Fizik, bu nesnelerle olayların en genel ve temel görünümleriyle sınırlıdır. Ayrıca, gittikçe zayıflayan bir ayrıma göre, özgün alanı, cisimlerin birbirine dönüşüm tepkimelerinden oluşan kimya, fiziğin dışında tutulur;
Buna karşılık, cisimlerin, gerçekte kimyadan kaynaklanan özellikleri, çoğu kez, yanlış olarak fiziksel özellik biçiminde ele alınır. Bu anlamda ele alındığında, fizik algılanabilir cansız dünyayı konu alan öbür bilim dallarından ayrılır; bunun nedeni fiziğin ele aldığı nesnelerin ve süreçlerin özgünlüğü, olumsallığı ve geniş ölçüde tarihsel niteliğidir. Fizik dışında kalan dallar gök bilimleri, yer bilimleri ve yaşam bilimleridir
Bununla birlikte bu bilim dalları, gözlemi yapılmamış ya da en azından iyi açıklanamamış temel süreçleri konu aldıkları ölçüde, fiziğe dayanır. Üstelik fizik, bu bilim dallarında, kendi gelişimi sonucu olduğu kadar onların gelişimi nedeniyle de uygulama alanı bulur. Öte yandan fizik, özellikle XIX.yy.'ın ortalarından bu yana, "somut" tekniklerin gelişimine artan ölçülerde katkı sağlamıştır. Yunanlılar'da, özellikle Aristoteles'e göre ve XIX. yy. başına dek fizik terimi, olayların hemen hemen yalnız nitel görünümlerini, varlığını ve maddelerini ele alan, günümüzde doğa felsefesi dediğimiz kavramı belirtiyordu; öte yandan bu olaylar üstünde çağdaş anlamda edinilen deneysel ve matematiksel bilgilerin bir başka öğreti türü olan "matematik bilimleri"nden kaynaklandığı düşünülüyordu.
Zaten günümüzde "fizik" dediğimiz kavram, uzun süre "doğa felsefesi" adıyla anıldı. Nitekim, Newton'un Pricipia mathematica philosophiae naturalis başlıklı yapıtı(1687),gerçekte mekanikle sınırlı,bir temel fizik kitabıdır. Fiziğin gelişiminin dayandığı temel etkenleri şöyle sıralayabiliriz: özellikle gözlem aygıtlarının ve el aletlerinin bulunuşu, iyileştirilmesi sonucu olayların daha kesin biçimde tanınması; olayların bilinmeyen görünümlerinin anlaşılması; nitel anlayıştan nicel anlayışa geçerek bulguları matematikleştirme ve matematiksel kuramları geliştirme; dağınık olguları ve yasaları, kesin tanımlara ve ilkelere dayanarak tutarlı bir bütün haline getirme; birbiriyle ilgisi olmadığı,
Hatta tümüyle farklı nitelik taşıdıkları sanılan olayları birleştirme ya da en azından birbirine yaklaştırma. Mekanik, fiziğin gelişiminde yönlendirici bir rol oynadı; çünkü, bilimsel biçimi ilk önce bu bilim dalı aldı ve algılanabilir dünyanın bütün olaylarını açıklama biçimi, öbür bilim dalları için temel olurken, yöntemi de, bilimsel yöntemin modelini oluşturdu. Öbür fizik dalları, özellikle kimya, tam anlamıyla bilim olarak kurulduktan sonra bile, uzun süre özel bir fizik dalı biçiminde görüldü.