Geri Gelen Mektup Şiiri Sözleri - Hüseyin Nihal Atsız Geri Gelen Mektup Şiiri Açıklaması Ve İncelemesi

Hüseyin Nihal Atsız'ın "Geri Gelen Mektup" şiiri, Türk edebiyatının unutulmaz eserlerinden biridir. "Ruhun mu ateş yoksa o gözler mi alevden" dizesiyle akıllarda kalan bu eser, aşkın ve ayrılığın içsel sancılarını ustalıkla yansıtır. Geri Gelen Mektup Şiiri sözleri derin anlamlar taşıdığından Hüseyin Nihal Atsız Geri Gelen Mektup şiiri açıklaması ve incelemesi büyük önem taşır.

Geri Gelen Mektup Şiiri Sözleri - Hüseyin Nihal Atsız Geri Gelen Mektup Şiiri Açıklaması Ve İncelemesi

Hüseyin Nihal Atsız'ın "Geri Gelen Mektup" şiiri, Türk edebiyatının güçlü ve duygusal anlatımlarından biri olarak öne çıkar. Geri Gelen Mektup Şiiri sözleri, ayrılık ve hasret temalarını derin bir melankoliyle işler. Hüseyin Nihal Atsız Geri Gelen Mektup şiiri açıklaması ve incelemesi okuyucusunu derin bir içsel yolculuğa çıkarır.

Geri Gelen Mektup Şiiri Sözleri

Ruhun mu ateş, yoksa o gözler mi alevden?

Bilmem bu yanardağ ne biçim korla tutuştu?

Pervane olan kendini gizler mi hiç alevden?

Sen istedin ondan bu gönül zorla tutuştu.

Gün, senden ışık alsa da bir renge bürünse;

Ay, secde edip çehrene, yerlerde sürünse;

Her şey silinip kayboluyorken nazarımdan,

Yalnız o yeşil gözlerinin nuru görünse...

Ey sen ki kül ettin beni onmaz yakışınla,

Ey sen ki gönüller tutuşur her bakışınla!

Hançer gibi keskin ve çiçekler gibi ince

Çehren bana uğrunda ölüm hazzı verince

Gönlümdeki azgın devi rüzgarlara attım;

Gözlerle günah işlemenin zevkini tattım.

Gözler ki birer parçasıdır sende İlahın,

Gözler ki senin en katı zulmün ve silahın,

Vur şanlı silahınla gönül mülkü düzelsin;

Sen öldürüyorken de vururken de güzelsin!

Bir başka füsun fışkırıyor sanki yüzünden,

Bir yüz ki yapılmış dişi kaplanla hüzünden...

Hasret sana ey yirmi yılın taze baharı,

Vaslınla da dinmez yine bağrımdaki ağrı.

Dinmez! Gönülün, tapmanın, aşkın sesidir bu!

Dinmez! Ebedi özleyişin bestesidir bu!

Hasret çekerek uğruna ölmek de kolaydı,

Görmek seni ukbadan eğer mümkün olaydı.

Dünyayı boğup mahşere döndürse denizler,

Tek bendeki volkanları söndürse denizler!

Hala yaşıyor gizlenerek ruhuma 'Kaabil'

İmkanı bulunsaydı bütün ömre mukabil

Sırretmeye elden seni bir perde olurdum.

Toprak gibi her çiğnediğin yerde olurdum.

Mehtaplı yüzün Tanrı'yı kıskandırıyordur.

En hisli şiirden de örülmez bu güzellik.

Yaklaşması güç, senden uzaklaşması zordur;

Kalbin işidir, gözle görülmez bu güzellik...

HÜSEYİN NİHAL ATSIZ

Hüseyin Nihal Atsız Geri Gelen Mektup Şiiri Açıklaması

Hüseyin Nihal Atsız'ın "Geri Gelen Mektup" şiiri, derin bir aşk ve hasret duygusuyla kaleme alınmış, etkileyici bir eserdir. Şiirin başlangıcında yer alan "Ruhun mu ateş, yoksa o gözler mi alevden?" dizesi, okuyucuyu hemen duygusal bir yoğunluğun içine çeker. Bu dize, aşkın yanıcı ve yıkıcı gücünü, sevilen kişinin gözlerinin ateşiyle özdeşleştirerek betimler. Şair, pervane benzetmesiyle aşkın kendini gizlemeyen doğasını vurgular ve sevdiği kişinin bu tutkunun kaynağı olduğunu ifade eder.

Şiirin devamında, "Gün, senden ışık alsa da bir renge bürünse; Ay, secde edip çehrene, yerlerde sürünse;" dizeleri, sevgilinin güzelliğinin ve etkileyiciliğinin doğa üzerindeki etkilerini hayal eder. Şair, her şeyin silindiği bir dünyada, sadece sevgilinin gözlerinin ışığının görünmesini arzuladığını ifade eder. Bu, aşkın tüm diğer unsurların ötesine geçen saf ve yoğun bir deneyim olduğunu gösterir.

Şiirin ilerleyen bölümlerinde, "Bir başka füsun fışkırıyor sanki yüzünden, Bir yüz ki yapılmış dişi kaplanla hüzünden..." dizeleri, sevgilinin yüzündeki büyülü cazibeyi ve bu cazibenin aynı zamanda hüzünle birleşen bir güç olduğunu anlatır. Şair, yirmi yıl boyunca süren bir hasretle sevgiliye duyduğu özlemi dile getirir. Bu özlemin, vuslatla bile dinmeyecek kadar derin olduğunu ifade eder.

"Dünyayı boğup mahşere döndürse denizler, Tek bendeki volkanları söndürse denizler!" dizeleri, şairin içindeki yoğun duygusal patlamaların, dış dünyadaki herhangi bir felaketle dindirilemeyeceğini anlatır. Şair, sevdiği kişinin yüzünü görebilmek için her şeyi yapmaya hazır olduğunu ifade eder. Bu, aşkın fedakarlık ve adanmışlık boyutunu gözler önüne serer.

Son olarak, "Mehtaplı yüzün Tanrı'yı kıskandırıyordur. En hisli şiirden de örülmez bu güzellik." dizeleri, sevgilinin güzelliğinin tanrısal bir boyutta olduğunu ve bu güzelliğin herhangi bir şiirle ifade edilemeyecek kadar derin olduğunu anlatır. Şair, bu güzelliğin sadece kalbin işi olduğunu ve gözle görülemeyecek bir derinlikte olduğunu belirterek, aşkın manevi boyutuna dikkat çeker.

Geri Gelen Mektup Şiiri İncelemesi

Hüseyin Nihal Atsız'ın "Geri Gelen Mektup" şiiri, yoğun duygularla yazılmış ve aşkın farklı yönlerini derinlemesine ele alan bir eserdir.

İlk kıta, sevgilinin gözlerinin alev gibi yandığını ve bu aşkın gönülde zorla tutuştuğunu ifade eder. İkinci kıtada, sevgilinin güzelliğinin doğa üzerinde bile etkili olduğu vurgulanır ve şair, her şeyin silindiği bir dünyada sadece sevgilinin gözlerinin ışığının kalmasını arzu eder.

Üçüncü kıtada, sevgilinin bakışlarının hem acı verici hem de güzellik dolu olduğu anlatılırken, dördüncü kıta sevgilinin yüzündeki büyülü cazibeyi ve bu cazibenin hüzünle birleşen gücünü betimler. Beşinci kıtada, şair içindeki duygusal patlamaların, dış dünyadaki herhangi bir felaketle dindirilemeyeceğini ifade eder ve sevgilinin yüzünü görebilmek için her şeyi yapmaya hazır olduğunu belirtir. Son kıtada ise, sevgilinin güzelliğinin tanrısal bir boyutta olduğu ve bu güzelliğin yalnızca kalple hissedilebileceği vurgulanır.

Şiir genel olarak aşkın yüceliğini, acısını ve fedakarlık gerektiren yönlerini zengin imgelerle işler.