Doç. Dr. Kırık; reklam kaynaklarının verilerine göre Türkiye'de 18 milyonun üzerinde Twitter kullanıcısı olduğunu belirterek; "Türkiye'de siyaset açısından Twitter'ın ayrı bir önemi söz konusudur. Ancak YouTube'nin etkisi de asla unutulmamalıdır. Zira yayınlanan videolar aracılığıyla seçmenin sanal ortamda manipüle edilmesi söz konusudur. Nitekim terör örgütlerinin bu mecraları aktif olarak kullandığı hem askeri operasyonlarda hem de seçim dönemlerinde daha iyi anlaşılmaktadır. Amaç dezenformasyon ve seçmenin tercihinin değiştirilmesidir. Bu sayede algı yönetimi gerçekleştirilebilmekte ve doğrular yanlışmış gibi sunulabilmektedir." dedi.
KAMPANYALAR SOSYAL MEDYAYA KAYDI
Birçok siyasi parti ve liderin bu seçim döneminde geleneksel medyadan ziyade sosyal medyayı tercih ettiğini belirten Doç. Dr. Kırık; "Bu dönemde yumurta hesap olarak da adlandıracağımız sahte hesapları sadece beğeni ve erişim sayısını yükseltebilmek adına kullanıldı. İşte algı burada devreye giriyor. Bu içerikler ister istemez kullanıcıların etkisini çekiyor ve psikolojik üstünlük sağlayabiliyor. Psikolojik üstünlüğün sandığa yansıması söz konusu olamayabiliyor. Nitekim son yaşanan seçim sürecinde ve sandığa yansıyan sonuçlarda bu durum çok daha iyi görülmüştür." dedi.
DEZENFORMASYONUN MERKEZİ DE SOSYAL MEDYA
Sosyal medyanın özellikle seçim süreçlerinde algı yönetimi ve manipülasyon için olanaklar sunduğuna dikkat çeken Kırık; "Anonim ve sahte hesaplar üzerinden yayılan bilgi kirliliği seçmen tercihlerini tam olarak etkilemese bile şüpheye yol açabiliyor. Bilginin doğruluğunu teyit etmek, görsellerin arama motorları tarafından taramasını gerçekleştirmek önem arz etmektedir. Yasal düzenlemeler olsa da yurt dışı kaynaklı ve terör örgütlerinin desteklediği hesaplar bu bilgi kirliliğini yayabilmektedir. Bununla birlikte İletişim Başkanlığı bünyesinde bulunan Dezenformasyonla Mücadele Merkezi'nin paylaşımları ve açıklamalarının takip edilmesi, devletin resmi kurum ve kuruluşlarının açıklamalarının beklenmesi de kullanıcıların dikkat etmesi gereken bir diğer önemli husustur." cümlelerini kullandı.
SOSYAL MEDYA ÖNEMLİ AMA HER ŞEY DEĞİL
Sosyal medyanın Türkiye açısından önemine değinen Doç. Dr. Kırık, seçimlerin sosyal medyada değil sandıkta kazanıldığının altını çizerek bu mecraların tamamen belirleyici olmadığını belirterek sözlerini şu ifadelerle noktaladı: "Ne yazık ki linç kültürü sosyal medyayı sarmış durumda... Kendi görüşüne yakın olan siyasetçilere övgüler dizilmekte, karşıt görüşlüler ise linçe kurban edilmektedir. Bu anlayış Türkiye'nin huzur ve birlik ortamına da ne yazık ki zarar vermekte, kutuplaştırmaya sebebiyet vermektedir. Linç kültürü dijital ortamın en büyük tehlikesidir. Fikirlere saygının ne kadar önemli olduğunu bu seçim sürecinde de görmüş olduk. Herkesin Twitter'da olmadığı ve Türkiye'nin 84 milyon nüfusa sahip olduğu unutulmamalıdır. Aksi halde yalnızca sosyal medyaya bakarak çıkarımlarda bulunmak hayal kırıklığı oluşturabilmektedir. Sosyal medya siyasal iletişim açısından elbette önemlidir ama her şey değildir. Çok etkileşim alan seçilir, çok beğeniye ulaşan öne çıkar algısının da bu seçim sonuçlarıyla birlikte yıkıldığını görmekteyiz. İlerleyen seçimlerde yapay zekânın da sürece dâhil olmasıyla birlikte farklı içeriklerin çıkması da kuvvetle muhtemeldir. Bu nedenle kullanıcıların her zaman içeriklere şüpheyle yaklaşması, algılara kapılmaması, bilgileri ve içerikleri teyit etmesi yanlış yönlendirmelerin önüne geçecektir. Buna rağmen siyasi partiler sosyal medyayı hiçbir zaman ikinci plana atmamalı, mutlaka bu alanda faaliyetlerini sürdürerek seçmene ulaşmalıdır. Kullanıcılar ise sosyal medya okuryazarlığı konusunda farkındalığını arttırmalıdır."