''Balyoz Planı'' iddiaları soruşturması kapsamında tutuklu olan eski 1. Ordu Komutanı emekli Orgeneral Çetin Doğan ve emekli Korgeneral Engin Alan'ın da aralarında bulunduğu 14 kişinin tahliyesine karar verildi.
İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesi üye hakimi Yılmaz Alp, soruşturma kapsamında tutuklananların geçen hafta içinde yaptıkları itirazları değerlendirdi.
Hakim Alp, eski 1. Ordu Komutanı emekli Orgeneral Çetin Doğan, emekli Korgeneral Engin Alan ve emekli Tuğgeneral Süha Tanyeri'nin de aralarında bulunduğu 14 kişinin tahliyesine karar verdi.
TAHLİYE OLAN 14 KİŞİNİN İSİMLERİ BELİRLENDİ
''Balyoz Planı'' iddiaları soruşturması kapsamında tutukluyken tahliye edilen 14 kişinin isimleri belirlendi.
İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesi üye hakimi Yılmaz Alp'in, yapılan itirazlar üzerine tahliyelerine karar verdiği 14 kişinin isimleri şöyle:
''Tümamiral Ali Semih Çetin, Korgeneral Yurdaer Olcan, Tümgeneraller İhsan Balabanlı, Bekir Memiş ve Abdullah Dalay, eski 1. Ordu Komutanı emekli Orgeneral Çetin Doğan, emekli Tümgeneral Nuri Ali Karababa, emekli Korgeneral Engin Alan, emekli Tuğgeneral Süha Tanyeri, Yarbay Ali Rıza Sözen, Albaylar Hanifi Yıldırım, Yüksel Gürcan, Mustafa Önsel ve Bülent Tunçay.''
Bu arada, Süha Tanyeri ve Çetin Doğan'ın avukatı Hüseyin Özdemir, gazetecilere yaptığı açıklamada, geçen hafta İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesine müvekkillerinin tahliyesi için başvurduklarını söyledi.
Özdemir, müvekkili Tanyeri'yle ilgili tahliye gerekçesi olarak Anayasa'nın 2. ve 10. maddelerini gösterdiklerini belirterek, başvuruda, ''Komutanları serbestken müvekkillerinin de tahliye edilmesi gerektiği'' yönünde ifadenin yer aldığını kaydetti.
Aynı şekilde müvekkili Doğan için de bu gerekçelerle birlikte sağlık durumunun elverişsizliğinin söz konusu olduğunu ifade eden Özdemir, savcılık talimatı gereği tebligat çıkarılacağı için tahliye kararı örneğinin kendilerine verilmediğini söyledi.
Öte yandan, tahliye istemiyle mahkemeye yapılan başvuru sayısının 26 olduğu öğrenildi.
ÇETİN DOĞAN'DAN AÇIKLAMA
''Balyoz Planı'' iddiaları soruşturması kapsamında tutukluyken tahliye edilen eski 1. Ordu Komutanı emekli Orgeneral Çetin Doğan, ''Benim bulunduğum yerde darbe konuşulmaz, konuşulmamıştır. Darbelere karşıyım, çünkü darbelerin en fazla Türk insanına, ulusuna zarar verdiğini, orduya zarar verdiğini gördüm'' dedi.
Doğan, Silivri Cezaevinden tahliye edildikten sonra gazetecilere yaptığı açıklamada, soruşturma kapsamında sorgulanan kişilerden hiçbirinin, seminerde darbe lafı edildiğine ilişkin bir ifadede bulunmadığını söyledi.
Seminerdeki tüm konuşmaların kendi emriyle kayıt altına alındığını söyleyen Doğan, ''Bunlardan tutuyorlar birkaç CD yapıyorlar. Ne imza var, hiçbir şey yok. Siz atıyorsunuz içeriye. Kaçma tehlikesi yok. Niye yok? Daha çıktığı gün ben televizyonların başına geçtim. Öyle bir suçluluk kompleksi içinde olsaydım ne olurdu? Kaçar giderdim'' diye konuştu.
Amerika'ya ve Avrupa'daki tüm ülkelere vizesi bulunduğunu, Amerika'da kızı olduğunu, ama kendisinin burada kaldığını ve davanın sonuna kadar kalmaya devam edeceğini kaydeden Doğan, savcılardan, belgelere konulan kısıtlama kararlarını kaldırmalarını talep etti.
Çetin Doğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Bu belgelere konulan kısıtlama kararlarını kaldırsınlar, bunları kimin tertiplediğini, onları da biz çıkartalım. Suçsuzluğumuzu biz ispat ediyoruz. Balyoz Darbe Planı ile ilgili, sahteliğini, bunun çakma bir plan olduğunu, nereden alıntılar yaptığını biz ilan ediyoruz. Şimdi de bize belgeleri verdikleri takdirde bunun ucunu bulmak da bizim boynumuzun borcu olsun. Devletin yahut savcıların bulması lazım, ama demek ki çıkmazdalar. Onları da biz buluruz, yeter ki bu dava üzerindeki kısıtlamalar kaldırılsın. Şimdiye kadar ifadelerimiz, arkadaşlarımızın ifadeleri ve bilirkişi raporları dışında elimize resmen geçen bir şey yok. Tabii bir silahşörün yayınladığı meşhur çöp tenekesine benzeyen bir kitap var. Ama bunların hepsinin adalet yerini buluncaya kadar mücadelesi yapılacak. Sakinlikle yapılacak, kavgasız yapılacak. Herkes, halkımız anlayacak. Bizim derdimiz adalet. Türkiye'de adaletin hakim olması lazım. 'Mülkün temeli adalet' diyoruz, o zaman bütün ulusumuzun bu adalete sahip çıkması lazım.''
Bir gazetecinin, ''Eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral Hilmi Özkök ile bir polemik yaşadınız, kırgın mısınız kendisine?'' şeklindeki sorusu üzerine Doğan, ''Ben insanlara kırgın olamam. Ben bana karşı olanlara da kırgın olamam. Ben ulusuma ihanet edenlere kırgınım. Tertip içinde olanlara, bu tertibe göz yumanlara, gerçekleri bildikleri halde açıklamayanlara kırgınım'' diye konuştu.
Özkök ile zamanın Kara Kuvvetleri Komutanının da seminere katılacağını, ancak son dakikada vazgeçildiğini ifade eden Doğan, ''Ankara'da çıkan meşhur tezkere ve Amerikalıların gelmesi, onlarla yapılan müzakere, ondan dolayı son anda gözlemcilerini gönderdiler. Gözlemcileri kendilerine raporlarını verdi. Bunu en başından anlattım. Şimdi bunu çıkıp da 'Efendim, her şeyi ben biliyorum' deyip de bazıları kenara çekilip de kendileri bir şey söylemiyorsa, bu utanılacak bir şeydir'' dedi.
CİHANER'İN TAHLİYESİ
Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner'in tahliyesiyle kendi tahliyesi arasında paralellik olup olmadığı sorulan Doğan, öyle bir zamanlamanın söz konusu olmadığını belirterek, şöyle devam etti:
''Cihaner'in tahliyesine en az benim tahliyem kadar sevindiğime inanın. Yürekli bir savcımız, gerçek Cumhuriyet savcısı. Bugüne kadar bu davalarla ilgili düşüncelerim fluydu. Başımdan geçeni gördükten sonra artık kesin olarak neler yapıldığını, nasıl tertipler içinde olunduğunu görüyorum. Bu korkunç bir şey. Buna ulusumuzun müsaade etmemesi lazım. Yargı demek ki belli kimselerin eline tam geçtiği zaman Silivri benzeri kampüsler yurt sathında yayılacak. Bunu önleyelim. 'Adalet' diyoruz. Ben ilk defa bu konularla ilgili ortaya çıkıp konuşmaya başladığım zaman Sayın Başbakan dedi ki; 'Bir Orgeneral televizyon televizyon dolaşıyor, bir şeyler söylüyor. Sanmayın ki biz onların ne yaptığını bilmiyorduk. Onlar bildiklerini yaptılar, biz bildiklerimizi yaptık'. Çıksın ortaya koysun. Devletin kuruluşları var. Benim bulunduğum yerde darbe konuşulmaz, konuşulmamıştır. Ben darbelere karşıyım, çünkü darbelerin en fazla Türk insanına, ulusuna zarar verdiğini, orduya zarar verdiğini gördüm. Ben devrimden yanayım. Atatürk devriminden yanayım. O yüzden Atatürkçüyüm. Atatürk devrimlerine yürekten sadık bir kimsenin darbeci olmasına olanak yok. Biz darbeci değiliz, Türk ordusu da darbeci değildir.''