Milli sporcu Sude Nur Çakır, Avrupa Bilek Güreşi Şampiyonası'nda Avrupa Şampiyonu olup tüm Türkiye'nin göğsünü kabarttı. Ancak Milli sporcu Sude Nur Çakır'ın şampiyona sonrasında AK Parti İl Başkanı Hakan Han Özcan'ı ziyaret etmesinin ardından, Ankara Büyükşehir Belediyesi Spor Kulübü ile olan sözleşmesi tek taraflı olarak feshedildiği açıklandı. Şampiyonluk sonrası AK Partili siyasetçilerin tebriklerini kabul etmesi ve AK Parti İl Başkanı Hakan Han Özcan'ın kutlama davetine icabet etmesinin ardından, Ankara Büyükşehir Belediyesi'nin sözleşmesini feshettiği milli sporcu Sude Nur Çakır ve babası Lokman Çakır önemli açıklamalar yaptı.
AİLESİNİN FEDAKARLIKLARI VE ŞAMPİYONLUK YOLCULUĞU
Milli sporcu Sude Nur Çakır'ın babası Lokman Çakır, kızının şampiyonluk yolculuğunu şu sözlerle anlattı: Sude Nur adeta benim oğlum gibiydi. Oğlum gibi beraber çalıştık onunla. Tarlayı beraber ektik. Bahçe yaptık, bahçede beraber çalıştık. O zamanlar oldukça güçlüydü. Mesela gübre çuvalı 50 kilodur. 50 kiloluk gübre çuvalını alır, doğrudan kendisi doldururdu. Okulda bütün spor dallarında çaba gösterdi. Bilek güreşini kendi başlattı okulda. Bahçede kilit taş taşıyorduk beraber. Kilit taşlarını hep o taşıyordu. Tek elinde dört tane getirirdi. Yani tek elinde yirmi kilo taşırdı. O zaman onun sporcu olacağı belliydi. Avrupa'da gördüyseniz, kızın zıplamasından belli zaten. O hopluyor zıplıyor, kendi dengesini istifini hiç bozmuyor.
"HER BİR MÜSABAKAYA KENDİM GÖTÜRDÜM"
"Türkiye çapındaki okullar arasında yarışmalar başladı; 'Baba götürür müsün beni?' dedi. 'Tabii götürürüm' dedim. Bütün müsabakalara götürdüm. O zamanlar hiçbir kulüpte veya hocadan yardım almıyordu, her şeyi kendi emekleriyle kazandı. Bu sporun tekniğini bile bilmiyordu. Sonra Muhammed Hoca ile tanıştık. Muhammed Hoca Sude Nur'u Ankara Büyükşehir Belediyesi Kulübü'ne yazdırdı.
ANKARA BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ'NİN TAVRI VE FESİH KARARI
Lokman Çakır, kızının başarısının ardından yaşananları ise şöyle anlattı: Bizim siyasette bir işimiz yok. Biz çocuğumuz sporcu olsun istedik. 2 yıldır Büyükşehirde çocuğum, geçen yıl Avrupa'ya gitti, her şeyini Hakan Han Özcan karşıladı. Sağ olsun bazı eş dost, tanıdıklar destek oldu. Biraz kendi desteğimle Avrupa'ya da dünyaya da gönderdim. Yine de federasyon, orada çoğu masrafı karşıladı. Ancak Büyükşehir Belediyesi'nden bir yardım almadık, sadece lisansını aldık. Sadece kağıt üzerinde lisansı vardı. Mansur Yavaş demişti ki; 'Çocuk sporculara aylık bin lira ücret verilecek.' Onu dahi vermediler. Bir ay verdiler, iki ay verdiler, sonra kesildi. Şampiyona dönüşü karşılama dahi yapmadılar. Ben çocuğumu kendim karşıladım. Çocuğum İstanbul'dan uçağa bindi, ben kendi aracımla götürdüm. Orada her şeyi kendim takip ettim. Büyükşehir'den şampiyona sürecinde ne çocuğumu ne de beni bir arayan oldu. Eğer Büyükşehir Belediyesi sporcusuysa orada takip edilmesi gerekiyordu."
"ALDIKLARI BİR EŞOFMAN VE FORMA"
Sude 2 yıldır orada çocuğuma hesap açtırdım. Hesaplarına yatan paralar belli. Aldıkları bir eşofman takımı ve bir forma verdiler. Başka bir şey yok. Muhammed Hoca'yı aramışlar. 'Bizi çiğneyerek oraya gittiniz. Bizim zıt parti olduğumuzu bilmiyor musunuz? Orada ne işi var? Bu bizim sporcumuz. Bu saatten sonra o çocuğun sporcu hakkını feshediyoruz' demişler. Verdiği bir takım eşofman yani. Onu da geri iade edeyim. Ben onun parasına, eşofmana ihtiyacım yok. Ben muhtarım. Ben CHP'ye de gittim, MHP'ye de gittim, AK Parti'ye de gittim. Hepsiyle de giderim. Bizim kapımız herkese açık. Bu çocuğu o şekilde kulüpten atmaları etmeleri çok ayıp, utanç verici bir durum."
"HAKAN BAŞKAN HEMŞEHRİMİZDİR"
"Hakan Han Özcan hemşerimizdir, yakın köylümüz. Önceden bir tanışıklığımız var. Geçen yıl ayni turnuva için tüm masraflarını karşıladı. O da çocuğun kazandığını görünce kızımı davet etti. Biz oraya giderken siyasi bir düşünceyle gitmedik. Çünkü benim çocuğum AK Parti'nin değil, Türkiye'nin bayrağını salladı."
SUDE NUR ÇAKIR'DAN DUYGUSAL AÇIKLAMALAR
Milli Sporcu Sude Nur Çakır ise yaşadığı duygusal anları ve karşılaştığı zorlukları şu şekilde ifade etti: O an çok gururlandım. Türkiye'deki o kadar tanıdığım insanlar, ailem, bana destek olan herkes ekranda izliyordu. Ayrıca o kadar emeğimin karşılığını aldığımı fark ettim. Çıktığım zaman ayaklarım titriyordu. O an gerçekten anlatılmaz yaşanır, ne demek istediğimi anlamanızı isterim. Çok güzel bir duyguydu benim için. Çünkü o kadar emek verdiğim, çalıştığım, çabaladığım şeyi sonunda başarmıştım. Farklı ülkeler arasında bayrağımızı dalgalandırmak ve onların içinde İstiklal Marşı'nı okutmak çok gurur verici bir şey. Öncelikle ailemin çok desteği var. İlk günden beri hep yanımdaydılar. Maddi manevi her koşulda, yani şehir dışı olsun, ülke dışı olsun her yere gönderdiler. Her zaman yanıma geldiler, destek oldular. Ayrıca antrenörüm benim yanımdaydı."
"MADALYAMI ŞEHİTLERİMİZE ARMAĞAN EDİYORUM"
"Erdem Beyazıt Anadolu Lisesi'nde bu bilek güreşine başladım. Oradaki beden eğitimi öğretmenlerim sayesinde ilerleme kaydettim. Onlar beni yönlendirmeselerdi; 'Şurada şu yarış var' 'Burada şu yarış var' demeselerdi ben ilerleyemezdim. İlk önce onlara teşekkür etmek istiyorum. Babam, kendi şahsi arabasıyla götürüyordu. Sponsorumuz yoktu. Bir destek olan yoktu. Ona rağmen sürekli babam destek oldu. Özellikle şehitlerimizin kanı yerde kalmadı. Orada o bayrağımızı dalgalandırdım. Ayrıca Atatürk'ün çok sevdiğim bir sözü vardır: 'Ben sporcunun zeki, çevik ve ahlaklısını severim' diye, o sözü nedeniyle Atatürk'e çok teşekkür ediyorum. Şehitlerimize Allah'tan rahmet diliyorum. 15 Temmuz şehitlerimize, Çanakkale şehitlerimize, Atatürk'ün silah arkadaşlarına hepsini armağan ediyorum."
"ÜLKEYE DÖNDÜĞÜMDEN KULÜBÜN BİLE HABERİ YOKTU"
"Hakan Başkanımız, Efe başkanımız geçen sene destek oldular ve sürekli yanımdalardı. Ben gittiğimden beri desteklediler ve babamla irtibattalardı. Şampiyona sonrası ertesi gün Türkiye'ye dönüş yaptığımda sabah erkenden Hakan Başkan babamı aradı. Efe Başkan benimle irtibata geçti; 'Gelin, bir davet edelim, bir şampiyonluk kutlaması yapalım' dediler. Makama davet ettiler. Mansur Başkan çağırmış olsaydı ona da giderdim ama o an çağırmadılar. Hatta paylaşım bile yapmadılar. Ankara Spor Kulübü'nde lisansım olmasına rağmen kulübümden kimse yoktu. Geldiğimden bile haberleri yoktu. Bin TL yatırıyorlardı bana. Her ay yatırmaları gereken parayı bazen üç ayda, bazen yatırmıyorlardı o kadar."