Ziya Gökalp şiirleri Türk tarihi açıdan büyük önem taşımaktadır. Bunun yanında Ziya Gökalp hayatı, eserleri ve kitapları ile de tarihimize ve Türkçülük akımına büyük hizmetlerde bulunmuştur. Biz de sizler için en çok merak edilen şu soruları derledik; "Ziya Gökalp hangi dönem temsilcisi ve hangi edebi akım için çalıştı, Ziya Gökalp neyi savundu?" İyi okumalar dileriz.
Ziya Gökalp hayatı ile bizi etkilemiş bir yazar ve siyaset adamıdır. 23 Mart 1876 yılında Diyarbakır'da dünyaya geldi. Eğitimine Diyarbakır'da başladı. 1886 yılında Rüştiye-i Askeriyye'ye (Askeri Ortaokul) girdi. Özgürlük hakkındaki düşüncelerini ilk defa bu okuldaki hocası Kolağası İsmail Hakkı Bey aşıladı. Amcası Müderris Hacı Hasip Bey'den geleneksel İslami İlimler dersleri almaya başladı. Öğrenimine İstanbul'da devam etmek istese de başarılı olamadı ve Diyarbakır'da devam etti. Burada 1891 yılında İdadi Mülkiye'nin ikinci sınıfına girdi. Son sınıfta iken arkadaşları ile okul çıkışlarında mutat olan "Padişahım Çok Yaşa" yerine "Milletim Çok Yaşa" diye bağırdıkları için soruşturmaya uğradılar. Liseden ayrıldıktan sonra amcasından Arapça ve Farsça öğrendi. Tasavvufla ilgilendi. Diyarbakır'da çıkan kolera salgını nedeniyle burada görevlendirilen Doktor Abdullah Cevdet Bey ile tanışma fırsatı oldu ve fikirlerinden etkilendi. Ekonomik sıkıntılar sebebiyle Öğrenimine devam etmek için İstanbul'a gidememesi, ailesinin evlenmesi için baskı yapması, aldığı felsefe dersleri ve ailesinden aldığı dini eğitim arasında çatışma yaşaması 18 yaşında intihar etmesine sebep oldu. Kafasına sıktığı kurşun, zor koşullar altında yapılan morfinsiz bir ameliyatla çıkarıldı. Bu girişimden sonra kendini tekrar okumaya verdi. 1896 yılında kardeşi Nihat sayesinde Harp Okulu öğrencileri ile birlikte İstanbul'a gitti ve burada ücretsiz olduğu için Baytar Mektebi'ne kaydoldu. Buradaki öğrenimi sırasında İbrahim Temo ve İshak Sükuti görüştü. Jön Türkler'den etkilendi. İttihat ve Terakki Cemiyeti'ne katıldı. 1898 yılında "Yasak yayınları okumak ve muhalif derneklere üye olmak" nedeniyle tutuklandı ve 1 yıl cezaevinde kaldı. Serbest bırakıldıktan sonra Diyarbakır'a sürgüne gönderildi. Amcasının vasiyeti üzerine amcasının kızı olan Vecihe Hanım ile evlendi. Bu evlilikten 1 oğlan 3 kız çocuk dünyaya geldi.
2.Meşrutiyet'ten sonra İttihat ve Terakki Cemiyeti'nin Diyarbakır şubesini kurdu ve Peyman Gazetesi'ni çıkardı. 1909'da Selanik'te toplanan İttihat ve Terakki Kongresi'ne Diyarbakır delegesi olarak katıldı ve burada kalmayı sürdürerek çevresinde bir kültür hareketi oluşturmaya çalıştı. Lise programlarına sosyal bilimler dersi koydurdu. İttihat ve Terakki'nin Selanik şubesinde gençlik kollarının başına geçen Ziya Gökalp çevresindeki gençlere toplumbilim ve felsefe dersleri verdi. 1912 senesinde derneğin merkezi İstanbul'a taşınınca Ziya Gökalp de İstanbul'a geldi ve Diyarbakır mebusu olarak Meclis-i Mebusan'a seçildi. Meclis dört ay sonra kapatıldı ve Ziya Gökalp Edebiyat Fakültesi'nde öğretim görevlisi oldu. Burada pek çok çalışma gerçekleştirdi. Düşüncelerini Türkçülük etrafında şekillendiren Ziya Gökalp, İstanbul'a gelir gelmez Türk Ocağı'nın kurucuları arasında yer almıştı. Bir yandan dergilere yazı ve şiir yazan Ziya Gökalp diğer yandan bireysel olarak eserler vermeye devam etti. I.Dünya Savaşı'nda Osmanlı'nın yenilmesinden sonra Ziya Gökalp tüm görevlerinden alındı. 1919'da İngilizler tarafından tutuklandı ve Malta'ya sürgüne gönderildi. Orada arkadaşlarına toplumbilim ve felsefe dersleri verdi. 2 yıl sürgünden sonra ailesiyle Diyarbakır'a gitti. 1923 yılında Maarif Vekaleti Telif ve Tercüme Heyeti Başkanlığı'na atandı. Bu sebeple Ankara'ya yerleşti. 1924 yılında kısa süren bir hastalığı sebebiyle dinlenmek için İstanbul'a gitti. Burada 25 Ekim 1924 günü hayatını kaybetti.