Farabi hakkında denecek çok söz, yazılacak çok fazla sayfa vardır. Çünkü onun İslam felsefesine, dünya bilimine, bilim tarihine yapmış olduğu hizmetleri anlamak, oldukça vakit alacak ve dikkat isteyecektir. Kendisinin çağının ötesinde bir bilim insanı olduğunu anlamak ve ispat etmek zor değildir. Günümüzde, hala tüm dünya tarafından yaptıkları ve düşündükleri anlaşılmaya çalışılmaktadır. Metafizik konularda da eserler üreten Farabi'yi anlaması, onu öğrenmesi oldukça meşakkatlidir. Bu nedenle Farabi'yi anlamak için temel bilimlere iyi düzeyde hakim olmak gerekmektedir.
Farabi, Türkistan yakınlarında bulunan, küçük ve mütevazı bir köy olan Vasic'te dünyaya gelmiştir. Ailesi aslen İranlı soyundan olan Farabi'nin tam adı Ebu Nasır Muhammed İbn el- Farah el Farabi'dir. Farabi'nin atalarının zamanında Türkistan'a göç ettiği bilinmektedir.
Kendisi 8 – 13. Yüzyıllar arasında İslam'ın Altın Çağı olarak adlandırılan dönemde yaşamış olan çok ünlü bir filozof ve bilim adamıdır.
Avrupa'da 'Alpharabius' ismiyle bilinen Farabi, general bir babanın oğlu idi. İlk öğrenimini Farab ve Buhara'da bitiren Farabi, daha sonra, uzun bir süre için Bağdat'a gitti. Buraya yüksek öğrenimini tamamladı ve 901-942 yılları arasında burada çalışmalarını sürdürdü. Bu yıllarda ilim ve teknolojinin çoğu dalında çalışmalar yaptı. Aynı zamanda birkaç dil öğrenerek bunlarda ustalık kazandı.
Birçok uzak ülkeyi gezen ve Mısır ile Şam'da da bir süre çalışmış olan Farabi, Halep'e gidip de Seyfü'd Devle'nin sarayını ziyaret ettiği zamana dek, sürekli olarak Bağdat'a geri geldi. Kendisi, Kralın en güvendiği danışmanlardan biri olmuştur.
Popülerliğinin uzak diyarlara yayılması Halep'teyken olmuştur. Halepte ilk yıllarında bir Kadı yani Hâkim olan Farabi, daha sonrasında öğretmenlik mesleğine geçti. Hayatı boyunca ve kariyeri boyunca büyük sıkıntılara, zorluklara katlanmış olan Farabi, bahçe kapıcılığı dahi yapmıştır. 950 senesinde 80 yaşına geldiğinde ise, Şam'da bekar bir adam olarak hayata veda etti.
Farabi, Sudur adı verilen kurama inanan, değerli bir düşünürdür. Kendisine göre Yüce Allah ilk önce aklı sudur yolu ile var etti. İlk akıl, zatı itibariyle mümkindir, başka varlığa nisbet ile vaciptir. İlk aklın ardından ikinci akıl meydana gelir ki bu en yüksek felektir. Bundan sonra akıllar, felekler sudur yolu ile devam eder.
Farabi'nin İslam felsefesine değerli katkıları olmuştur. Kendisi İslam felsefesine zihinciliği getirmiş metafizik konular hakkında ömür boyu çalışmıştır.