Saf şiir, bazı kişiler tarafından toplumsal mesele ve ideolojilere olan uzaklığı nedeniyle eleştiri oklarına maruz kalabiliyor. Fakat bazı kişiler de bu şiir türünün, bu edebiyat türünün, gerçek edebiyat olduğunu, dış etkenlerden kendini soyutlayarak şiir sanatının asıl temsilcisi olduğunu savunuyorlar. Bu, biraz da kişiden kişiye değişen ve şiir anlayışlarına göre değişen bir mesele olarak yorumlanmalıdır. Edebiyat, kocaman bir kumsala benzetilebilir. İçerisinde çeşit çeşit renkli taş mevcuttur. Bireyler, hangi edebiyat içerisindeki çok çeşitli akımlardan bazılarını muhakkak sevecek ve bu alanda kendi zevklerine uygun temsilcileri okuyabileceklerdir.
Saf şiir temelde, Paul Valery'nin "şiirin dilini her şeyin üstünde tutan" düşüncesinden yola çıkarak oluşmuş olan bir akımdır. Batı edebiyatından Paul Valery, Stephane Mallarme ve Divan şiirinin biçimci şeklinden oldukça etkilenen şairler, bu akımı Türkiye'de temsil etmişler ve bu akıma uygun olacak şekilde çalışmalar yapmışlardır.
Saf ya da diğer adıyla öz şiir'e olan eğilim, ilk olarak Ahmet Haşim'in "Şiir Hakkında Bazı Mülahazalar" isimli makalesi ile başlar. Bu eser aynı zamanda Türk edebiyatında ilk poetika örneği olarak da kabul edilir.
Saf şiir, sosyal olaylardan ve akla gelebilecek herhangi bir ideolojiden uzak duran, yalnızca kişide haz duygusunu uyandıracak şekilde yazılan bir şiir türüdür. Zengin imge, ritimli sözler vardır ve esas olay bunların uyumlu kullanımında yatar.
Öz şiirin dünyada ve ülkemizde temsilcileri bulunmaktadır. Saf şiirin dünyadaki temsilcileri, aşağıdaki gibidir.
Ülkemizdeki temsilciler ise aşağıda sıralanmaktadır.
Aşağıda öz şiir, iki adet şiir ile örneklendirilmiştir.
BİR GÜNÜN SONUNDA ARZÛ
Yorgun gözümün halkalarında
Güller gibi fecr oldu nümâyân,
Güller gibi… sonsuz, iri güller
Güller ki kamıştan daha nâlân;
Gün doğdu yazık arkalarında!
Altın kulelerden yine kuşlar
Tekrârını ömrün eder i'lân.
Kuşlar mıdır onlar ki her akşam
Âlemlerimizden sefer eyler?
Gök! Benim… Geliyorum ölüm mağaralarından,
Duymaya çarpışını sahile dalgaların,
Görüyorum altın kürekli kadırgaların
Belirişlerini şafakla karanlıklardan.
Ünlüyor kralları şimdi bu yalnız eller,
Tuzlu sakalları parmaklarımı eylerdi;
Ağlıyordum. Onlar utkularını söylerdi
Ardında gemilerin uzaklaşan körfezler.
Duyuyorum boynuzların, süel boruların
Kalkışına tempo tutuşunu kürelerin;
Boğuyor gürültüyü türküsü tayfaların.
Şanlı burnunda gemilerin, coşkun Tanrılar,
O eski gülüşleriyle dövdüğü denizlerin
Yontuk, dost kollarını bana uzatıyorlar.
Öğrenciler, saf şiirin temsilcilerini daha kolay bir şekilde ezberlemek için, bu şairleri sırasıyla ezberleyebilirler. Aşağıda, ilk harfleri kalın puntolarla yazılmış şairlerin baş harfleri sıra ile okunduğunda FB'li ÖZCAN YAAA kodu ortaya çıkmaktadır.