Son dakika haberleri: Rusya-Ukrayna krizinde yeni gelişmeler yaşanmaya devam ediyor. Suların durulmadığı krizde, Rusya yanlısı ayrılıkçıların Donbass bölgesinde Ukrayna askerlerini hedef alan saldırıları gerilimi artırırken, Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy, gerilimi düşürmek adına flaş bir açıklamada bulundu.
UKRAYNA'DAN 'DERHAL ATEŞKES' ÇAĞRISI
Ukrayna Cumhurbaşkanı Vladimir Zelenskiy Rusya yanlısı ayrılıkçılar ile Ukrayna güçleri arasındaki çatışmaların son günlerde yoğunlaştığı ülkenin doğusunda derhal ateşkes çağrısında bulundu. Zelenskiy, 'derhal ateşkes çağrısında' bulundu.
Ateşkes çağrısının ardından Rusya ve Fransa arasında da kritik bir görüşme gerçekleşti. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Rusya-Ukrayna krizini telefonda görüştü. İki liderin yaptıkları telefon görüşmesinde, Rusya-Ukrayna krizinde diplomatik çözüm konusunda uzlaştığı bildirildi.
İKİ ÜLKEYE DİKKAT ÇEKTİ
Yaşanan son gelişmelerin ardından Güvenlik ve Terör Uzmanı Coşkun Başbuğ, sabah.com.tr'ye özel açıklamalarda bulundu.
Coşkun Başbuğ, şu ifadeleri kullandı:
"Rusya ile Ukrayna arasındaki krizin en başından beri Üçüncü Dünya Savaşı'nın çıkmayacağını belirttim. Ama bir açık kapı bıraktım, biri çılgınlık yapmazsa… Şimdi o biri yavaş yavaş dişlerini göstermeye başladı. O biri, ABD ve beraber iş tuttuğu İngiltere. Zaten ABD'yi güden de İngiltere'dir. NATO'yu tekrar canlandırmak ve NATO üzerinden silah satışı gibi süreçleri yürütmek için kasıtlı bir senaryo uygulanıyor. Ukrayna Devlet Başkanı Zelenskiy 'barış' diyor, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin 'Zelenskiy masaya gelmeli' diyor. Bana göre bir davet bu. İkisinin ortak buluştuğu nokta Türkiye. Bu konuyu çözebilecek tek ülke.
Güvenlik ve Terör Uzmanı Coşkun Başbuğ
Son meydana gelen eylemleri göz önünde bulundurursak ortaya çıkacak sonuç şu olur; bu işten savaş çığırtkanlığı yapanlar faydalanıyor. Yani İngiltere ve Amerika faydalanıyor. Dolayısıyla oradaki eylemlerin arkasında bu güçler var diyebiliriz. Kuvvetle ihtimal provokasyona yönelik eylemlerin Amerika ve İngiltere'nin güdümünde yürütüldüğü kanaatindeyim. Rusya'nın böyle bir tiyatroya ihtiyacı yok. Ama ABD ve İngiltere'nin böyle bir tiyatroya ihtiyacı var.
Gerginliği artırmak, tarafları çatıştırmak ve iç savaşı savaşa dönüştürmek adına var. ABD ve İngiltere'nin emperyalist mantıkla bu siyasi süreci yürüttüğünü bilmekte fayda var. İki devletin de Avrupa ülkelerini işin içine katmak için gayretleri var. 'Rusya'nın bu işgalci tutumu Avrupa'nın güvenliğine zarar verir' diyorlar. Kibarca 'Bu işin ucu size de dokunacak' demeye çalışıyorlar. Almanya, Fransa gibi Avrupa devletleri gerekli tecrübeyi almış ve konuyu uzaktan seyretmekle yetiniyorlar. Ben bu süreçte savaş ihtimalini zor görürüm. Ama büyük eylemler, çok sayıda insanın hayatına mal olacak saldırılar gerçekleşirse denklem değişir. Bu işlerin arka planında sinsi bir niyet olduğunu belirtmek istiyorum.
Rusya ve Ukrayna bu olayda en çok etkilenecek iki devlet ve masabaşı çözümden yana bir beklentileri var.
"ABD BU KRİZDE ÇIRPINIYOR"
ABD, bu krizde çırpınıyor ve çırpındıkça batıyor. 'Ukrayna işgal edilirse buna gereken cevap verilecektir' diyor. Ama şimdi aynı söylemi yapanlar diyor ki; 8 bin 500 Amerikan askeri, Ukrayna krizi için Avrupa'ya gönderilecek ama bu askerler Ukrayna'da asla savaşmayacak. Nasıl olacak bu iş? 'İşgal olursa karşı koyacağım diyorsun, senin bu işgaline müsaade etmeyeceğim' diyorsun. Bu, askeri güçle olur. 'Ukrayna'da askerler savaşmayacak' dediğin an o gücü sahada nasıl göstereceksin? Bu bir çelişki, muamma…
Ukrayna ise 'Rusya'dan bir saldırı öngörmüyoruz' açıklamasında bulunuyor. Rusya'nın böyle bir niyetinin olmadığını söylüyor. Rusya ise tatbikatları sona erdireceğini ve işgal planının olmadığını duyuruyor. Bunun, eğer iyi niyetliyse ABD tarafından anında olumlu bir cevapla karşılık bulması lazım. Ama bulmuyor. ABD, inanmadığını ve bunların oyalama taktiği olduğunu söylüyor. İngiltere de Johnson üzerinden, Rusya'nın 1945'ten bu yana en büyük savaşı planladığını iddia ediyor. Bu çelişkiler kimin ne niyette olduğunu gösteriyor. Avrupa'nın ABD'nin kayığına binmeyeceğini düşünüyorum. Ne Almanya ne de Fransa ABD'nin yanında yer almayacaktır. Bu yer almama konusu NATO'yu dağılma noktasına kadar götürecektir."