Nazım Hikmet'in "Yaşamaya Dair" şiiri, yaşamın anlamını ve değerini sorgular. Güçlü ve etkileyici bir dille yazılmış bu şiir, okuyuculara ilham vermekte ve onları daha iyi bir dünya için mücadele etmeye teşvik etmektedir. Yaşamaya Dair şiiri sözleri içinde yaşama sevinci ve insan sevgisi, bu şiirde belirgin bir şekilde yer alır. Nazım Hikmet Yaşamaya Dair şiiri açıklaması ve incelemesi yapıldığında şiirin dili, yapısı ve derin anlamları, onu edebi bir başyapıt haline getirir.
1
Yaşamak şakaya gelmez,
büyük bir ciddiyetle yaşayacaksın
bir sincap gibi mesela,
yani, yaşamanın dışında ve ötesinde hiçbir şey beklemeden,
yani bütün işin gücün yaşamak olacak.
Yaşamayı ciddiye alacaksın,
yani o derecede, öylesine ki,
mesela, kolların bağlı arkadan, sırtın duvarda,
yahut kocaman gözlüklerin,
beyaz gömleğinle bir laboratuvarda
insanlar için ölebileceksin,
hem de yüzünü bile görmediğin insanlar için,
hem de hiç kimse seni buna zorlamamışken,
hem de en güzel en gerçek şeyin
yaşamak olduğunu bildiğin halde.
Yani, öylesine ciddiye alacaksın ki yaşamayı,
yetmişinde bile, mesela, zeytin dikeceksin,
hem de öyle çocuklara falan kalır diye değil,
ölmekten korktuğun halde ölüme inanmadığın için,
yaşamak yanı ağır bastığından.
1947
2
Diyelim ki, ağır ameliyatlık hastayız,
yani, beyaz masadan,
bir daha kalkmamak ihtimali de var.
Duymamak mümkün değilse de biraz erken gitmenin kederini
biz yine de güleceğiz anlatılan Bektaşi fıkrasına,
hava yağmurlu mu, diye bakacağız pencereden,
yahut da sabırsızlıkla bekleyeceğiz
en son ajans haberlerini.
Diyelim ki, dövüşülmeye değer bir şeyler için,
diyelim ki, cephedeyiz.
Daha orda ilk hücumda, daha o gün
yüzükoyun kapaklanıp ölmek de mümkün.
Tuhaf bir hınçla bileceğiz bunu,
fakat yine de çıldırasıya merak edeceğiz
belki yıllarca sürecek olan savaşın sonunu.
Diyelim ki hapisteyiz,
yaşımız da elliye yakın,
daha da on sekiz sene olsun açılmasına demir kapının.
Yine de dışarıyla birlikte yaşayacağız,
insanları, hayvanları, kavgası ve rüzgarıyla
yani, duvarın ardındaki dışarıyla.
Yani, nasıl ve nerede olursak olalım
hiç ölünmeyecekmiş gibi yaşanacak...
1948
3
Bu dünya soğuyacak,
yıldızların arasında bir yıldız,
hem de en ufacıklarından,
mavi kadifede bir yaldız zerresi yani,
yani bu koskocaman dünyamız.
Bu dünya soğuyacak günün birinde,
hatta bir buz yığını
yahut ölü bir bulut gibi de değil,
boş bir ceviz gibi yuvarlanacak
zifiri karanlıkta uçsuz bucaksız.
Şimdiden çekilecek acısı bunun,
duyulacak mahzunluğu şimdiden.
Böylesine sevilecek bu dünya
"Yaşadım" diyebilmen için...
Nazım Hikmet'in "Yaşamaya Dair" şiiri, Türk edebiyatının en önemli eserlerinden biridir. 1947 yılında yazılan şiir, yoğun duygularla yüklü bir yaşam bildirgesi niteliğindedir.
Şiirin Yapısı:
Şiirin Temaları:
Yaşam sevgisi: Şiirin ana teması yaşam sevgisidir. Şair, yaşamanın tüm zorluklarına rağmen hayata ne kadar bağlı olduğunu ve onu ne kadar sevdiğini dile getirir.
Mücadele: Şair, yaşamanın bir mücadele olduğunu ve bu mücadeleden asla vazgeçmemek gerektiğini vurgular.
Umut: Şair, tüm zorluklara rağmen umudunu ve inancını kaybetmez.
Doğa sevgisi: Şair, doğanın güzelliğini ve insan yaşamındaki önemini vurgular.
Toplumsal adalet: Şair, eşitsiz ve adaletsiz bir dünyada yaşamanın zorluklarına değinir.
Şiirin Dili ve Üslubu:
Şair, duygularını güçlü ve etkileyici bir şekilde ifade etmek için çeşitli dil araçları kullanmıştır.
Metaforlar, benzetmeler, teşbihler ve kişileştirmeler şiire derinlik ve anlam katmaktadır.
Tekrarlar, şiirin duygusal etkisini artırmaktadır.
Ses uyumları ve ahenk, şiire müzikal bir hava katmaktadır.
Şiirin Önemi:
"Yaşamaya Dair" şiiri, Türk şiirinin en sevilen ve ezberlenen eserlerinden biridir.
Şiir, yaşam sevgisi, mücadele, umut, doğa sevgisi ve toplumsal adalet gibi evrensel temaları ele almaktadır.
Şair, güçlü ve etkileyici bir dille duygularını dile getirmektedir.
Şiir, okuyuculara ilham vermekte ve onları düşünmeye sevk etmektedir.
Şiirin Açıklaması:
Nazım Hikmet, birinci kıtasındaki dizelerinde yaşamın ciddiyetini vurgular. Hayatın her anının değerli olduğunu ve sadece yaşamanın kendisinin önemli olduğunu belirtir. "Bir sincap gibi" ifadesi, yaşamın doğal ve saf bir şekilde yaşanması gerektiğini simgeler.
İkinci kıtasındaki dizelerinde şair, yaşamın ne kadar değerli olduğunu ve insanın, başkaları için bile olsa, yaşamını feda edebileceğini anlatır. Bu, insanın yaşamı ciddiye alması gerektiğini ve hayatın fedakarlıklar gerektirebileceğini vurgular.
Nazım Hikmet, üçüncü kıtasındaki dizelerinde yaşamın değerini ve geleceğe olan inancını belirtir. Yetmiş yaşında bile olsa, zeytin ağacı dikmek, yaşamın devamlılığına olan inancı ve umudu simgeler. Yaşama olan inanç, ölüme olan korkunun üstesinden gelir.