Türkiye kamuoyu CHP lideri Deniz Baykal'ın, CHP milletvekilliğine taşıdığı eski kalem müdürü Nesrin Baytok ile 2007 genel seçimlerinden önce çekildiği iddia edilen yatak odası görüntülerine kilitlendi. Partinin Genel Sekreteri Önder Sav'ın MYK üyeleri ile birlikte basının karşısına çıkıp, "Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül bir tetikçi ile Baykal'ı iki dizinden vurduracaktı!" açıklaması bile söz konusu kasetle ilgili gündemi değiştiremedi. Bununla birlikte kasetin gerçek olup olmadığına, ne zaman, nerede ve kimler tarafından çekilip çekilmediğine dair CHP cephesinden henüz somut bir açıklama yapılmadı. Partinin ileri gelenlerinden bazıları kasetle ilgili sadece, "Bu, partinin iktidar yürüyüşünde önünü kesmek maksadıyla yapılmış bir komplo! Alçaklık! Şerefsizlik!" yorumlarını yaparken, bazıları ise sessiz kalmayı tercih etti. Özetle CHP'liler aralarında bir zımni anlaşma varmışçasına ortak bir tavır sergilemeyi tercih etti. Ancak partinin 1956'dan beri üyesi olan kurt siyasetçi İstanbul Milletvekili Ali Topuz, CHP cephesindeki bu sessizliğe daha fazla dayanamayıp, kaset ve sonrasındaki gelişmelere dair sorularıma açık yüreklilikle cevap verdi. İşte Topuz'la telefonda gerçekleştirdiğimiz o söyleşi;
Bu skandal patlayınca ilk konuşacak kişi Ali Topuz olur demiştim. Ama konuşmadınız!
Konuşmadım çünkü daha olayın içyüzünü bilmiyorum. Henüz partinin yetkili kurullarından ve en mühimi Genel Başkanımızdan konuya dair açıklama gelmeden konuşmamız doğru olmaz.
Nasıl bir açıklama bekliyorsunuz?
Bu kasetteki görüntüler gerçek midir, değil midir? Montaj mıdır? Neresi montajdır filan. Bunların bir an evvel aydınlatılması lazım.
Siz izlediniz mi o görüntüleri?
Evet. Maalesef izledim. Çok kötü! Çok utanç verici. Çok ahlaksızca! Umarım bir kurgu ya da montaj hilesi filandır bu kaset. Çünkü eğer o görüntülerdeki kişiler gerçekten Sayın Genel Başkanımız ve milletvekilimiz Nesrin Hanım'sa bunun çok feci sonuçları olur. Ama onlar olmadığını umuyorum.
Peki montaj olabilir mi gerçekten?
Teknoloji çok ileri düzeyde artık. Herkes için her görüntü kurgulanabilir. Bekleyip, göreceğiz ne olup olmadığını. Bizim de çok sessiz kalmamız beklenemez elbette. Çünkü burada söz konusu olan 80 yıllık bir parti ve onun genel başkanı. Yani izin veremeyiz birilerinin kişisel hatasından dolayı bu partiyi yıpratmasına. Ayrıca burada bir kusur var ise bu partiye mal edilemez. Kimsenin bu olay üzerinden CHP'yi yıpratmasına göz yumamayız.
GERÇEKSE İSTİFA ETMELİ
Peki ya gerçekse Sayın Topuz?
Gerçekse bedeli ödenir. Şimdi söz konusu kişiler sıradan iki vekil olsaydı ne olurdu? Partiyi kamuoyu nezdinde zor duruma düşüren bu kişiler derhal uzaklaştırılırdı. Burada da olacak olan odur. Derhal iki isim de istifa etmelidir. Yoksa ne diyeceğiz kamuoyuna? "Kusura bakmayın biz her kusuruna , zaafına rağmen Genel Başkanımızın arkasındayız" mı diyeceğiz. Olur mu öyle şey? Sonuçta insanlar hata yapar ve bunun bedelini öder. İnanmak istemiyorum ama Sayın Genel Başkanımızın daha dikkatli olması lazımdı. Biz sıradan insanlar değiliz. Ben 1956'da partiye girdiğimde büyüklerimiz bize ders verirlerdi; "Artık madem bu partiye girdiniz. Siyaset yapacaksınız. O halde, özel hayatınızın da yeri geldiğinde kamuya mal olacağını bilmelisiniz!" Doğrusu da bu! Biz ahlaklı ve erdemli davranmazsak, toplumdan nasıl ahlak ve erdem bekleyebiliriz ki?
Peki kim ya da kimler çekmiş olabilir bu kaseti?
Ya partimizi etkisizleştirmek için kurgulanmış bir gizli servis veya istihbarat örgütü tertibidir. Ya da bu işe meraklı ama aynı zamanda Sayın Genel Başkan'ın burnunun dibinde olan insanların rezaletidir. "Parti içindeki muhalif kanat" diyorlar. Şahsen ben de Sayın Genel Başkan'a son dönemde muhalif tavırlar gösterdiğim için alınıyorum bu sözlere. Allah aşkınıza Baykal'a muhalif adam nerden bilecek bu gizli kapaklı yapılan işleri. Böyle bir yasak ilişkiyi gelip muhalif isimlerle mi paylaşacak! Bunu bilse bilse bu işin içinde olan Baykal yakını insanlar bilir.
Ne olacak peki bundan sonra
Partililer beni arıyor. "Niye susuyorsun?" diyorlar. Diyorum ki; "Ne diyeyim?" Şimdi kalkıp konuşsam bu defa benim muhalif kimliğimden dolayı bir hesap kitap işine girdiğimi düşünecekler. Ama biliyorum ki konuşmamız, partimizi korumamız lazım, tüm bu çirkin spekülasyonlardan. Bunun kişisel bir kusur olduğunu söyleyelim. Onlar da istifa etsin. Sonrasına bakarız. Ama konuşmuyorlar ki! Genel Başkanımız 3 gündür sus pus! Çıksa dese ki, "Yalandır! O görüntülerdeki ben değilim! Montajdır!" O zaman ona göre tavır alacağız. Mücadele edeceğiz. Ama maalesef tık yok! Eee şimdi ne diyelim biz kamuoyuna?
NAMUSLU KADINLAR
Peki ya Nesrin Baytok ne yapmalı?
Nesrin Hanım'ın durumu daha kötü! O görüntüler nasıl insafsızca! Bunu yapanlar bu kadıncağızın çocuğu var diye düşünmez mi hiç? Bundan sonra Nesrin Hanım ne yapacak? Diyelim ki devam kararı verdi. Nasıl gelecek Meclis'e? Partili kadınlarımız arıyorlar. Çok tepkililer. Onun da derhal bir açıklama yapması gerekiyor. Gerçek mi bu iddialar değil mi anlatması lazım. Yıllardır bu partiyi omuzlarında taşıyan kadınlarımıza ihanettir bu.
Görüntüler doğruysa peki
Nesrin Hanım istifa etmeli! Aksi takdirde Meclis'teki bütün kadın arkadaşlarımız zan altında kalacak! Olmaz böyle bir şey! Olamaz! Yıllardır bu partiyi omuzlarında taşıyan, ahlaklı, namuslu kadınlarımıza bu ihaneti kabul edemeyiz! Edilemez!