gördünüz?
ERDOĞAN: 38 vilayetin tamamında da çok ciddi bir ilgi gördük. Halkta coşku gördük, heyecan gördük. Tabii aşırı sıcağa rağmen halkımızın ilgisi doğrusu bizi çok mutlu etti ve memnun etti. Ve Mitinglerin neredeyse tamamında benim konuşmalarım da kısa olmadı, ortalama bir saate yakın konuşma yaptık. Örneğin İstanbul konuşmam çok da uzun oldu. 88 dakika kadar, Buna rağmen baktım hâlâ "Devam devam devam" diyorlardı. Bir de yağmura rağmen hiç dağılma olmadı. Şanlıurfa'da da TRT'deki çekimler sebebiyle 1.5 saat geç gitmemize rağmen kardeşlerimizin dağılmadan beklemesi memnuniyet vericiydi. Kaldı ki iftar saatine ancak bitirebildik konuşmayı. Türkiye'de yeni bir heyecan var. İnanıyorum ki Pazar günü halkımız 26 maddelik bu anayasa paketi hakkında 'Evet' demek suretiyle yeni bir dönemin, bir değişimin, dönüşümün ilk adımlarını 2011 seçimlerinde atmak üzere kararını verdi.
Muhalefetin kampanyasını nasıl değerlendiriyorsunuz? Sizi en çok üzen şey ne oldu? Bir de çok önemli bir pakete ilişkin özel bir tartışma, bir değerlendirme yapılmamasını nasıl yorumluyorsunuz? ERDOĞAN: Muhalefet partileri maalesef Anayasa'yı tartışmıyor. Ne yazık ki, bir kirli propaganda, kara propaganda ve sürekli belden aşağı vurma gibi bir hava içersindeler. Ana muhalefet de böyle yapıyor, diğerleri de böyle yapıyor. Ana muhalefet lideri şu anda çizdiği tabloyla Anayasa'nın halk oylamasına açılması sürecini değil adeta bir genel seçim havasını estiriyor. Ama bir gerilim politikası izlemek suretiyle. Biz sürekli Anayasa paketine davet ettik, o girmemeye çok itina gösterdi. Konuşmalarında maalesef doğru söylemiyor. Eline kim hangi kağıdı sıkıştırırsa onu okuduğunu görüyorum. Bunu birçok olayda yaşadık. İşte başörtü meselesiyle ilgili verdiği sözler, arkasından Avcılar'daki bilboard konusu, aynı şekilde Tunceli'deki genel af vaadi ve onların çark edişi. Benzer birçok konularda gittiği yerlerde şu kadar vereceğiz, kayısıyı bunlar mahvetti, fındığı bunlar mahvetti, çayı bunlar mahvetti gibi iftiralarla onlara verilemeyecek rakamları vaat etmesi... Ya bunları genel seçim kampanyasında orada burada rahatça konuşuruz. Mesela Güneydoğu, Doğu, buralarda bakıyorsun fabrika vaatlerinde bulunuyor. Türkiye devletçiliği çoktan bıraktı. Artık dünyada da devletçilik politikasını güden ülkelerin sayısı parmak sayılarını geçmez.
"1 TRİLYON NE OLDU?"
Kampanya süresinde muhalefetin "Hayır" ve "Boykot" tercihine başkaldıran, "Evet" demek için partilerinden istifa eden epey siyasetçi gördük. Bu konuda AK Parti'nin hemen hiç fire vermemesini neye bağlıyorsunuz?
ERDOĞAN: Bu süreç içerisinde, aslında Anayasa müzakerelerinde de arkadaşlarımız çok ciddi bir tavır ortaya koydular. Yani sadece siyasi partilerin kapatılmasını zorlaştıracak madde dışında, diğer maddelerde arkadaşlarımızın ortaya koyduğu tablo, bir, bilemediniz iki-üç değişiklikle sınırlı oldu. O günden itibaren devam eden bir süreç var. Şimdi kampanyada da benim gidemediğim bütün yerlere gerek başkan yardımcıları, gerek bakan arkadaşlarım, gerek milletvekili arkadaşlarım hepsi o illeri ilçeleri dolaştılar. Ve kampanya öyle zannediyorum ki bir kolektif çalışmayla yürüdü. Diğer siyasi partilerin böyle kolektif çalışma yaptıklarını zannetmiyorum. Ana muhalefetin lideri şöyle bir ifade kullandı: "Bütün bilboardlarda 'Evet' afişleri görüyoruz. Yerde afiş, havada afiş, her yerde 'Evet' afişleri var. Bu değirmenin suyu nereden geliyor?" Bu değirmenin suyu aslında aynı yerden geliyor. Yani CHP'ye MHP'ye nerden geliyorsa AK Parti'ye de oradan geliyor. Fakat AK Parti devleti yönetmedeki başarısını aynı şekilde partisinin mali kaynaklarını değerlendirmede de göstermiş olan bir partidir. Ve biz kuruluşumuzdan bu yana partimizin sitesinde her gün hesapları yayınlayan partiyiz. Bunu bizim dışımızda hiçbir parti yapamamıştır. Fakat ben ana muhalefet partisine sadece bir şey söylüyorum: Önce Anayasa Mahkemesi'ne veremediği 1 trilyonun hesabını versin. Hazine'nin sana vermiş olduğu paydan sen o 1 trilyonu nereye harcadın? Bu sizin bir durumunuzu ortaya koyuyor. Siz bir defa finansman yönetiminde başarısız olan bir partisiniz. Başarınız yok. Siz o paraları harcanması gereken yerde harcamadınız. Yasaların amir hükümleri gereğince harcanması gereken yerde harcamadınız, başka yerlerde harcadınız. AK Parti ise yasaların amir hükmü neyse oralarda bu parayı harcamaktadır. Her harcama A'dan Z'ye faturalıdır. Zaten seçim çalışmalarıyla ilgili bu halkoylamasıyla ilgili sonunda bunlar yine belirlenecek ileriye dönük de hepsi çıkacaktır.
GENİŞ TABANLI ÇALIŞMA
Anayasa paketine destek veren "Yetmez ama evet" kampanyası yürüten AK Parti dışında gruplar, partiler var. Bunlar 13 Eylül'den itibaren yepyeni bir Anayasa beklentisinde olduklarını ifade ettiler. Sizin az önce söylediğiniz "2011 seçimleriyle birlikte bir dönüşüme, bir yeni döneme ilk adımı atacağız" vaadiniz, bu beklentiyi de kapsıyor mu?
ERDOĞAN: Ben de bunu kastediyorum zaten. Yani 2011 seçimlerinin hemen ardından gerek parlamento içi gerek parlamento dışı siyasi partilerle, STK'larla, medya gruplarıyla, hep birlikte geniş tabanlı, 2007'de başlattığımız çalışmayı yine aynı şekilde başlatmayı hedefliyoruz. Biz şu anda kapıyı aralıyoruz. 12 Eylül akşamı bu kapı aralanmış olacak. O kapıdan girmek suretiyle çok daha geniş, ülkenin sorunlarına çözüm üreten, çok daha kapsamlı bir Anayasa'yı inşallah 2011 sonrasında hallederiz. Çağrımı şimdiden yapıyorum.
1 AY ÖNE ALINABİLİR
Erken seçimin telaffuzuna bile tahammülünüz yok ama rahmetli Özal 1987 referandumunda istediği sonucu alınca bir baskın seçime gitti ve çok başarılı oldu. Siz de beklentilerinizin üstünde "Evet" oyu çıkarsa, seçimleri öne çekmeyi düşünür müsünüz?
ERDOĞAN: Bir defa referandum veya yasal ifadesiyle halk oylamasında çıkacak olan netice partimin oyu değildir. Bizim oyumuz değildir. Bu 26 maddelik halk oylamasındaki milletin oyudur. Dolayısıyla böyle bir erken seçim söz konusu değil. Ancak Yüksek Seçim Kurulu ile mutabakat sağlanabilirse yani Temmuz'da yapılacak olan normal seçimin hiç olmazsa okulların kapanması sonrasına, bir ay öne alınmasına biz gerekli desteği veririz ve bunu arzu ederiz.
Ön planda BDP'nin, arka planda Öcalan'ın ve PKK'nın pompaladığı ve birebir makyaj noktasına getirdiği boykotun toplum üzerinde baskıya dönüşmemesi için, halka çağrı, halkı ikna çabalarınızın dışında, insanların sandığa güvenle gidip gelmesini sağlayacak ne gibi önlemler alıyorsunuz?
ERDOĞAN: Hükümet olarak her türlü tedbiri aldık, alıyoruz. Ne gerekiyorsa, polis, jandarma, silahlı kuvvetlerimiz noktasında her türlü adımı atacağız. Şehirde, kırsal kesimde vatandaşımızın namusu durumundaki demokratik haklarını kullanmasını sağlamanın yol ve yöntemi neyse, bunu yapmanın kararlılığı içerisindeyiz. Bunu sıradan bir olay olarak görmüyoruz. Çünkü bu Türkiye'nin meselesidir, bu ülke meselesidir.
Diyarbakır özelinde ve Güneydoğu genelinde sandıktan nasıl bir sonuç bekliyorsunuz?
ERDOĞAN: Moral olarak bir şey ifade edeyim: Gerek Diyarbakır'da, gerekse Güneydoğu Anadolu'da, Doğu Anadolu'da inanıyorum ki çok çok iyi bir netice çıkacak. Bunu Van'daki katılımda gördük, Diyarbakır'da gördük, Bingöl'de, Gaziantep'te, Erzurum'da gördük.. Temenni ederim ki sonu gayet iyi bitecek.