Üçüncü iddianamede Başbakan Tayyip Erdoğan'a lav silahıyla suikast girişiminde bulunulacağı savunuldu. Bununla ilgili yarbay Mustafa Dönmez'in telefonda Emin Gürses'e "Onun ipi çekildi, bu lafımı unutma" dediği yer aldı. Eski Başbakan Bülent Ecevit'in de 'tedavi' adı altında öldürülmek istendiği de iddialar arasında. Mahkemece kabul edilen iddianamede, Yarbay Mustafa Dönmez'in ajandasının ön gözünde Başbakan Tayyip Erdoğan'ın Ankara Keçiören'deki evinin uydu fotoğraflarının ele geçirildiği belirtildi. Düzenlenmesi planlanan bir suikastin krokilerinin olduğu söylenen fotoğrafların sahibi olan Yarbay Dönmez'in 18 Şubat 2008'de Emin Gürses ile yaptığı ve teknik takibe takılan bir telefon görüşme dinlemesine de iddianamede yer verildi.
"GÖREVİ GEREĞİ"
Telefon konuşmasında Gürses'in, "Arkadan başka operasyon gelecek dün Tayyip Erdoğan kendi ağzından kaçırdı devam edecek diyor operasyonlar" sözüne Dönmez, "Ama ama bak onun ipi çekildi, bu lafımı unutma" diye karşılık veriyor. İddianamede ise bu konuşmayla ilgili "İpi çekildi derken Başbakan hakkında verilen karardan haberi olduğu ve kendisine verilmiş görev gereği Başbakan'ın evine ait krokileri temin edip çalışma yaptığı anlaşılmıştır" değerlendirilmesi yapıldı. İddianamede Ergenekon'un tutuklu sanıklarından yazar Ergün Poyraz'da ele geçirildiği ileri sürülen 'Cinayet' isimli bir belgede yer aldı. Söz konusu belgede Bülent Ecevit'in 2001'de bazı çevreler tarafından görevden uzaklaştırılmak istendiği yerine düşünülen Başbakan Yardımcısı Özkan'ın ise bunu kabul etmediği iddiası aktarıldı. Aynı belgede, 4 Mayıs 2002'de Başkent Üniversitesi'nde bağırsak iltihabı teşhisi konulan ve ertesi gün evinde dinlenmeye çekildikten iki gün sonra sırtını çarpması sonucu kaburgasının kırıldığı açıklanan Ecevit'in doktoru Prof. Turgut Zileli ve Prof. Dr. Mehmet Haberal'ın muayenesinin ardından hastanedeki 11'inci gününde durumunun kötüleştiği ifade edildi. Dönemin DSP Grup Başkanvekili olan Emrehan Halıcı'nın daha sonra Ecevit'in hastanedeki 11 Temmuz 2002'deki son randevuya gitmemesinin nedeni olarak "Gitseydi, kendisine çürük veya iş göremez raporu verilecek ve bu rapora dayanılarak başbakanlıktan düşürülecekti'' dediği de kaydediliyor.
BU BİR OPERASYONDU
İddianamede Ecevit'in koruma amirliğini yapan Recai Birgün'ün 29 Nisan 2009 tarihli ifadelerinde ise "Dünyada tedaviyi kesip de ayağa kalkan tek insan Sayın Bülent Ecevit'ti. Ne zaman tedavi kesildi, ayağa kalktı. O gün yaşananlar 57. Hükümetin iktidardan düşürülmesi için yapılan bir operasyondu'' dediği kaydedildi. Ecevit'in 'tedavi' adı altında öldürülmek istendiğini savunan Birgün, Başkent Üniversitesi Rektörü Prof. Dr Mehmet Haberal'ın hastanede tedavi gören Ecevit'in kürsüye çıkarak bir kaç kelime konuşmasını istediğini söyleyerek şunları anlattı:
ECEVİT'İN DURUMU
"Kürsü hazırdı. Ancak Ecevit'in boğazı düğümlendi. Konuşamadı. Haberal'a 'Niye böyle oldu' dendi. Haberal, endoskopi yaptıklarını, boğazını uyuşturduklarını bu nedenle konuşamamış olabileceğini söyledi. Haberal'a 'Madem böyle bir durum vardı neden konuşmasına izin verip birkaç kelime söylemesini istediği' soruldu. Haberal ise 'Neyse olur böyle şeyler' dedi. Sonraki günlerde felç olabileceği söylenerek Bülent Ecevit'in Bakanlar Kurulu'na katılmasına engel olundu. Ecevit, Başkent Üniversitesi'yle tüm ilişkilerini kestikten sonra normal hayatına geçti ve görevine başladı."