Biruni, Batı'nın ancak 1870'lerde ilgisini yönelttiği ve hala anlamak için çalıştığı, üzerine düşüp önem verdiği bir kişiliktir. Kendisi o yıllarda çok büyük bir deha olarak çeşitli coğrafyalarda bulunarak çalışmalarını sürdürdü ve dünyaya çok büyük katkılar yaptı. Birçok disiplinin literatürünü genişletti ve olağanüstü katkılarda bulundu. Biruni, tanınmaya ve eserleri anlaşılmaya değer olan, çok nadide bir zekadır ve yaşamı boyunca da, vefat ettikten sonra da, her zaman saygı duyulan ve bu saygıyı da hak eden bir kişilik olmuştur.
Biruni, çok yönlü bir bilim adamı ve çağının ötesinde bir entelektüeldir. İlk çalışmalarını Ebu Nasr Mansur tarafından kollanırken, Yunan bir bilginden almıştır. Kendisinin ilk eseri, "Asar-ül Bakiye"dir.
Toplam yüz seksen kadar eser vermiş olan El – Biruni, yetmiş civarı Astronomi ve yirmi civarı Matematik kitabı yayınlamıştır. Tıp hakkında, biyoloji, madenler, yararlı otlar, bitkiler, hayvanlar hakkında dizinler meydana getirmiştir. Fakat bunlardan sadece yirmi yedisi günümüze gelmiştir.
Biruni'nin eserleri özellikle Ortaçağ'da Latince'ye çevrilemedi çünkü onun dili gerçekten de ağır ve anlaşılması zor bir biçimdeydi. Fakat Biruni yapıtlarını sıradan kişiler için yazmıyor, bilim insanları için ve bilim alemi için yazıyordu. Bu nedenle onun neden bu kadar ağır bir dil tercihi yaptığını anlayabiliyoruz.
Tüm bunların yanında "Zici'nin Temelleri" adlı yapıtı 12. Yüzyılda Abrahan ben Ezra aracılığıyla İbranice'ye çevrilmiştir. Batı, Biruni'ye ancak 1870'lerde ilgi duymaya başlamıştır. 1870'den bu yana da Biruni'nin bütün eserleri Almanca ve İngilizce'ye çevrilmiştir.
Biruni, dediğimiz gibi çağının çok ötesinde bir entelektüeldi. Mektuplarından anladığımız kadarıyla o Aristo'yu da biliyordu. İbn Sina gibi çok önemli ve müstesna bir bilginle de çalışma şansı bulmuştur. Biruni yaşamı boyunca Hindistan'a çok sefer yolculuk yapmıştır ve bunun sonucunda Hindistan'ı konu alan bir eser de yayınlamıştır. Zaten kendisi Hint Toplumu ve Kültürü üzerine çok fazla düşünen ve üreten biriydi. Biruni aynı zamanda bir tane de roman yazmıştır.
Biruni, Orta Asya bölgesinde bulunan ve tarihi bir bölge olan Harezim'de doğmuştur. Küçük yaşta babasını kaybeden Biruni, Harzemşahlar tarafından korunarak büyütülmüştür. Saray içerisinde Matematik ve Astronomi gibi alanlarda eğitim alarak gelişti. Ona burada hocalık yapan kişiler İbn-i Irak ve Abdussamed Bin Hakim olmuştur.
Kendisi, daha 17 yaşındayken ilk kitabını yazarak bilim dünyasına çok erken bir giriş yapmıştır. Bu zamanlar arasında Harzemşah Devleti Me'muniler tarafından fethedilince Biruni İran'a geçmiş ve burada hayatını sürdürmüştür. Akabinde Ziyariler tarafından değeri fark edilerek himaye altına alınıp korunmuştur. El Asar'ul Bakiye kitabını da bu dönemde, sarayda yazmıştır. Kendisi Ziyariler ile yaşayıp iki sene bilim üretimine devam ettikten sonra memleketine dönerek Ebu'l Vefa ile birlikte gök bilimi hakkında çalışmalara başlamıştır.
1071 yılında Gazneli Mahmut Harzm devleti'nin yıktı. Böyle olunca Biruni Gazni şehrine geldi ve Gazneliler himayesi altında yaşadı. Gazneliler bilime ve bilim insanına değer veren bir topluluktu. Bu nedenle burada büyük bir itibar görerek çalışmalarını gerçekleştirdi. Gazneli Mahmut ile birlikte Hindistan seferine de katılma şansını buldu. Hint bilim insanları onu burada keşfetmişlerdir. Hin ülkesi Gazneliler tarafından alınınca o da Nendene şehrine geçti. Burada bilim için çalışırken bi yandan da Sanskritçeyi öğrendi ve Hint toplum kültür ve yaşamı üzerine çalışmalar gerçekleştirdi.
Nendene şehrinde yeteri kadar kaldıktan sonra Biruni, yeniden Gazni'ye döndü ve kalan hayatını burada tamamladı. Gazni şehirde geçirdiği zaman Biruni'nin en verimli çağı olmuştur. Çok uzun süre üzerinde çalıştığı Tahdidu Nihayet'i Emakin isimli eseri bu dönemde 1025 senesinde yayınlandı. AKanun-Mesu'udi isimli Astronomi ile ilgili olan kitabı da Gazneli Mahmud'un oğlu Sultan Mesud'a ithaf etti. Gazneliler Biruniyi, Biruni Gaznelileri çok sevdi ve karşılıklı saygı sonuna kadar sürdü. Kendisi 13 Aralık 1048 yılında hayata gözlerini yumdu.