Güney Deniz Saha Komutanı Koramiral Kadir Sağdıç ile eski Kuzey Deniz Saha Komutanı emekli Koramiral Ahmet Feyyaz Öğütçü'nün de aralarında bulunduğu 3'ü tutuklu 33 sanığın, ''Ergenekon silahlı terör örgütüyle doğrudan bağlantılı olarak kafes operasyonu eylem planını hayata geçirmek üzere faaliyet yürüttükleri'' iddiasıyla yargılanmasına başlandı.
Güney Deniz Saha Komutanı Koramiral Kadir Sağdıç ile eski Kuzey Deniz Saha Komutanı emekli Koramiral Ahmet Feyyaz Öğütçü'nün de aralarında bulunduğu 3'ü tutuklu 33 sanığın yargılandığı davada, Agos Gazetesi Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Aris Nalcı'nın davaya müdahil olma talebinin reddi yönünde oy kullanan üye hakim Oktay Kuban, istemde bulunanların davaya katılma haklarının olmadığını bildirdi.
İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada davaya Nalcı adına müdahil olma talebinde bulunan avukatlardan Fethiye Çetin, iddianamede sanıkların örgütsel faaliyetleri içerisinde Agos Gazetesi abonelerine eylem hazırlığında olduklarının belirtildiğini, ''Poyrazköy'de ele geçirilen mühimmata'' ilişkin davanın sanıklarından Levent Göktaş'ın iş yerinde bulunan DVD'de sanıkların Agos Gazetesi ve abonelerine eylem planladıklarının yer aldığını kaydetti.
Çetin, etkili propaganda teknikleri ve kitle iletişim araçları kullanılarak Türkiye'deki gayrimüslimlerin ve Adalar'da yaşayan Agos Gazetesi abonelerinin ciddi tehlike altında oldukları şeklinde psikolojik baskı yapılmasının planlandığının da iddianamede anlatıldığını hatırlattı.
''EYLEMİN HAZIRLIK AŞAMASI TAMAMLANDI, İCRA AŞAMASINA GEÇİLDİ''
Sanıklar hakkında gazete abonelerine ilişkin kişisel bilgileri rızaları dışında kaydetmek ve gazete abonelerinin tehdit edilmesi yönünde suçlamaların da yer aldığını belirten Çetin, sanıkların bu suçlar açısından da ayrıca cezalandırılması gerektiğini savundu.
''Kafes Eylem Planı''nın, Agos gazetesi ve abonelerine yönelik olduğunu öne süren Çetin, bu plan kapsamında gayrimüslimlerin adları, kiliseleri, gazetenin abone listelerinin belirlenmesiyle eylemin hazırlık aşamanın tamamlandığını, artık icra aşamasına geçildiğini ifade etti.
Çetin, bu açıdan suçtan zarar gördüklerini belirterek, davaya müdahil olmak istediklerini bildirdi.
Avukat Çetin'in dilekçesini okuduğu sırada bazı sanık avukatları çok uzun olduğu gerekçesiyle dilekçenin okunmasına itiraz etti.
Bunun üzerine müdahil olma talebinde bulunan avukatlardan Bahri Belen de ''Sanık avukatlarının müdahil istemimize ilişkin sabırsızlığını hiçbir usul kuralına sığdıramıyorum. Bu sabırsızlığı mesleki ferasetsizlik olarak görüyorum'' dedi.Tutuksuz sanık Metin Samancı da mahkemenin bu davaya bakmakla yetkili ve görevli olmadığını öne sürerek, dosyanın askeri mahkemeye göndermesini istedi.
SANIK AVUKATLARININ BEYANLARI
Bazı sanıkların avukatı olan Celal Ülgen ise dosyadaki kanıtların usul kurallarına uygun toplanmadığını ileri sürerek, ''Müdahil olma talebinde bulunan avukatlar peşin hükümle hareket ettiği için üzülmekteyiz, kırılmaktayız. Oligarşi ülkemizde dini inanç ve ırk ekseninde oyunlar oynayarak mezhepleri birbirine vurarak, çarpıştırarak bizleri sanık sandalyesine oturtmaktadır. Ermeni kardeşlerimizden uğruna öldüklerimiz, öleceklerimiz var. Bunun faillerini burada aramak olanaksızdır. Bizler bu arkadaşlarımız için canlarını feda edecek durumdayız. Sanki eylemler planlanmış gibi gösterilerek kardeşlik ve barış duygularımız incitilmektedir'' diye konuştu.
Levent Bektaş'tan elde edildiği öne sürülen DVD'nin kopya ve imajının alınmadığını söyleyen Ülgen, bu iddiaların gerçek olması durumunda müdahil olmak isteyen avukatların yanında kendilerinin de davaya katılabileceklerini söyledi.
Ülgen, müdahil olma yönündeki talepleri yerinde bulmadığını öne sürerek, talebin reddine karar verilmesini istedi.
Koramiral Kadir Sağdıç'ın avukatı Metin Ergün de mahkemenin baskı altında olduğunu öne sürerek, ''Suçtan zarar görmeleri lazım. Mağdur hissedebilirler ama onların hissiyatları mahkemeyi bağlamaz. Ortada eylem yoksa, suç yoksa, fiil yoksa müdahillik nereden geliyor?'' dedi.
Ergün, son 10 yıl içinde Adalar bölgesinde 33 eylem olduğunu, 13'ünün failinin belirlendiğini, faili belli olmayan 20 suçun ise ''hırsızlık'', ''mezarlıkta içki içmek'', ''şişeleri kırıp mezarlığa atmak'', ''elektrik kontağından yangın çıkarmak'' gibi suçlar olduğunu kaydetti.
Agos gazetesinin abone listesinin 2006'da yazıldığını, bu davayla bir ilişkinin olmadığını dile getiren Ergün, müvekkillerinin hukuk dışı saldırılara maruz kalmaması, mahkemenin baskı altında olmaması için müdahillik talebinin reddine karar verilmesini istedi.
Bu arada avukat Bahri Belen ile tutuksuz sanıklar arasında konuşmalar gerçekleşti. Belen'in sanıklara yönelik olarak ''Bir şey söylemek istiyorsanız açıkça söyleyin'' dediği duyuldu.
Bunun üzerine Mahkeme Heyeti Başkanı Vedat Yılmazabdurrahmanoğlu da duruşmanın düzenini bozanların dışarıya çıkarılacağı yönünde uyarı yaptı.
Sanık avukatlarından İhsan Nuri Tezel de tehdit mektuplarının gazete abonelerine gönderilmediğini, müdahil olma talebinde bulunan avukatların hangi suçtan davaya katılmak istediklerini anlayamadığını söyledi.Diğer sanık avukatları da müdahil olma talebinin reddi yönünde görüş bildirdi.
SAVCILIK GÖRÜŞÜ
Taleplere ilişkin görüşü sorulan İstanbul Cumhuriyet Savcısı Ahmet Nuri Saraç, Aris Nalcı'nın müdahil olma yönündeki talebinin gerekçesinin tam açıklanmadığını belirtti.
Bunun üzerine söz alan avukat Fethiye Çetin, Nalcı'nın Agos gazetesinin çalışanı, abonesi ve Ermeni kökenli olduğunu kaydederek, iddiaların gazetelerde yer almasıyla birlikte Nalcı'nın huzursuzluk yaşadığını, ekonomik zarar görerek işini kaybetme riskiyle karşılaştığını söyledi.
Sanıklar hakkında ''kişisel verileri kaydetmek'' ve ''tehdit'' suçlarına ilişkin iddianamede sevk maddesi bulunmadığını, bunun ayrı bir soruşturma konusu olduğunu belirten Savcı Saraç, müdahillik talebinde bulunan avukatların suçtan doğrudan zarar gördüklerine ilişkin yeterli gerekçe sunmamaları nedeniyle talebin reddine karar verilmesini istedi.
Savcı Saraç, dosyanın askeri mahkemeye gönderilmesi yönündeki talebin de reddine karar verilmesini talep etti. Mahkeme heyetinin talepleri değerlendirmek üzere duruşmaya ara verdiği sırada bazı sanıklar ile avukat Bahri Belen arasında tartışma yaşandı.
Belen'in, ''Bize müdahale yapmayın, kendinizi peşinen suçlu görmeyin'' demesi üzerine emekli Koramiral Ahmet Feyyaz Öğütçü'nün ''Biz pirüpakız'' dediği duyuldu. Bir sanığın ''Bizim için 7 dakikanın önemi var'' demesi üzerine Belen de ''Bizim için de bir saniyenin önemi var. Gerçeğin ortaya çıkması için uğraşıyoruz'' diye karşılık verdi. Duruşma salonundaki sanık yakınlarının tartışmaya katılması üzerine Belen, meslektaşları tarafından sakinleştirilerek dışarı çıkartıldı.
ARA KARAR
Mahkeme heyeti, verilen aranın ardından iddianamedeki anlatılanlar dikkate alındığında suçtan zarar görme ihtimali bulunan Agos Gazetesi Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Aris Nalcı'nın davaya müdahil olarak katılmasına hükmetti.
Askeri mahkemelerin görev alanına askeri suçlar ve benzerlerinin girdiğini, askeri suçun oluşması için de hukuki konusunun askeri bir yararın korunması şeklinde belirlenmesinin şart olduğunu belirten heyet, bu davada, sanıkların eylemlerinin Terörle Mücadele Kanunu kapsamındaki ''terör'' suçu kapsamında kaldığını ifade etti.
Mahkeme heyeti, ''Mahkemenin bu davanın sanıklarının yargılanmasında görevli ve yetkili olduğu'' gerekçesiyle tutuksuz sanıklardan Metin Samancı'nın ''görevsizlik'' kararı verilmesi yönündeki talebini reddetti.
ÜYE HAKİM KUBAN'DAN MUHALEFET ŞERHİ
Taleplere ilişkin çoğunluk görüşüyle alınan kararlara muhalif kalan üye hakim Oktay Kuban, sanıkların, davaya müdahil olmak isteyenlere yönelik, icrai bir eylemleri ve bu konuda açılmış bir dava bulunmadığını belirterek, müdahale talebinde bulunanların mağdur oldukları veya zarar gördüklerine dair delil ve anlatım da olmadığını, talebin varsayılan mağduriyet veya zarar görme iddiasına dayandığını kaydetti.
''Davaya katılma hakkı olmayanların katılmalarına karar verilerek, bu kişilere yargılamada bir taraf olma, bir süje sıfatı ve işlem yapma yetkisi verilmesi yargılama açısından sakıncalar doğuracaktır'' diyen Kuban, dosyada mağdur olduklarını veya zarar gördüklerini gösteren bilgi ve belge bulunmayan, doğrudan veya dolaylı olarak zarar görmemiş, varsayılan zararları nedeniyle müdahil olma talebinde bulunanların hukuken davaya katılma hakları bulunmadığını ifade etti.
Kuban ''Bu karar, katılma talebinde bulunanlarla aynı durumda olan çok sayıda özel veya tüzel kişinin bu davaya katılmasının yolunu açacaktır. Bu durumda bu davayı hukuki mecrasından çıkarıp katılanların talepleriyle farklı bir mecraya sokacaktır. Ayrıca katılanlar sadece sanıkların cezalandırılmasını istediğinden, bu davanın sanıkları çok sayıda katılanın cezalandırılmalarını istediği kişiler konumuna düşürecektir ki bu, sanıkları peşinen suçlu ilan etmek olacaktır'' dedi.
Müdahil olma talebinde bulunanların davaya katılma hakları olmadığı düşüncesinde olduğunu anlatan Kuban, bu nedenle talebin kabul edilmesi yönündeki çoğunluk görüşüne katılmadığını bildirdi.
İddianamede sanıkların eylemleri anlatılırken asker oldukları, örgütsel faaliyetlerinde askeri mahalleri kullandıkları, askeri ilişki ve mesleklerini kullandıkları, Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) içinde örgütlendikleri ve askeri mühimmatları kullandıklarının iddia edildiğini belirten hakim Kuban, sanıkların üzerlerine atılı suç yönünden askeri mahkemelerin görevli olduğunu ve görevsizlik kararı verilmesi gerektiğini söyledi.
Kuban, mahkeme heyetince bu yöndeki talebin reddi konusundaki çoğunluk görüşüne katılmadığını belirterek, sanıkların askeri mahkemelerin görevine ilişkin Anayasanın 145. maddesindeki ve CMK'nin 250/3. maddesindeki açık ve net düzenleme karşısında, ağır ceza mahkemelerinde yargılanmalarının Anayasanın 2. maddesindeki hukuk devleti ilkesine aykırı olduğunu ve doğal yargıç güvencesinin ihlali anlamına geldiğini savundu.Duruşmaya, iddianamenin okunmasıyla devam ediliyor.
''DARBEYE KARŞI 70 MİLYON ADIM KOALİSYONU''NDAN ADLİYE ÖNÜNDE AÇIKLAMA
Bu arada, Beşiktaş'taki İstanbul Adliyesi önünde toplanan ''Darbelere Karşı 70 Milyon Adım Koalisyonu'' üyesi bir grup, ''tüm darbeciler en ağır cezaya çarptırılıncaya kadar bu davanın arkasında olduklarını'' bildirdi.
Öte yandan, sanıklara destek vermek amacıyla adliyeye gelen başka bir grup adına açıklamada bulunan avukat Ayşegül Şahin de ''Türkiye'nin geldiği durumun çok acı olduğunu ve hukuksuzluğun had safhaya çıktığını'' öne sürerek, yargının bu duruma alet edilmeye çalışıldığını iddia etti.