Dikenleri bulunur ya da bulunmaz,yaprakları çokça bileşik tüysü yaprak durumunda olup birçok yaprakçıktan kuruludur. Bazen tüysü yaprak yerine ince ve uzun flokladlar görülür.
Yaprak sapları uzunca olup çoğunlukla genişlemiş durumdadır. Yaprak dizilişi almaçlıdır. Kulakçık çoğunlukla dikene değişmiştir. Çiçekler güzel kokulu olup sarı renkte ve küçüktür. Örtü yaprakları çanak ve taç olarak ayrılmıştır ve dörder parçalıdır. Ercikleri çok sayıdadır. İpçikleri uzundur. Çiçekler başçık ya da başak kuruluşunda toplu durumda bulunur. Meyve bakla durumundadır
Dünyanın tropik ve subtropik bölgelerinde bulunurlar. Tersiyer devrinde Orta Avrupa'da da yerli olarak bulunmakta iken bugün daha dar bölgelere yayılmış bulunmaktadır. Özellikle Avustralya'da, Afrika'da Sudan'da ve güney bölgelerinde, Orta Amerika'da, Asya'nın tropik bölgelerinde yetişen türleri vardır.
Akasya ağacının ilk yaşadığı yer Karolin ve Virjinya sınırları dahilinde 'galleghanv' dağlarıdır. Bu ağacı Avrupa'ya ilk tanıtan kişi 'Jan Ruben'dir.(2)
Akasya ağacı Türkiye'ye 1850 tarihinde gelmiş ve ilk geldiği yer de Ege bölgesi olmuştur. O yıllarda akasyaya karşı alaka gösterilmemiş olmasından çoğalamamıştır. Bursa Ziraat Mektebi ile İstanbul Halkalı Ziraat Mekteplerinin açıldığı yıldan sonraki senelerde mektep idaresinin Avrupa'dan getirttiği diğer ağaç tohumları ile birlikte akasya tohumları da getirilmiş ve o tarihten sonra Bursa ve İstanbul bölgesinde çoğalmasına ve daha sonraları da İzmir, Adana, Edirne, Erzincan,Çorum,Konya, Kastamonu illerimizde açılan ziraat okulları ile bu ağacın çoğalmasına yardım edilmiştir.