İlk duyduğumda ben de, "Hayydaa nerden çıktı şimdi bu Roman açılımı?" demiştim demesine ama bugün İstanbul'da gerçekleşecek Romanlarla Başbakan Erdoğan'ın buluşmasının fikir babalarından AK Parti Bursa Milletvekili Ali Koyuncu'yu dinleyince, çok utandım ve "Hakikaten bize ayıp!" dedim. Adım gibi eminim, sizler de Koyuncu'nun yıllarca arkadaşlık yaptığı Romanlara dair anlattıklarını okuyunca aynı hisse kapılacak ve bu buluşmada aslında ne kadar geç kalındığını anlayacaksınız.
Kürt açılımı, Alevi açılımı derken, bir de Roman açılımı çıktı! Nerden geldi Allah aşkına aklınıza? - Valla aslında hep aklımdaydı. Çünkü Bursa'nın Mustafakemalpaşa ilçesindenim. 14 yıl Roman vatandaşlarla birlikte yaşadım. Aynı okula gittim. Aynı nefesi soludum. Birçoğuyla arkadaş oldum ve evlerinde büyüdüm. Samimiyetle söylemeliyim ki aslında Türkiye'de en gerekli olan açılım Romanlarla ilgiliydi. Başbakanımızın Demokratik Açılım'ı anlatırken, "Bu projede sadece Kürt meselesi, Alevi meselesi yok. Roman kardeşlerimizin de sorunları var" demesinden sonra Roman Dernekleri ile iletişime geçtim. Sonra da Sayın Bakanımız Faruk Çelik'e, "Roman açılımını başlatabilir miyiz acaba?" dedim. O da sağ olsun hemen sahiplendi ve projeyi Sayın Başbakanımıza sundu. Başbakanımız da madem tam demokrasi, tam eşitlik. O halde neden olmasın deyip düğmeye bastı!
Tamam da... Demokrasiden yana ne gibi problemleri var ki Romanların? - Emin olun bu ülkede en fazla ayrımcılığa tabi tutulan toplum Romanlar. Sorarım şimdi size, küçükken anneniz yaramazlık yaptığınızda ne diye korkuturdu sizi?
Çok şeyle! Hatırlayın. "Çingenelerin eline veririm!" demez miydi?
Derdi valla! - Ya da bir kadının rüküşlüğünü anlatmak için nasıl bir benzetme kullanılır halk arasında; "Aaaa Çingene gibi giyinmiş!" Veyahut da bir tartışma anında biri diğerini aşağılamak, küçümsemek için ne der genellikle; "Çingenelik yapma kardeşim!" Şimdi sizden ricam buradan bakarak sayıları 3 milyonu bulan Roman vatandaşlarımızın nasıl ayrımcılığa tabi tutulduğunu, soylarından dolayı nasıl aşağılandıklarını anlamaya çalışmanız.
Onun için mi Romanlar kendilerine Çingene denilmesinden hoşnut olmuyor? - Nefret ediyorlar! Aslına baktığınızda aynı şey. Ama yıllar yılı bu ülkede biri aşağılanmak, horlanmak istendiğinde hep Çingene benzetmesinden yola çıkıldığı için öyle hitap edilmesini istemiyor. Onun yerine Roman denilmesini tercih ediyorlar.
Açılımdan önce istatistiksel bir çalışmanız oldu mu? - Bir çalışma yapıyoruz. Daha önce yapılmış çalışmalar var ama çok sağlıklı değil. Biz bununla alakalı olarak 10 Aralık'ta İstanbul'da Conrad Otel'de Türkiye'nin doğusundan batısına, kuzeyinden güneyine, hangi illerde ve ilçelerde Roman dernekleri var, onları tespit ettik. Ve hepsine davet çıkardık.
En çok hangi bölgede? - Marmara ve Ege Bölgesi'nde. İl olarak baktığımızda da Edirne ve İzmir'de yoğunlar. Ama Türkiye'nin her tarafında varlar sonuçta. Mersin'de de, Diyarbakır'da da... Conrad'daki toplantıda çok enteresan anekdotlar yaşandı. Mesela Diyarbakır'dan gelen temsilcinin söyledikleri, üzerinde çok düşünülmesi gereken bir konuydu.
Ne söyledi ki? - "Biz ayrımcılık içinde, ayrımcılık yaşıyoruz" dedi. "Tamam kabul, Türkler Kürtlere ayrımcılık uyguluyor ama Kürtler de bize uyguluyor" dedi. Çok önemliydi bu bence.
Ayrımcılığın dışında ne gibi talepleri var? - Konut ve eğitimde eşit hakka sahip olmak istiyorlar. Tabii ama mesela yerleşik düzene geçmek istiyorlar ama bu geçişte özlerini de kaybetmek istemiyorlar. Kültürlerinden uzaklaşmak istemiyorlar. Devlet yerleştirsin, modern konutlar versin ama benliğimizden koparmasın diyorlar.
Sulukule'deki dönüşüm projelerine çok karşı çıktılar... - Evet, orada olduğu gibi olmasın diyorlar. Aslında o dönüşümde niyet çok iyiydi ama Romanlar tamamen kendilerini değiştirecek, dönüştürecek projenin olmasını reddediyor.
Peki eğitimde nasıl bir eşitlik talepleri var? - Aslında en büyük dertleri o. Okuyamıyorlar, çünkü bir Roman olarak istedikleri okula gidemiyorlar. Evet anayasa önünde eşit haklara sahipler ama maalesef toplum önünde değil! Bir Roman çocuğunu elit tabakanın çocuklarının okuduğu bir devlet okuluna göndermeye kalksa o okulda kıyamet kopar! Devlet koparmaz ama diğer çocukların velileri koparır! Yaşanmış bir yığın örnek var. Ve bunlar çok dramatik! Dinleyince insanın içi parçalanıyor. Düşünün okulda herhangi bir yanlış olsa bütün gözler derhal Roman çocuklara yöneliyor. Diyelim okulda birinin çantasında bir kayıp var. O kaybın sebebi olarak hemen Roman çocuk gösteriliyor. Bir dinleseniz ne yürek dağlayan hikâyeler var onların yaşadıkları.
Eğitim seviyeleri ne durumda? - Çok fazla üniversite mezunu yok ama üniversite mezunu olup bazı görevlere gelenler de var. Şu anda Öğretmen Evi Müdürlüğü yapan, bir okulda Müdür Yardımcılığı yapan, öğretmen olanlar var. Var ama parmakla gösterilecek kadar. Bunun da tek bir nedeni var. Ayrımcılık! Çok büyük etken.
Abdi İpekçi Salonu'nda 15 bin Roman Başbakan'la buluşuyor. Ne isteyecekler acaba Başbakan'dan? - Evet Türkiye'nin dört bir yanından temsilcileri gelecek ve dertlerini, dileklerini anlatacaklar. İstekleri belli. Daha iyi bir yaşam. Daha umutla bakacakları bir gelecek...
İlginç bir buluşma olacak. Ortak slogan nedir peki? - Valla onların sloganı nedir bilmiyorum ama benimki belli: "Hepimiz Romanız. Hepimiz Çingeneyiz!" Bir günlüğüne olsa da bunu diyelim ve yıllardır; tavırlarımızla, sözlerimizle yaklaşımlarımızla aşağıladığımız, toplum dışına ittiğimiz bu kardeşlerimizden özür dileyelim. Çoktan hak ettiler bunu.