Ateşin olmadığı bir dünya günümüzde dahi düşünülemez. Bu kadar teknolojiye sahip olduğumuz bir çağda bile ateş olmasa medeniyet çok büyük bir yara alırdı. İşlerimiz sekteye uğrar ve birçok pratik işlemden yoksun kalırdık. Peki ya hiçbir teknolojinin olmadığı, yaşamın çok zor olduğu, insanların soğuk mevsimlerde buz gibi mağaralarda yaşadığı dönemler ateşin varlığı ne ifade ediyordu? Muhtemelen tahmin edebileceğimizden bile çok şey. Ateş hem bu soğuk mevsimde ilkel atalarımızı ısıtıyordu hem de avladıklarını pişirebilmelerini, yeni teknolojik gelişmeler için ateşi kullanabilmelerini sağlıyordu. Biz insanoğlunun bu milyonlarca yıllık yolculuğunda, ateşin yeri çok büyük ve önemlidir.
Ateşin ne zaman bulunduğu hakkında çok net ve kesin bir tahmin yapmak mümkün değildir çünkü ateş tarih öncesi (prehistorya) denilen yazı öncesi dönemde bulunmuştur ve oldukça eski bir döneme tarihlendirilir. Tarihte geriye doğru gidildikçe bilgi ve kaynak problemi katlanarak büyür. Ateş de bu nedenle net bir tahmin yapması imkânsız olan konulardandır.
Fakat elde bazı veriler ve ipuçları, elbette ki vardır. Ateşin öncelikle Homo Sapiens (bizler)'ten çok daha önce yaşamış olan Homo Erectus'lar tarafından bulunduğu düşünülüyor. Homo Erectuslar verilere göre ateşi 1.7 milyon yıl önce keşfedip kullandılar. Fakat ateş bu tür tarafından pek de kontrollü bir şekilde kullanılmıyordu. Ateşin kontrollü bir biçimde kullanılması M.Ö 400.000 yıl civarlarında olmuştur.
Ateşin insanlık tarafından iyice benimsenip kullanılmaya başlanması ve kontrol altına alınması günümüzden yaklaşık olarak 125.000 yıl önceye denk gelir.
İnsan var olduktan sonra, ilk teknolojik aleti yaptığı zaman çağlar başlamıştır. Şu an içinde bulunduğumuz çağ yakın çağ olarak adlandırılır. Aynı zamanda alternatif olarak çağımıza uzay çağı, internet çağı veya robot çağı da denmektedir. Fakat çok çok uzun zaman önce, günümüzden iki buçuk milyon yıl önce, dünyada paleolitik çağ (yani ilk taş çağı) başladı. Paleolitik çağ'da kendi içerisinde üst, orta ve alt dönem olmak üzere üçe ayrılır. Ateşin, alt paleolitik çağ'da bulunduğu düşünülmekte ve ileri sürülmektedir.
Güney Afrika'da Wonderverk Cave adında bir eyalet vardır. Burada arkeologlar tarafından yapılmış kazılarda ateşin ilk defa kullanımına dair bazı ipuçları elde edilmiştir.
Ateş öncelikle insanların etkisinden bağımsız bir şekilde ortaya çıkan bir kavramdı. Çünkü ilk defa ateş muhtemelen ya bir yıldırım düşmesi sonucunda insanlar tarafından keşfedildi ya da bir şekilde dünyada çıkan irili ufaklı yangınlarla insanlar tarafından görüldü.
Afrika'da yapılan kazılarda bulunan verilere göre yaklaşık 500.000 sene yaşamış olan ve Pekin Adamı ismi verilmiş olan insan türü, ateşi bilinçli olarak kullanan ilk türdü. Bunlar günümüzden 1 milyon 420 bin sene önce yaşamış olan ilkel insan türleriydi. M.Ö 7000 senesine gelindiğinde araştırmalar bize gösteriyor ki; neolitik çağ insanı çakmak taşı ve pirit ile pratik bir şekilde ateş yakmayı biliyordu.
Bu tür ateşi çakmak taşını piritlere sürerek mi yakıyordu yoksa bir ağacın içinde delik açmaya çalışırken yanlışlıkla ortaya çıkardı ve bu şekilde kullanıma devam mı etti? Bu, günümüzde hala net olarak bilinemeyen ve tartışılan konulardan biridir.
Ateşin bulunması tabii yalnızca pratikte değil düşünce sisteminde de büyük yeniliklere sebep olmuştu. Dinler öncesi dönemde yaşayan ilk insanlar, ateşi kutsal saymış ve bu yönde bir inanç geliştirmiştir. Ateşe tapım bir kült halini almıştır ve dünyanın bazı noktalarında bu inanç etrafında büyük kültürel dönüşümler yaşanmıştır. Ateş bazı uygarlıklarda tanrılaştırılmıştır ve mitolojiye büyük bir konu olmuştur.
Bilindiği üzere Yunan mitolojisinde popüler bir hikâyede Prometheus ateşi çalarak insanoğluna hediye etmiş ve Zeus tarafından cezalandırılarak bir dağa zincirlenmişti. Bu örnek özelinden yola çıkarak ateşin ilk dönem edebiyatında da büyük bir yeri olduğunu söyleyebiliriz.