Tarih boyunca farklı devletler farklı yönetim şekilleri ile varlıklarını sürdürmeye çalışmıştır. 1077 yılında Anadolu'nun kapılarının kendilerine açılması ile Anadolu Selçuklu Devleti de yönetimde divan sistemini uygulamıştır. 6 farklı divan ile devlet yönetimi uzun yıllar gerçekleştirilmiştir. Bunlardan en önemlisi ise Divan-ı Saltanat'tır. Bir diğer adı ise Divan-ı Hümayun olarak bilinmektedir.
Divan-ı saltanat sistemi Türkiye Selçuklu Devleti'nin en önemli divanıdır. Bu divanda askeri, mali, hukuki ve askeri bütün devlet işleri görüşülür ve karara bağlanır. Divan-ı Saltanat'ın en yüksek mertebedeki yönetim organı olan Divan-ı Saltanat aynı zamanda Divan-ı Ala olarak da bilinmektedir. Günümüzdeki bakanlar kurulunun Anadolu Selçuklu Devleti'ndeki karşılığı Divan-ı Saltanattır. Divanı Saltanat Osmanlı döneminde de devam etmiştir.
Osmanlı döneminde Orhan Bey döneminde kurulan bu divanda kararlar hüküm defterine yazılırdı. Bu hükümlerin yazıldığı deftere de Mühimme adı verilirdi. Kararları kaleme alan kişi ise beylikçi ya da amediydi. Ancak divanda son sözü veren ise her zaman padişahtı. Divanda alınan her karar ise şeyhülislam tarafından incelenir ve dine uygun olup olmadığına karar verilirdi. Divan-ı Saltanat gayrimüslüm ve müslüman kişilere eşit bir şekilde yanaşırdı. Burada alınan kararlara kişiler koşulsuz bir şekilde itiraz ederek temyize başvurabilirdi.
Divan-ı saltanat devlet işlerinin görüşüldüğü ve kararların alındığı divandır. Yönetimin en önemli divanıdır. Divan-ı Saltanatta padişahın yerine sadrazam başkanlık eder. Sadrazamın yanı sıra Divan-ı saltanatta yer alan kişiler Kubbealtı vezirleri, Rumeli beylerbeyi, Anadolu ve Rumeli Kazaskerleri, Anadolu ve Rumeli defterdarları, vezirlik rütbesi bulunan yeniçeri ağaları, nişancılar ve kaptanı derya da Divan-ı Hümayunun asli üyeleridir.
Divan-ı saltanata ilk başlarda sultan başkanlık etmiştir. Ancak sultanın savaş dönemlerinde tahtında olması ve yönetimin de aksamaması nedeni ile Vezir-i Azam Divan-ı Saltanata başkanlık etmiştir.